Ne Güzel Bir İnsan Ne Güzel Bir Büyükbabaydı Said ÇEKMEGİL

Ne Güzel Bir İnsan, Ne Güzel Bir Büyükbabaydı Said ÇEKMEGİL

Ferda KÜRÜN
(Bismillah-i rabbi zidni ilmen ve fehmen; biavnillah rabbiyessir, rabbitemmim bilhayr)
Kendimi bildiğim günden beri, benim için bir büyükbaba ve örnek bir terbiyeciydi Said Çekmegil. Hayatının her alanında sorumluluğunun farkında, davasının müdavimi ve yılmaz savunucusuydu.

“Fikre bir dava girdi mi insan duramaz yerinde” sözünü yaşamıyla isbatlayarak ayrılmıştı geçici olandan ebedi olana…
İman anlayışımız kitabında: “yüce kişilikleri davadan taviz vermemekten başka bir şey
olgunlaştıramaz…” demiş, taviz vermeden davasını yaşama gayretinde olmuş, bu gayretini vefatına kadar sürdürmüş ve çevresindekilerinde dinlerini dava edinmeleri ve davalarını yaşamalarında daim olmaları için gayret göstermiştir.

Din adına delilsiz konuşmalara tahammül edemeyip itiraz etmiş, sohbet, muhabbet ve konferanslarında arkadaşlarını sürekli ilmi olmaya, delilli konuşmaya davet etmiştir. Afaki konuşmalar Çekmegil’i sinirlendirmiş, afaki konuşanlar onun bu halini anlayamayıp asabiliğine yormuşlar ve aleyhinde propagandalar yaparak yıpratmaya çalışmışlardır.

“Kendimi mükellef hissettiğim, konferanslarım, seminerlerim, sohbetlerim için lazım olan kültürleri tetkik etmek uykularımdan zaman almak mecburiyetinde bırakmıştı bizleri…” diyen Said Çekmegil, hak ve hakikati ayakta tutmak için gerçekten çok çalışmış, “kınayıcıların kınamalarına aldırmadan ve korkmadan” hakkı ayağa kaldırmayı kendisine prensip edinmiş bir fikir ve dava adamıdır.

Ona göre İnsanlık, bilinç, idrak ve şuurla dinine sarılmalı, ezbere konuşmamalı, fikir ve yönünü tümüyle İslâm’a dönmelidir. Çokları İnsanlık için çarpıklık ve sorunları görünen yüzüyle tartışırken Çekmegil, fikir ve yaşamdaki çarpıklığı gidermek için ‘amentülerin tashih edilmesi’ gerektiğine vurgu yapmıştır. Amentülerini tashih etmeyen birey ve toplumların amellerinin de sahih olmayacağını bildiği için İnsanlık, İman, İbadet, Ahlak, İktisad, Siyaset, Milliyet, İyi Niyet” Anlayışımız adlı bir külliyat oluşturacak çaptaki çalışmalarıyla Müslüman mefkuresini inşa sorunu karşısında, sorunun def edilip çözülmesi için etkin bir konum almıştır. Kitaplarıyla Müslümanları fikri bir yöne yönlendirmiş ve yine bu kitaplar entelektüellerce de ezber bozucu, düşündürücü, yol gösterici ve yön tayin edici faydada kitaplar olmuştur.
Telif olunan birçok kitap okuruna salt bilgi verme veya okuyucunun ağzında ‘tatlı bir lezzet bırakma’ üslubunda yazılmışken, büyükbabam Çekmegil’in kitapları zihniyette devrim yaratma, her dönem ve şartta insanın kendisini diri tutacak düşünme metodu kazandırma ve İslâm’ı dava edindirme üslubunda kaleme alınmıştır.

Daha birçok alanda kaleme aldığı kitaplarıyla fikir dünyasına önemli eserler bırakmış, okuyanlarda önemli izler bırakmış ve halen bırakmaya devam etmektedir.

Hayatı ve fikirleri ile araştırma konusu olmuş ve daha birçok araştırma konusu olacak olan büyükbabam Çekmegil, nev-i şahsına münhasır bir insandı.

