BÜYÜMEYEN ÇİÇEKLER
BÜYÜMEYEN ÇİÇEKLER
Nagehan Esra Durcan
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde ülkenin birinde, Yağız adında bir adam yaşarmış. Yağız çiçekleri çok severmiş ama bakmasını hiç bilmezmiş. Yani hiç sulamaz, onlara sevgi göstermezmiş. Neden büyümediklerine de anlam veremezmiş. Her gün ‘bu çiçekler niçin büyümüyor?’ diye onları atıp yeni çiçekler alırmış. Boşa harcadığı paralar için ailesi sitem eder, çocukları üzülürmüş. Sonra da çiçekçiye uğrayıp ona kızar; ‘sizin çiçekler hiç büyümüyor diye bağırırmış’. Fakat bu çicekçinin de işine geldiğinden durumu açıklamazmış. Çünkü aklından: ‘zaten her gün benden çiçek alıyor, söylemezsem çiçekleri solar yine alır böylece para kazanırım. Kısmetimi niye kapatayım ki?’ diye düşünerek adamı yollarmış. Yağız birgün başka bir çiçekçiye uğramayı akletmiş;
Çiçekçiye sormuş:
-Buradan çicek alırsam açacağına garanti verirmisin?
-Evet efendim, bizden aldığınız çicekler kesin açar ve solmazlar.
-Emin misin? Çünkü daha önce aldıklarımın hepsi soldu.
-Bizimkiler solmaz abi. Ben sana güzel bir çeşit yapayım, hem ucuzluk da yaparım. Hep benim müşterim olursun. - Tamam ozaman . Bana şunlardan ver deyip eliyle allı-morlu açmış çiçekleri işaret etmiş. O işini yaparken;
-O kadar da çok olmasın.
Diye seslenmiş.
Çiçekçi;
-Yok Abi çok olmaz. Her gün gelip gitmeyesin diye, demiş...
Yağız elindeki paketlerle ve sevinç içinde evinin yolunu tutmuş. Eşi ve çocuklarının tuhaf bakışlarıyla karşılaştığında, önemsememiş. Yeni çiçeklerini salonun en güzel yerlerine yerleştirmiş. Fakat aradan çok geçmeden çiçeklerin yine solduğunu görmüş. Buna çok canı sıkılıp, çiçekçinin yolunu tutmuş. Çiçekçi Yağız’ı görünce ellerini oğuşturup, saygılı bir tavır takınmış. Yağız kırgın bir ifadeyle:
-Hani bana çiçeklerin solmayacağını söylemiştin? Daha iki gün bile geçmedi, hepsi sarardı. Paramı geri istiyorum!
Çiçekçi:
-Abi çiçeklere su veriyor musun? Güneş almasına dikkat ediyor musun?
Yağız:
- Hayır! Ama niçin bunları baştan söylemedin?
-Hiç sormadın ki söyleyeyim! Bakımını bildiğinizi sanıyordum. Bakım olmadan çiçek büyür mü abi?
Yağız’ın yüzü kızarır gibi olmuş;
- Herneyse! Nasıl bakmam gerektiğini anlat bana.
-Abi başta susuz bırakmayacaksın, azar azar sulayacaksın. Çiçektir deyip geçme, onlara ilgi ve şevkat göstereceksin. Çiçek sevgiyle, emekle büyür. Alıp bir kenara atarsan solar, sararırlar.
Yağız şimdi yaptığı hatayı anlamıştı. Solan çiçeklerine üzülmekten vazgeçdi. Çünkü yenilerine nasıl bakılacağını öğrendiğini düşünüyordu. Hemen yenilerini sipariş etti. Çiçekçi yine en güzel ve bakımlı duranlardan paket yapmıştı. Toprağın en iyisini, gübrenin en kalitelisini vermeye özen gösteriyordu. Yağız memnun bir ifadeyle çiçekçiden ayrılıp evin yolunu tuttu. Onları yine salono, fakat bu sefer güneş alacak yerlere yerleştirdi. Eşi ve çocuklarının suratı yine asılmış O’nu izliyorlardı. ‘Çiçekleri seviyor, bizleri sevmiyor’ diye geçiriyorlarmış içlerinden. Zaten çiçeklerin bakımsız, susuz büyümeyeceğini bilmelerine rağmen söylememelerinin altında bu kıskançlık yatıyormuş.
