O SENE GELDİ İŞTE...

O SENE GELDİ İŞTE (*)

(...Fakat Orwell’in 1984 için mesajı Büyük Ağabey’den daha büyük)

TİME/ Çeviren: Durmuş YILMAZ(**)

"Berbat edilen iyi bir fikirdi" diye düşündü; ‘Avrupa da ki son adam’ diye adlandırdığı gelecekle ilgili o hikayesi için tasarlamış olduğu konuydu. Fakat o kendi yazdıkları konusunda hep kötümserdi. Bu kez karamsarlığı hastalık nedeniyle derinleşmişti. Verem hastalığı ilerlemişi el yazmalarının daktilo edilmesi, gözden geçirilmesi onu fizikman yorgun düşürmüştü. Haziran 1949’da kitabı yayınladığı zaman kendisi bir sanatoryumda yatıyordu. Kitabın kapağında görünen isim ‘Bin Dokuzyüz Seksen Dört’ idi.

George Orwell’in son ve en meşhur eserinin nihayet gerçek olduğu farazi tarih 1 Ocak geldi. O, gelecekle ilgili şeylerin ve haliyle kazaen oacak şeylerin hatırlanması, olaylara ayna olan bir yıl dönümüdür. Orwell’in uzun süre özel bir koleksiyonda kaldıktan sonra günyüzüne çıkan el yazması, yazarın hem 1980 ve hem de 1982 yi hikayesinin geçtiği zaman olarak düşündüğünü ortaya koymaktadır. Böylece meydana gelmek üzere olan şeyler iki veya dört yıl daha önceden vukubulmuş veya hiç meydana gelmemiş olabilirdi ; şayet ‘Avrupa’da ki son Adam’ da ısrar etmiş olsaydı yadetmek için hiçbir neden olmamış olacaktı.

Totaliter Devlet Okyanusya’da ikinci derecede bir bürokrat olan Winston Smith’in hikayesi olan bu eseri 62 dilde milyonlarca kişi okudu. Her ne kadar düşmanlık ve ittifaklar sürekli değişikliğe uğruyorsa da Okyanusya dünyanın diğer iki süper gücü Avrasya ve Doğu Asya’dan biri ile devamlı harp halindedir. Hakikat Bakanlığında çalışan Smith, eski tarihli haberlerini günün parti ideolojisine göre yeniden yazmakla görevlidir. Uygunsuz görüş ve fikirlerin anlaşılmasını olanaksız kılmak üzere İngilizcenin bozularak uydurulması suretiyle meydana getirilen resmi dil ‘yeni konuşma’ (Newspeak)’ i kullanmaktadır. Özel hayat kaybolmuştur. Uyanıkken ve uyurken, Smith ve tüm parti üyeleri iki yönlü ekran (teleskrin) devamlı gözetlenmektedirler. Her yere asılan posterler sözünü ilan etmektedir. Smith aniden ( ve gizliden ) diye düşünerek bir düşünce suçu işleri. Aynı zamanda, aynı yerde çalışan iş arkadaşı Julia ile aşk ilişkisine girer ki bu diğer bir siyasi kabahattir. Gençler Anti – sex Cemiyeti, bekarlığın faziletlerini telkin etmekle görevlidir; üreme çok geçmeden tamamen suni döllenme ile gerçekleştirlecektir. (Yeni konuşma dilinde ). Tüm kişisel sadakat partiyedir. Winston ve Julia, tarafından yakalanırlar ve yaka paça (nefret haftası tertiplemekle görevli) sevgi bakanlığına götürülürler. Winston’a sürekli işkence yapılır ve sonra 101 nolu odaya götürülür. Orada en çok korktuğu şey sorgulayıcılar tarafından hemen uygulamaya konur. İçinde fare bulunan bir kafes yüzüne itilirken, O bu cezanın kendisi yerine Julia’ya uygulanması için yalvarır. Bu ihanet onurunun son izlerini de yok eder. Artık iyi bir parti üyesi olmuştur.