Biz torunlarıyla tek tek ilgilenmesi ile beraber tüm insanlık onun ailesiydi. Şefkatini maraz getirecek merhamete kurban etmez, fikri hurafelere ezdirmez, cehdini gaflete esir kılmazdı. Okur okutur, yazar yazdırır, sorar sordurur cevabını afaki kılmazdı. Sünneti Seniyye’nin sahih anlaşılması için kitap yazmış olmasına rağmen ilimsiz bir şekilde duymalarla hareket edenler taifesi aleyhte propagandalarla kendi yanlış sünnet anlayışlarının üstünü örtmeye çalışmışlardı. Körü körüne tâbi olanlar ve başkalarını kendi vehimlerine tabi kılmaya çalışanlar Çekmegil’in “tenkid ibadettir” içtihadıyla rahatsız olmuşlar, yalancı kalelerinin yıkılma endişesiyle yüzyüze değil arkasından aleyhinde kulisler oluşturmuşlardır. Ama kazanacak olan ‘yalancı kaleler’ değil hakikatler olacaktı ve öyle de olmuştur.

Kur’an’a muhatap olmayı göze alamayanların revaçta olduğu bir zamanda Çekmegil, “Kur’an’a Muhatap Olma”nın usulleriyle ilgilenmiş, Müslümanlar arasında dikkat çekmiş ve kızanların ve son sevenlerin zihinlerini düşünmeye sevk etmiştir. Son nefesine kadar İslam’ın sahih neferi olmaya çalışmıştır.

Biz torunlarının hem satranç hocası, hem fikir ustası, hem büyükbabası, hem davadaşı, hem de arkadaşı olmuştur. Yokluğunu, yazdığı kitaplarla, öğrettiği usullerle, bıraktığı izlerle, Türkiye’nin birçok yerinde ikame eden yetiştirdiği ‘fikir ustaları’yla gidermeye çalışıyoruz.

Bıraktığı mirasa sahip çıkmak bize düşerdi tabiî ki.

Esbatı olan bizlerin, bizi de aşan yetiştirdiklerinin Said Çekmegil’in bıraktığı eserlere sahip çıkması bir vefadır. Kütüphanesi fikir talebelerine açılmalı, usûlü fikir sahiplerine örneklik teşkil etmeli, körü körünelikten basirete davet eden gayreti daim kılınmalı, diri tutulmalıdır.

Bir şiirinde:
“Ah efendi baba!
Ah efendi baba!
Bir saat vaat etmiştin
Ne kadar da teşvik etmiştin;
………”
Evet, sende hep bizi teşvik ettin. Esbatında açtığın yarışmalarla, satrançta cehdi, beş on hamle sonrasını düşünmeden iş yapmamayı, güreşte yenilince yerinmemeyi, yenince sevinmemeyi, fikir sohbetlerinde fikir üretmeyi, başkanlık yaparak oturum idare etmeyi, tenkit turunda ölçü ile büyükte olsa yanlışı düzeltmeyi sen öğrettin bize.

Öğrettiklerini gücüm yettikçe yapmaya çalışıyorum. Kitaplarını yeniden yeniden okutmayı, fikirlerini, sancılarını çağdaşlarıma ve gelecek nesillere aktarmaya çalışıyorum. Bilmiyorum bu gayretle hakkını ödeyebilir miyim! Senin sevgini, şefkatini hatta azarlarını ne kadarda özledim. İnşallah cennete buluşacağız. Bu ümitle yaşıyor ve sensiz eksik devam eden çalışmalarıma dört elle sarılıyorum.

Allah senden razı olsun. Söylenecek çok sözüm var ama takdirimin kutsama olarak anlaşılmasından endişeleniyorum. Tekrar ediyorum, Allah senden razı olsun.

Ferda KÜRÜN

Ferda KÜRÜN
semazen
14.09.2011

bir kaç isim ricasıyla

kimmiş bu 'fikir ustaları'...Bütün sülale mi? Ama tek soruluk bir imtihanda nerdeyse hepsi dökülmüştü...

Yorum yazabilmeniz için üye girişi yapmanız gerekmektedir.