Yağız artık her iş dönüşü çiçeklerinin yanında bolca vakit geçiriyor, onların topraklarını kazıp havalandırıyor ve suyu olup olmadıklarını kontrol ediyormuş. Hatta onlarla konuşuyormuş. Bunu da eşi ve çocuklarının onu görmediğini sandığında yapıyormuş. İzlendiğinin farkında değilmiş. Çiçekler kısa sürede bu ilgiden şımarmış, rengarek açmışlar. İçlerinden bazıları güzel kokular da saçıyormuş. Şimdi evin en güzel köşesi evlerinin salonlarıymış. Orada oturmaktan sadece Yağız değil, çocuklar ve anneleri de hoşlanmaya başlamış. Hep beraber salonda rengarek açmış çiçekler arasında oturmak ve konuşmak hoşlarına gidiyormuş. Televizyon seyretmeyi azalttıklarından şimdi daha çok birbiriyle konuşabiliyorlarmış. Çünkü salonda Televizyon yokmuş. Aile yeniden sıcak bir yuvaya dönmüş. Anne ve çocuklar, çiçekleri kıskanmayı bırakmış, evlerine mutluluk ve renk getiren bu bitkileri benimsemişler. Yağız’ın çiçeklere olan bu düşkünlüğünün O’nun birşey yapma, birşey meydana getirme isteğinden kaynaklandığını anlamışlar. Buna saygı göstermişler. Yağız da ister çiçek, ister çocuk olsun sevgi ve emek harcanmadan büyümeyeceğini anlamış. Çocuklarına ve eşine karşı daha ilgili, duyarlı davranmış. Mis gibi kokular ve rengarek çiçekler arasında mutlu ve uzun bir hayat yaşamışlar...
tebrikler
esracim hikayen cok güzel ve anlamli sevginin ve sefkatin ne kadar önemli oldugunu cok güzel ifade etmissin cicekler televizyona bile galip gelmis bu harika sevgiler
Müthiş bir hikaye...
Esra'nın bu hikayesi çok harika bir hikaye... Esra böyle hikayelerle kitap yazsa sanırım çok meşhur olur. Esra'yı kutluyorum. İ: Melitenli
siskimseniz çoçukları kötüleyip duruyorsunuz lütfen yazmayın ben hami :upset
ESRA
Başkalarının yerine mesaj yazmayın!Kıskançlar :p
HÜSEYİN
HİKAYELERİN ÇOK ANLAMSIS ÇOCUK CÜMLELE SANA TAVSİYEM BİTE OLSA KİTAP OKU :grin ŞİMDİYAZDIGIMI RACİYE İLET SANA ÇOK BİLGİSAYAR OYNATMA NERDENBİLİYORSUN DİYECEKSİNBEN HER ZAMAN MSN=Mİ AÇIK TUTUYORUM ORDA HEP ESRA YI GÖRÜYORUM SAYGILAR
HÜSEYİN
:) :) :) :) :) :) :) :) :) tebrikler esra ben 1o yaşındayım HALAN SENİ çok seviyoooooo!!!! ben YAREN.RABİA HALAN SENİ çok SEVİİİYOOOOOOORRRR!!!!!
merhaba ben YAREN ben seni görmesemde tanıyorum.Senin halan RABİA DURCAN benim annemin öğretmeni.Hikayen çok güzel olmuş tebrik ederim.HALAN çoğu zaman SENDEN bahsediyor.Başarılarının devamını dilerim selamlar. :) :grin :p
Bu hikaye çok güzel...
Bu kadar güzel hikaye az okudum. Çok güzel ve öğüt dolu. Yazan Esrayı tebrik tebrik ediyorum. ileride büyük bir yazar olacak gibi geliyor bana. Civan Gündoğan
hüseyin
Sen hiç böyle güzel hikaye okudun mu ömründe. kendi kendine söylenip durmuşun işte. yeteneğin varsa sen de bitane yaz da görelim. Ben önce de yazmıştım beğendiğimi ama silinmiş işte...
hüseyin
ben hüseyin güzel olmuş diyemem kötü olmuşta diyemem ortası saçma hayat gerçekten sacma 8) şu gözlüklü adam ne kadar yakışıklı oysa oysa bir umuttu hep gönlü besleyen dayan yüreğim diye ama kapkara bir yazı bu :cry