Diyanete Bir SORU-CEVAP
Diyanete Bir SORU-CEVAP
İleten Bilal SÜRGEÇ
Mesleğimiz öğretmenlik. Yıllardır tarihle haşir neşiriz, istiyoruz ki, milletimizin evlatları genç nesil, sağlam bir eğitim alsın. Yüz yıl önce bir imparatorluk kaybetmişiz neden kaybettik niçin kaybettik öğrencilerimiz bunu sorgulasın. Bunlar yarın bu ülkenin yöneticileri olacaklar. Bunun için tek şey
Bu ülkede iyi ki Diyanet İşleri teşkilatı var. Hatası ile sevabı ile yüz binlik bir teşkilat kadrosunu elde tuttuğu gibi kendi çapında yayınları ile bu ülkenin irfanına katkısunuyor. Televizyon ve internet fetvacılarına karşı sahih İslam’ın anlaşılmasına yönelik suallere doğru cevap veriyor.
İnsan çok iyi bildiği bazı konularda yanlış bilgilendirmelere karşı ruhunda bir volkan oluşuyor. Doğrunun hemen yanlış karşısında ortaya çıkmasını istiyor.
Mesleğimiz öğretmenlik. Yıllardır tarihle haşir neşiriz, istiyoruz ki, milletimizin evlatları genç nesil, sağlam bir eğitim alsın. Yüz yıl önce bir imparatorluk kaybetmişiz neden kaybettik niçin kaybettik öğrencilerimiz bunu sorgulasın. Bunlar yarın bu ülkenin yöneticileri olacaklar. Bunun için tek şey
Bu adreste bir internet okuyucusu takip ettiği hocasına şu soruyu soruyor:
SORU: Selamünaleyküm Hocam. Cerkes Hasan, Abdulaziz Han'ın ittihaçılardan (Hüseyin Avni Pasa ve diğerleri) intikamini alması şer'an caiz miydi? Okudugum kadariyla Cerkes Hasan bir halk kahramani, Abdülhamit Han hazretleri sonradan ona güzel bir mezar yaptiriyor.
Halis Ece ismindeki Hoca Efendi cevap veriyor: Çerkes Hasan sizin de belirttiğiniz gibi gerçekten bir kahraman… İhtilâcilerden sadece kayınbiraderi Sultan Abdülaziz’in değil, adeta devletin intikamını almış bir yiğit. Tam bir cesaret örneği… Neden caiz olmasın ki… Hukuku-adaleti çiğnemiş, devletin başını al aşağı etmiş bir eşkıyayı haklamak. O vahim tablo karşısında bundan daha büyük, daha önemli bir hizmet olabilir mi? Düşünsene; tek başına, devlete baş kaldırmış, Halife-i Müslimîn’i katlen şehit etmiş eşkıyanın karşısına dikilmiş... Onları haklamış bir bahadır. Keşke ondan sonraki ihtilallerde de böylesine kahramanlar ortaya çıkabilseydi…Belki de düne kadar yaşadığımız darbelerin önü kesilmiş olurdu. Öyle değil mi?”
Bu cevap beni dehşete düşürüyor. Çerkes Kavmi ile isimden başka bu kavmimle alakası ve iyiliği olmayan Kolağası Hasan isiminde biri sırf tayinini Bağdat’a çıkardı diye üzerindeki askeri rütbeyle hükümet toplantısını basıyor. İki bakanı öldürüyor. Hele suçu ve günahı olmayan Osmanlı Hariciye Nazırı Raşid Paşa’nın öldürülme halinin filimi yapılsa hiçbir sağlıklı ruh izleyemez. Abdülaziz Han’ın hal’i ile hiç alakası olmayan tek suçu o anda orada bulunan bu değerli Nazır baskının dehşetine dayanamayıp bayılıyor. KolağasıHasan onun ağzından boğazına kadar yırtarak feci bir şekilde katlediyor.. Görevleri icabı olaya müdahale eden üç Mehmetçiği de şehit ediyor. Bütün bakanların canını almak için baskın düzenlediği konağın perdelerini tutuşturuyor. Yangın olaya müdahale eden askerler tarafından söndürülüyor.
