AHİLİK VE ESNAF TEŞKİLATI
AHİLİK VE ESNAF TEŞKİLATIHalid ÖZDÜZEN
Ahilik kaynaklara göre Kırşehirde Metfun bulunan Ahi Evran tarafından Hacı Bektaş-ı Veli'nin tavsiyesiyle kurulan esnaf dayanışma teşkilâtıdır.
Kökeni Horasana kadar uzanan teşkilat Selçuklu ve Osmanlı döneminde Anadoluda dal budak salmıştır.
Türkmenlerin “sanat, ticaret, ekonomi gibi çeşitli meslek alanlarında yetişmelerini sağlayan, onları hem ekonomik hem de ahlaki yönden yetiştiren, çalışma yaşamını iyi insan meziyetlerini esas alarak düzenleyen bir örgütlenme modelidir”. Kendi kural ve kurulları ile . günümüzün esnaf odalarına benzer bir işlevi olan Ahilik iyi ahlakın, doğruluğun, kardeşli-ğin, yardımseverliğin kısacası bütün güzel meziyetlerin birleştiği bir sosyo-ekonomik düzendir..
Ahi Arapça Ehi ( kardeş) sözcüğünden Türkçeye geçmiştir. Nitekim İslamiyet sonrası kurulan Fütüvet teşkilatı ile bazı kural ve ilkleri benzeşmektedir.
. Araştırmacıların tesbit ve değerlendirmeleri de bu doğrultudadır “Fütüvvet Teşkilatı Fütüvvet, İslam dünyasında kahramanlık, yiğitlik ve cömertlik ilkelerinin adıdır. Şövalyelik nasıl Orta Çağ Batı dünyasına ait mahsus bir ülkü ise, Fütüvvet Teşkilatı Fütüvvet de Orta Çağ İslam dünyasına ait bir ülküdür. Nasıl ki Araplar İslam'dan önce kültürlerinde mevcut olan Fütüvvet anlayışını İslami değerlerle geliştirip devam etmişler, nasıl ki Farslar "cevanmerdi" anlayışını aynı şekilde İslam süzgecinden geçirmişler, Türkler de kendi "Akılık" ülküsünü İslami ahlak ve değerlerle geliştirerek devam ettirmişlerdir. Arap kültüründe ideal kahraman, sehavet ve şecaat timsali olan Fütüvvet erinin adı "Feta", İran kültüründe "Cevanmerd", Türk kültürnde "Akı"dır. Türk Akılığı, İslamiyetle Arap Fütüvvet şiarından etkilenmiştir. Akılar birbilerine karşı kardeşçe tutumundan dolayı Akı kelimesi yerini Ahi kelimesine bırakmış ve Abbasi Devlet]'nin sona ermesiyle Fütüvvet yerini Ahiliğe bırakmıştır.” (Mikail Bayram, Ahi Evran ve Ahi Teşkilâtının Kuruluşu, Konya 1991),
TEŞKİLATIN ANADOLUDA KURULUŞU VE YAYILIŞI
Bazı araştırmalar Ahiliğin Kırşehir'de doğal ollarak ortaya çıktığını ileri sürseler de., Bağdat'ta büyük üstadlardan ders alan Ahi Evran, Arapların kurduğu Fütüvvet Teşkilatı'ndan etkilenerek, 1205'te Anadolu'ya gelmesinden kısa bir süre sonra ilk olarak Kayseri'de Ahilik Teşkilatını kurmuştur
Tarihi kaynaklardan, Ahi Evran zamanında Anadolu'nun şehir ve kasabalarında ortaya çıkan Ahi kurumlarının, Ahi Evran'a bağlı merkezi bir teşkilat olduğu anlaşılımaktadır. En azından bu kurumlar, onun koyduğu ilkelere bağlı kalmış olmakla, manen Ahi Evran'in liderliğindeki geniş bir teşkilatın şubeleri gibi faaliyet sürdürmüşlerdir.
Arap Seyyah, İbn-i Batuta' seyahatnamesinde bu teşkilattan gıpta ve hayranlıkla bahsetmiştir.
Zaman içerisinde Ahilik, Anadolu'da köylere kadar yayılarak kısa sürede Türkleşip İslamlaşmasını sağlamıştır.
