İNGİLTERE'DE BİR DOĞUM...
İNGİLTERE'DE BİR DOĞUM OLAYI
VE (bizdeki) BATI DÜŞMANLIĞI
VE (bizdeki) BATI DÜŞMANLIĞI
M. Selami ÇEKMEGİL
10 Mayıs 2008 tarihli Taraf Gazetesinde, İngiltere Kraliçesi majestelerinin -ön sayfada, başlık yanında, renkli ve büyükçe, bir Derbi’de çekilmiş- tam da bizim Anadolu hanımefendileri gibi başı örtülü resmini ve resim altı olarak ta Gazetenin: sayın Kraliçe’nin ülkemize bu kıyafetle gelmemesi ironik uyarısını, aksi taktirde ülkemiz elitlerinin bunu laiklik karşıtı bir görüntü olarak hoş görmeyeceklerini yazdığını görünce ister istemez bir anı hatırıma geldi.
***
Bunu, “Tilki Tuzağı” isimli hatırat kitabıma konu Bürokrat kahramanım şöyle anlatmıştı, önemli anılar içeren kitabımda:
“İngiltere’de bir çocuğum olmuştu. Doğuma iki ay kala sanıyorum, ücretsiz mahalle doktorunun uyarısı üzerine, 10-15 günlük fasılarla evime sağlık kontrolü için hemşireler gelmeye başladılar. Doğum sancıları tutunca gece saat ikide telefon ettim; bir ambulans gönderdiler, ailemi alıp muhtemelen kiliseye ait bir hastaneye götürdüler. Doğum sonrası en çok 15 gün kalmak üzere tahsis ettikleri odada televizyon dahil her konfor vardı. Hastanın Türkçe dışında bir dil bilemediğini görünce, başka hastanelerden Türkçe bilen İranlı bir hemşire bulup geçici görevle yanına getirdiler. Hastanın çıkan yemeği yemediğini görüp domuz endişesinden olduğunu anlayınca sırf o hasta için özel menü çıkardılar. Onuncu günü tam iyileştiğine kanaat getirip taburcu edince de tebessüm, tebrik ve kendi hastanelerinde bulunduğumuz için teşekkürlerle bizi kapıya kadar uğurladılar. Bu muameleyi gördüğümüz hastanenin tüm personelinin kadın olduğunu, dış kapıdaki nöbetçiler dışında içeride tek bir erkek hademeye dahi rastlamadığımı önemle vurgulamak isterim. Hastaneye bir kuruş para ödemediğimi de.”
Siz, bir yabancıya bile böyle davranan Batıyı, bir de (bizim gibi) geri kalmış ülkelerdeki: doğum sancıları içinde kıvranan zavallı köylü kadını –60’lı, 70’li, 80’li yıllarda- (şimdi nasıl olduğunu bilmiyorum) parasını alarak itip kakan devlet hastanelerindeki -o günün Batı hayranı- yöneticilerimizin halini düşünün... Tabi kendi dışındaki ülkelerin başına musallat ettikleri insanlık dışı belaları görerek şimdi güya Batı düşmanı kesilen bazı solcu elitler, kendilerine düşen sorumluluklardan gafil, Batıdaki bu meziyetleri de örtmek ister ve daima küfrederler.
Batının dışa dönük vahşetiyle doğunun içe dönük sefaletini görmek isteyenlere Selami Çekmegil’in çevirdiği ve 1989 yılında Kültür Bakanlığı yayınları arasında çıkan George ORWELL’den Seçmeler kitabını okumalarını tavsiye edebilirim...”
Batının dışa dönük vahşetiyle doğunun içe dönük sefaletini görmek isteyenlere Selami Çekmegil’in çevirdiği ve 1989 yılında Kültür Bakanlığı yayınları arasında çıkan George ORWELL’den Seçmeler kitabını okumalarını tavsiye edebilirim...”
Teşekkür etmeliyiz aktarana. Kinaye değil, masal gibi. Ne güzel.! Çok güzel bir örnek.! Ve ironik. İronik, çünkü bu güzelliği bile, ancak bizden biri bize anlatabiliyor. Biz hep batının vahşi ve çirkin yüzünü gördük. Ellerinde "kutsal kitap" İncil'le geldiklerinde bile aldatıldık. Bize hep bu yüzünü gösterdi emperyalist batı. Medeniyet diye, köle ticaretini, süs püslerini, napalm bombalarını, askeri darbelerini, işkenceleri, sömürüyü getirdiler bizim illere. Suç bizim mi? Onların hayranları da, onlar gibi davrandılar bizlere.. Biz bebeklerimizi tarlalarda, onlar İngiliz hastanelerinde.. Sosyalist Orwell bile, ne yapsın görevini yerine getirmek zorundaydı, bin pişmanlıkla. Yinede sağolsun. 4 özel uçak, polis asker helikopterinden önce, her hastaneye bir ambülans helikopter naspeyle yarabbi.!