Eserde ne anlatılmak istenmektedir ? Bu soru ve Orwel yılının başlaması küçük bir ; profesörler, eleştirmenler yazarlar, gazeteciler, kendisine konu üzerinde söz söyleme selahiyeti görenler, sosyal bilimciler, politikacılar ve profesyonel kıyamet tellalları ordusunu harekete geçirmiştir; konu üzerinde düşünen, tasarımda bulunan hiç kimse Orwell’in 1984 rakamı ile oynamanın çekiciliğine karşı koyamamaktadır. Faaliyet ciddi bir biçimde geçen Ocak ayında başladı. Yapılacak çok şey olması nedeniyle kolaylıkla 1985 içerilerine kadar uzanabilir. Söz konu faaliyetler farklı biçimlerde olmaktadır : ülkenin (ABD’nin) bir kıyısından öbür kıyısına, Manhattan Kolejden, Stanford’a kadar, görünüşe bakılırsa birbirini takip eden bir dizi akademik seminerler, dergilerde giderek artan sayıda yayınlanacak makaleler (1984 ün Başında) ve kitaplar (1984’ün Günün Işığı Altında Yeniden Okunması: Ülkemizde Totaliterlik) ; Walter Cronkite tarafından geçen Haziran ayında yapılan bir CBS dökümanter film ve buna ilaveten İngiltere’de gösterilecek yaklaşık 6 saat süreli bir TV programı...

Bu yıl ABD ve İngiltere’de Orwell’in 17 ciltlik tüm eserlerinin yeni bir basımı yapılacaktır. 83 Aralık ayı sonunda Londra’daki meşhur mumya heykellerin bulun Madam Tussaud’s’a, yazarın bir mumyası yeşleştirilmiş olacaktır.

Geçen sonbaharda kurgu-bilim uzmanları Hollandanın Antweb şehrinde yaratıcısını tartıştılar. ‘Smithsonian Enstitüsü’ ve Kongre Kütüphanesi tarafından ayrı, ayrı düzenlenmek üzere planlanan Orwell festivallerinden çok sonra, gelecek yıl Haziran ayında Fütüristler aynı maksatla Washington’da yapacakları toplantıyı dört gözle beklemektedirler. O zamana kadar Amerikan Senatosu Adalet Alt Komisyonu tarafından <1984 : Medeni Haklar ve Ulusal Güvenlik Durumu> üzerine yapılması planlanan soruşturma çoktan tamamlanmış olacaktır.

Bir toplantıdan diğerine koşan Orwell uzmanları, iki Mishigan Devlet Üniversitesi mezununun hazırladığı <1984 Takvimi> sayesinde ipin ucunu kaçırmadan toplantılara zamanın yetişebilirler. Bu takvim tarih>ni vermektedir ve ABD hükümet binalarının (IRS,FBI,Kızılderili Sorunları Bürosu) ve çevik kuvvet timlerinin ve hapishane hücrelerinin siyah beyaz fotoğraflarını ihtiva etmektedir. Takvimde yer alan her tarih, basit olduğu kadar zalimce yok edilen özgürlükler aynı anda zikredilerek zenginleştirilmiştir. Washington Post gazetesinin 1 Ağustos 1973’te Nixon’un Beyaz Sarayı Tarafından Smothers Kardeşler hakkında özel bir araştırmanın başlatıldığını yazdığını kim hatırlayabilir. Çift standartlı düşünce (Double think) Tişörtleri ve Büyük Ağabey önlükleri çok uzaklarda olabilir mi ?

Giderek bir çığ gibi büyüyen bu tahmin hemen, hemen son on seneden beri gelişmektedir. 1970’lerde, değişik zamanlardaöğretim üyeliği yapan Anthony Burgess, Amerikalı bir kolej öğrencisinin sınıfta sigara içmemesi istendiğinde veya kibarca biraz okuması tavsiye edildiğinde, <1984 insanı gibi> dediğini hatırlamaktadır. Şimdi ise sırf 1984 tarihinin zikredilmesi, konuşmacı o anda neden hoşlanmıyorsa onun aptalca eleştrisini yansıtabilir: Reklamcılık, komputurler, görüntülü telefonlar, serbest yollar ve kubbeli stadyumlar gibi.