Göçebe Türkmenler yerleşik hayata geçirilerek hem İslami uyum kolaylaşmış, hem de Türk şehirciliği hız kazanmıştır.
Türk esnaf ve sanatkarları arasında sağlanan dayanışma ve yardımlaşma sayesinde Ahilik önemli bir güç haline gelmiş, , asayişin bozulduğu zamanlarda örneğin Moğol istilası ve Fetret döneminde kendi otoritesini sürdürmüştür.
O dönemlerde de Türkmenler arasında Dini ve ahlaki yapıyı korunmuştur.[
.AHİLİKTE BİLİNEN MEŞHUR YEDİ KURAL
Ahi olmak ve peştemal kuşanmak için kişinin bir Ahi tarafından önerilmesi zorunludur. Üye olmak isteyenlerden yedi fena hareketi bağlaması ve yedi güzel hareketi açması beklenmektedir:
1-Cimrilik kapısını bağlamak, lütuf kapısını açmak
2-Kahır ve zulüm kapısını bağlamak, hilim ve mülâyemet kapısını açmak
3- Hırs kapısını bağlamak, kanaat ve rıza kapısını açmak
4- Tokluk ve lezzet kapısını bağlamak, riyazet kapısını açmak
5- Halktan yana kapısını bağlamak, Hak'tan yana kapısını açmak
6-Herze ve hezeyan kapısını bağlamak, Marifet Kapısını açmak
7- Yalan kapısını bağlamak, doğruluk kapısını açmak
Ahilik teşkilatına kimler alınmazlardı
Kafirler, çevresinde iyi tanınmayanlar, kötü söz getirebileceği düşünülenler, zina ettiği ispatlananlar, katiller, (kasaplar), hırsızlar, dellallar, vergi memurları, vurguncular örgüte katılamazlardı..
Kadınlar, Ahiliğin "kadınlar kolu" olarak adlandırabileceği-miz Bacıyan- Teşkilatında yer almaktaydılar.
AHİLİĞİN TOPLUMA - DEVLETE SOSYAL VE SİSASİ KATKISI
Aşık Paşazade tarihine göre :Ahilik Teşkilatı Selçuklular döneminde ekonomik ve ticârî faaliyetlerinin yanı sıra, askerî ve siyasî faaliyetlerde de bulunmuş, aynen Bektaşi ve Yeniçeri Ocaklarının olduğu gibi Osmanlı Beyliği'nin kuruluşunda ve güçlenmesinde etkin rol oynamışlardır. Aşık paşazade, Os-manlı'nın kurulmasında etkin olan Dört unsur arasında Ahiliği de belirtmiştir. İlk Osmanlı padişahlarının ve vezirlerinin çoğu Ahi Teşkilâtı'na mensup şeyhlerdir.”
Ahi Teşkilâtı'nın Müslümanlara has bir kurum olarak iş görmesi 17. yüzyıla kadar sürmüştür. Osmanlı Devleti'nin hakimiyet alanı genişleyip, gayrimüslim oranının artmasıyla farklı dinden kişilerin ortak çalışması zorunlu olmuştur. Din ayrımı gözetilmeden ortaya çıkan bu kuruluşa da “gedik” denmiştir. Nitekim Osmanlının bazı paşaları da bu kuruluştan yetişmiştir.
SON SÖZ YERİNE
Tamamen mili ve İslami bir yapıya sahip Ahiliğin, kuruluş yılları ve evreleri düşünüldüğünde ne kadar sağlam bir yapı olduğu görülecektir. Gerek sendikalaşma ve gerekse meslek odaları modellerin Batıdan almış bir ülke olarak Hak-Hukuk ve adalet kavramlarını da kaybetme noktasına gelmiş bulunmaktayız.
Bize göre O teşkilatın omurgası Meslek odaları ve Sendikalara taşınarak kuruluşlarının revize edil meleri gerekir. Aksi halde toplumsal çürümeye durdurabilmek imkânsızdır gözükmektedir.
Birileri gelip “Pabucumuzu dama atmadan” asli değerlerimize dönmekte yarar bulunmaktadır
Yorum yazabilmeniz için üye girişi yapmanız gerekmektedir.