BİR Erbakan Anısı&

Geçmişten BİR ERBAKAN ANISI…

M. Selami ÇEKMEGİL
Saygıyla andığım Necmettin Erbakan zannımca çok zeki biriydi… Talebelik yıllarımda bir gün beni yemeğe davet etti: Cuma günü, “Cuma namazında Hacıbayramda buluşalım” dedi. Gittim... Namaz sonrası Camiden (*) Ulus'a giderken sağda, ara sokak kavşağı köşede bir dönerciye gittik... İskender ısmarladı; -bir dedim, -olmaaaz dedi; birbuçuk olsun…

Yemeği yerken: “Bak Selami, seni ve faaliyetlerini izliyorum; çok ta beğeniyorum…” diye başladı sohbete, benlen…

O tarihlerde ben “B.D. Fikir Kulübü”nün kayıtlı üyesi değil idim ama “Klüb”ün Ankara Şubesini açarak bütün aktivitelerini (sanal başkan olarak) fiilen ben yürütüyordum. Devamla dedi ki: “Faaliyetlerini izliyorum, çok ta beğeniyorum. Size yardımcı olmak istiyorum. Benim Odalar Birliği Genel Sekreteri olarak sosyal aktiviteler için ayda 500 lira kadar destek verme imkanım var; ama bunu B. D. İsmi ile kullanmam mümkün değil. Ayrı bir hüvviyetle olursa size destek olmak isterim..." dedi… Olur hocam; arkadaşlarla bu hususu bir konuşayım dedim… Hocamız beni severdi; bilmem, daha çok babamdan dolayı imiydi acaba…

Hemen o akşam B.D. Fikir Kulübü Ank. Şb. Yönetim Kurulu Üyesi arkadaşlarımı topladım: “Arkadaşlar bana bugün böyle bir teklif geldi, kaynağını sormayın; ne dersiniz?” diye konuyu açtım. Arkadaşlar hepsi kabataslak: -Selami (bazıları abi de derdi bana) bizim derdimiz B.D. mi: biz Milletimiz içiniz; tereddüt niye.. diye karşılık verdiler. Hemen orada ve o akşam yeni bir dernek kuruluşuna karar verdik: “Üniversiteliler Fikir ve Aksiyon Birliği”: (ÜFAB) böyle kuruldu, böyle vücut buldu…
Tüzük, Faaliyet programı, Dernek aktivitelerine monteli yayın organı... Hepsini planlayarak ciddi bir hazırlık yaptık; ve kuruluşu tamamladık… Kurucu Başkan (Reis) ben oldum bu kez…

Hocaya vardık: “Hocam biz artık varız; derneğimiz bu, yayın organımız şu, faaliyet programımız işte; birlik, beraberlik ve desteğinizi istemek için huzurunuzdayız…” dedik… Hocamız: o tarihlerde A.P. Genel Başkan Yardımcısı olan İsmail Hakkı Tekinel’den bir tavsiye sağlamamızı rica etti bizden… Ben hemen: Hocam, daha önce sizle konuşurken böyle bir gerekten söz etmemiştiniz; sayın Tekinel bizi tanır, bize ranseyman vermez dedim… Hocamız:

-“Selami… Müslümanların becerikli olması lazım… Bu tip zorlukların üstesinden gelmeyi, engelleri aşmayı bilmemiz lazım…” demez mi?..

Haydaaa!.. Yeni bir uğraşı… Başladık Sn. Tekinel’i takibe: bulup ta bir tavsiye almak için…

Bir akşam baktım, Ank. Kızılay’da A.P. genel merkezinin ışıkları apaçık; ışıl ışıl… Hemen vardık oraya; arkadaşlarla daldık sayın Tekinel’in odasına:
-Efendim biz, parti olarak size sempati duyan Milliyetçi arkadaşlar olarak örgütlendik. Partinizin hedefleri içinde vazgeçilmez şu, şu.. konularda sosyal aktiviteler içinde olmak arzusundayız. Sizden destek istiyoruz dedik. Sözcü bendim:
-Sizin için ne yapabiliriz ki Selami bey, dedi.
-Size sempati duyan Partinize mütemayil yarı resmi yan kuruluşlar, sivil toplum örgütleri var. Bize oralardan maddi olanak, mali destek sağlayabilirsiniz… Mesela Odalar Birliği: onlara tavsiye edebilirsiniz… Odanın Genel Sekreteri Sn. Necmettin hocaya destek ricasında bulunabilirsiniz… dedim. Baktı kaçış yok, telefonu aldı, Hocayı aradı:

-Hocam, yanımda gençlik arasında aktivitesi çok yüksek, çok değerli Üniversite öğrencisi arkadaşlarım var. Bu arkadaşlara sosyal ve kültürel faaliyetlerinde destek olmamız lazım; mümkün olduğunca destek olalım” diye rica etti… Şaşırdım kaldım… İsmail Hakkı Tekinel, A.P. Gnl. Bşk. Sn. Süleyman Demirel’in yardımcısı, bizi benimsemiş ve destek vermişti… Hayretten ve sevinçten uçacaktım nerdeyse… Çıktık, aşağı indik, dağılacaktık ki, durdum:
- Arkadaşlar, telefonla konuştuğuna göre (Galiba cep telefonları daha yoktu o zaman) “Hocamız” yerinde olmalı: gelin hemen ona gidelim: bu işi şekillendirelim, dedim.

Gittik... Hoca yerindeydi, bizi aldı içeri:
-Hocam, İsmail Hakkı bey sizi aradıktan sonra bize destek olacağınız müjdesini de verdi. Ne yapmamız gerekiyorsa yapalım dedim, arkadaşlarımın sözcüsü olarak… Hoca:
-Vallahi Selami, siz yanından ayrılınca hemen beni tekrar aradı: “aman hocam, bu arkadaşların bizim siyasi felsefemizle hiçbir ilgileri yok; yanlarında mecbur kaldığım için sizi aramak zorunda kaldım…” dedi ve mazeret belirtti. Ben de:
-Hocam biz önerinizle bu yola çıkarken İ. Hakkı Tekinel ismi ve partisinin adı yoktu; Müslümanlar becerikli olmalı, engelleri aşmayı bilmeli diye bizi oraya yönlendirdiniz; denedik ve önümüzdeki bu engeli de böyle aştık; bundan sonrası sizin takdiriniz…” dedim ve sözü bitirdim; ayrıldık…

Hoca bize vadettiği desteği vermedi ama 13-15 kadar arkadaşımıza karşılıksız burs sağladı ve yayın organımız, ÜFAB bültenimize de yüz, yüzelli kadar abone yaptı…

Muhterem Hocamızla son defa, iki yıllık İngiltere süremin dönüşümde, Eskişehir’de, bir açık hava sinema alanında, özellikle gidip dinlediğim -Partisi için tertiplediği- bir konferansında selamlaşıp tokalaştık… Parti Lideri olmuştu, artık; bana:
-Selami, ÜFAB parti oldu, diye son iltifatını da böylece yapmış oldu…

Namazını muntazaman kılan bir hocamızdı; Allahtan rahmet diliyorum…

M. Selami ÇEKMEGİL
suphi
03.03.2014

ANILAR

İlginç bir anı... Selami ağabeyimizin anılarını bir eser halinde yayınlanması çok ilgi çekici olur kanaatindeyim. Yazılan kitap mizanpajının, ressam Sacid Duman kardeşimiz tarafından yapılması da bir başka güzel olur. Selamlar... Suphi

bilal sürgeç
02.03.2014

Allah rahmet eylesin

Erbakan büyük bir insandı. Allah'ın sevgili kuluymuş ki onun ayağına dolananlar hapise girdi.Bir kısmı birbine düştü.Selami Abi durup duruken bu hatırasını makale olarak neden yayınladı da Hoca ile ilgili başka değerlendirmede bulunmadı? Selami Abi gibi cevval, girişken birinin Hoca'dan uzak durması Milli Görüş ve Selami Bey adına kayıp olmuştur. Yanında olsaydı Selami abinin asker arkadaşı TBMM başkanı olmaz kendisiolur,o koltukta Selami Abi bulunur Milletimize daha samimi hizmet ederdi.

Yorum yazabilmeniz için üye girişi yapmanız gerekmektedir.