DEĞERLİ BİR DOST: Selami ALGUR Diyor ki...
Değerli Bir Dost, Selâmi ALGUR diyor ki:
Bu dostu size ifadelerin en içteni, manaların en güzeli olan bir Kelime ile takdim ediyor ve size gerçek anlamı ile bir kardeş tanıtıyoruz. Bu kardeş A.D.M.M. Akademisi eski hocalarından Selami ALGUR’dur.
Ramazan TOPRAKLI kardeşimizin dikkatini çeken rahmetli İsmail Hakkı BAŞER bu dost kardeşimizin önemli bir meziyetine işaret etmiş ve onu şöyle tanımlamış:
“Hem necip hem de fazıl olan Selami Algur,
“Mekteb-i edebinde dostları cem eylemiş.
“Orada adap dışı edilecek bir söze
“Telmihen bile olsa katiyen yer vermezmiş.” (*) diye fikir belirtmişti.
Ramazan TOPRAKLI kardeşimizin dikkatini çeken rahmetli İsmail Hakkı BAŞER bu dost kardeşimizin önemli bir meziyetine işaret etmiş ve onu şöyle tanımlamış:
“Hem necip hem de fazıl olan Selami Algur,
“Mekteb-i edebinde dostları cem eylemiş.
“Orada adap dışı edilecek bir söze
“Telmihen bile olsa katiyen yer vermezmiş.” (*) diye fikir belirtmişti.
Eğer mahiyeti farklı varlıkları birbiriyle kıyaslayabilsek ve insanları kainatı teşkil eden yıldız gruplarına benzetebilseydik, Selami ALGUR’u biz, etrafında Evren KARADAYI, Soner AKSOY, Oğuzhan ASİLTÜRK, Temel KARAMOLLAOĞLU, Kemal GÜLEÇ, Orhan TÖZ, Metin UYSAL, gibi her biri kendine göre bir isim yapmış arkadaşların çevrelediği bir alemin çok parlak ve merkezi bir yıldızı olarak takdim ederdik.
Selami ALGUR, nefsin tabii olarak arzuladığı –eğer tabir caizse- dünyada rahat ve selamet için siyasi organizasyonlar ve mücadeleler açılan bir ortamda, bu hedefi hayatın gerçek anlamını tayin suretiyle, helal yoldan, kendiliğinden ve yalnız başına başarabilmiş gerçek bir huzur adamıdır. Atiye ait bir selamet için nice zahmetler çeker gözüken bir çok büyük unvanlı rahatlık sevdalıları arasında Selami kardeş, gönlünde bir an bile eksik edilmemesi gerektiğini ifade ettiği ebedilik hesabını, huzurda oluşuna vesile yapabilmiş nadir kişilerdendir.
O’ her mükellefiyetin verilen imkanla sınırlı olacağını bilen, bütün yan etkilere rağmen mükellefiyetlerinin şumul ve sahasını değiştirmek suretiyle hayatın anlamını yitirmeyen, göstermelik veya akla zıt hedefler icat ederek eğilip bükülmeyen ileri görüşü hedef almış bir davanın adamı olma yolunda gerçek bir akıllıdır.
Bütün bunların yanında bilinsin ki, alan ve veren el tasnifinde Selami ikinci kategoriye girer. Müteşebbis Selami vergi öder. Bilinsin ki etrafındaki nice yaldızlı unvan sahiplerine verilen maaşlar, sağlanan imkanlar ALGUR gibilerin katkılarıyla realize edilebilmiştir. Selami Mehmetçik gibidir. O yapar başkaları caka satar.
Selami ALGUR’u biz on beş – yirmi yıldır tanıyoruz. Onunla olan kardeşliğimiz bize de çok şey öğretti; zihnimizde düğümlenen bazı soruların çözülmesinde iştirak halinde olduğumuz çok oldu.
Selami ALGUR enteresan zevkleri olan bir arkadaştır. Birlikte olduğumuz yıllarda İlla da Malatya’nın beydağı KARLIK balını arar ve ancak 80. km mesafeden getirilen su ile yapılmış çaylardan içerdi.
Kendisi daha evvel Ankara Devlet Mimarlık ve Mühendislik Akademisinde öğretim üyeliği de yapan bir hoca olarak burada ve Elazığ Devlet Mimarlık ve Mühendislik Akademisinde yetenekli Mühendisler de yetiştirmişti. Kim bilir belki bir gün yetiştirdikleri arasından Oğuz neslinin övünç vesilesi davaya layık asil Türkler de çıkar.
Biz Mevlâna'ya uyarak sözü kısa kesiyor, macerayı kısa ve özlü anlatmayı yeğliyoruz ve sizi kardeş Selami’nin 13 yıl önce sorduğumuz sorularımıza cevaplarıyla baş başa bırakıyoruz.
Soru 1: Selami Bey, bize ana çizgilerle kendinizi anlatabilir misiniz?