Olay o kadar dehşetli sonuç veriyor ki Osmanlı ordusunun morali bozuluyor devletin güvenliği allak bullak oluyor. Bu fırsattan istifade eden Sırplar, Osmanlı Devletine savaş açıyor onu Rusların Savaş ilanı takip ediyor. 93Harbinde Osmanlı Devleti ağır bir yenilgiye uğruyor. Ruslar Yeşilköye kadar geliyor.
Müslüman olarak Halis Ece’yi ikaz ediyoruz. Tarih bilgisi yanlışı var diyoruz. Kolağası Hasan Sultan Abdülaziz’in kayınbiraderi değil diyoruz. Sultan Abdülhamid, KolağasıHasan’ın mezarını yapmadığını söylüyoruz. Hatta Abdülhamid olayın o kadar tesirinde kalıyor ki, olaydan yirmi yıl boyunca başta Cevdet Paşa olmak üzere olayın şahitlerine “olay nasıl oldu?” diye sorup tahkik ediyor. Güvenlik zafiyetini ortaya çıkarıyor. Başta Abdülhamid gibi akıllı bir devlet adamı böyle bir vahşetin sahibine sempati duyması düşünülebilinir mi? Hatta Yıldız Saray’ında benzer olayların tekerrürünü önlemek için önlem alıyor.
Hoca efendiye bu fetvanın yanlış olduğunu söylüyoruz. Günaha giriyorsun! İslam adına böyle bir fetva veremesin diyoruz. Malatya’daki o güzel ekole alıştığımız için teşekkür bekliyoruz maalesef bize şu cevabı veriyor:
"Müsaade et de senin o tarih bilgilerin sana kalsın, bizimkisi de bizim olsun.Merak etme, vebalini sana yüklemeyiz. Varsa vebali kendimiz çekeriz.
Bunu zaten istesek de yapamayız. "Velâ teziru vâziratün vizra uhrâ"..
Bunu zaten istesek de yapamayız. "Velâ teziru vâziratün vizra uhrâ"..
Biz de Diyanetİşleri Başkanlığı Fetva Bölümüne Halis Ece’nin kendi sahifesindeki bu konu ile ilgili verdiği fetvaları gönderip soruyoruz.
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞININ VERDİĞİ CEVAP:
Bilal Bey,
İlgili fetvayı itibara almamanızıöneririz. Bu şekilde kimsenin öldürülmesine başkası fetva veremez böyle bir yetkisi de yoktur.
İlgili fetvayı itibara almamanızıöneririz. Bu şekilde kimsenin öldürülmesine başkası fetva veremez böyle bir yetkisi de yoktur.
Sizin de bildiğiniz gibi çeşitli siyasi hadiselere mal olmuş ya da bir gurup veya etnik olarak birilerinin önderi olarak kabul e dilen kişilerin leh ve aleyhinde çeşitli farklı rivayetler ve sempatik durumlar oluşturulabilmiştir.
Bu durum da maalesef çeşitli hadislerden ibret almayı engellemektedir.
From:fetva@suleymaniyevakfi.org [mailto:fetva@suleymaniyevakfi.org]
Sent:Sunday, December 09, 2012 10:00 AM
To:fetva@suleymaniyevakfi.org
Subject:Fetva.net "Fetva Sor" sayfasından bir mesaj aldınız.
Sent:Sunday, December 09, 2012 10:00 AM
To:fetva@suleymaniyevakfi.org
Subject:Fetva.net "Fetva Sor" sayfasından bir mesaj aldınız.
Yorum yazabilmeniz için üye girişi yapmanız gerekmektedir.