C. – 1942 de Gesi’de doğdum. Altı yaşında İstanbul’a gittim ve bütün tahsil yıllarım İstanbul’da geçti. 1965’te İ.T.Ü. Makine Fakültesinden mezun oldum. O yıl Ankara’ya göç ettik –ve hala buradayız. Ne zaman İstanbul’a gideceğiz diye söylenip duruyorum. (Not: Şimdi artık 10 yıldır İstanbul’da)
Soru 2: İnançlı bir kişi olarak güzel bir sonuca doğru ilerlemenin sizce vazgeçilmez prensipleri nelerdir?
C – İyi bir sonuca gitmek, sonsuzluğa, ölmezliğe inanmakla başlar ve sonra da yegane mabut olarak rab bûl alemini tanımakla, yalnız ona kulluk edip ona ortak koşmamakla devam eder.
Soru 3: Uzun süredir çeşitli yüksek okullarda öğretim üyeliği yapmaktasınız. Bu alanda yaşadığınız bir olay olarak karşınıza çıkan önemli problemler nelerdir. Bunların çözümü için ne gibi çareler düşünürsünüz?
C – Mevzuuma giren alanda hedef, talebeyi bir mühendislik dersinde bilgi sahibi yapmak ve o mevzuda yalnız başına araştırma yapma alışkanlığını kazandırmaktadır. Ama mühendislikte bir meslek, ve nihayet çeşitli düşüncelerin tatbikatına bir vasıtadır. Binaenaleyh bu meslek de faydalı veya zararlıya yönelebilir.
İnancıma göre kişi her işinin mesuliyetini taşır ve her işi kendisine Rab’bi katında ecir getirici olmalıdır. Bu ise insanın daima idealine uygun davranmasına yönelik bir teyakkuz gerektirir.
Gençlerde gördüğüm en büyük noksan ebedilik fikrine olan inanç noksanlığıdır. Böyle olunca materyalizm genç için tanrılaşmıştır. Zira insanlar fıtraten kulluk yapmak veya tapınmak ihtiyacını bertaraf edememektir. Afrika’nın bir kısım siyahı eli ile yaptığına, Avrupa ve Amerikanın beyazı menfaatine tapıyor, Bazı insanlar da devlet otoritesini ilah mevkiine oturtuyor. Bu gibi kulluklar insanın yaratılış hikmetine ve haysiyetine ters düşmekte ve onu küçültmektedir. İnsanın yüceliği ancak Allah katında ve ruh inceliklerinde olabilecektir. Binaenaleyh gençlerin önce bu eksikliklerinin giderilmesi gerekir ki iyi insan ve iyi meslek sahibi olabilsin.
Bence mesleğin nasıl daha iyi kazandırılması mevzuundaki teknik eksiklikler tali durumdadırlar. Asıl olan hedefi doğru tespit ederek yürüyebilmektir.
İnancıma göre kişi her işinin mesuliyetini taşır ve her işi kendisine Rab’bi katında ecir getirici olmalıdır. Bu ise insanın daima idealine uygun davranmasına yönelik bir teyakkuz gerektirir.
Gençlerde gördüğüm en büyük noksan ebedilik fikrine olan inanç noksanlığıdır. Böyle olunca materyalizm genç için tanrılaşmıştır. Zira insanlar fıtraten kulluk yapmak veya tapınmak ihtiyacını bertaraf edememektir. Afrika’nın bir kısım siyahı eli ile yaptığına, Avrupa ve Amerikanın beyazı menfaatine tapıyor, Bazı insanlar da devlet otoritesini ilah mevkiine oturtuyor. Bu gibi kulluklar insanın yaratılış hikmetine ve haysiyetine ters düşmekte ve onu küçültmektedir. İnsanın yüceliği ancak Allah katında ve ruh inceliklerinde olabilecektir. Binaenaleyh gençlerin önce bu eksikliklerinin giderilmesi gerekir ki iyi insan ve iyi meslek sahibi olabilsin.
Bence mesleğin nasıl daha iyi kazandırılması mevzuundaki teknik eksiklikler tali durumdadırlar. Asıl olan hedefi doğru tespit ederek yürüyebilmektir.
(**) kriter, Ocak 77, 9. sayıdan adapte edilmiştir.
size katılıyorum
Selami amca hakkında böyle bir yazı okumak beni mutlu etti. Gercekten anlattıgınız kadar hatta daha fazlası çok iyi bir insan. Selami Amcanın fahri başkanlık yaptıgı oğullarının işlettiği şirkette ithalat sorumlusu olarak İbrahim Taha Algur Beyin yardımcısı olarak çalışmıştım. yani ekmeklerini yedim... :) Selami amca örnek alınacak bir baba , bir eş , bir işletmeci ve bir eğitimci. Çocuklarını çok iyi yetiştirmiş, eşine çok saygılı ve ilgili, personele karşı çok adaletli, ve personelini çok iyi eğitiyordu. Ben onları enson 2002 yıllarında gördüm. inşallah iyilerdir ve sağlıklılardır