Bu tür sözlü reklektif hareketler, zararsız görülebilir. Fakat Orwell’e göre hiçte öyle değildiler. 1946 da, diye yazıyordu. Meşhurlaştırdığı sözcüğünün, onun bizatihi Orwell’in şikayetçi olduğu kolaycılık ve kaçamakçılığın bir belirtisi haline gelmesi fevkalade anlamlıdır. Herkesi katılmaya ve bir süre için düşünmeyi iptal etmeye davet eden köhne bir soyutlama olarak nitelendirdiği si.

. Bu ABD’nin Grenada’yı işgalini ve Reagan Yönetimi tarafından bu işgali haklı göstermek için ileri sürülen eleştiren Newyork Times gazetesinin bu başmakalesinin bitiş cümlesidir. Burada ifade edilmek istenen şey, acemice fakat açık seçiktir. Times’in aldığı tavrın gerisinde Bin Dokuzyüz Seksendört ve onun yazarı vardır. Ama bir-iki hafta önce, aynı gazetenin OP-Ed sayfasında Commentary dergisinin editörü, Neo – Muhafazakar Norman Podhoretz tarafından Grenada eyleminin bir savunması yer almıştı. Ve o zaman Podhoretz, Orwell’i kendi düş kırıklığına uğratmış Libareller kampı için çoktan şahit göstermiş, destiğini istemiş bulunuyordu Şöyle demişti : <İnanıyorum ki, şayet hayatta olsaydı o bir neo-muhafazakar olacaktı.>

Şimdilerde, bir yandan Orwell’i olduğundan farklı gösterirken, öbür yandan onun olmadığı şeyi, yani hayaletini savaşa gönderme eğiliminin çok yaygın olduğu görünmektedir. Bir yazar, liberal Katolik bir dergi olan Commonweal (Ortak Çıkarımız)’de şu görüşlerde yer vermektedir : <Şayet bugün hayatta olsaydı, Orwell çok uluslu şirketlerin dikkate değer bir muhalifi olacaktı. ‘Organizasyon insanının ayağa kalkıp şarkı söylemesi konusunda bir fikir oluşturabilir ve hatta bu konuda bir kitap yazabilirdi. Muhafazakar National Review dergisi, Orwell üzerine yazılan bir makaleyi <şer güçlerin büyük orduları daha büyük ve daha iyi silahları, kurtuluş hareketleri var… Orwell hayra yönelik güçlerin tarafındadır ve ondan güç alırlar> diye kozmik bir gösteriş unsurlarıyla bitirmektedir. Barikatın öbür tarafında radikal-liberal Village Voice (Köyün Sesi) Orwell’e ve Orwell yılına hasredilmiş bir özel şeyi çıkarmıştır. Manşetlerden birisi : DÜRÜST BİR ADAMIN TARİHÇESİ

Orwell’in adı Bin Dokuzyüz Seksendört gibi karmaşık ve mitolojik bir hal almadan önce onun herhangi bir konu üzerindeki görüşlerini tahmin etmeyi aklından bile geçirmemiş olan dostlarının söylediklerine kulak verilebilir. Yazar V.S. Pritchett demektedir. Roman yazarı Julian Symons Orwell’de olduğunu hatırlamaktadır : < O (Orwell) kendine has bir açık sözlülüğe sahipti ki bu açık sözlülük birçok kişiyi tedirgin etmiş ve ona bir çok düşman kazandırmıştır. Malcom Muggeridge diye anıyor Orwell’i.

O aynı zamanda başka şeylerdi de : edebiyat vve halk kültürünün cin gibi, zeki bir eleştirmeni, politik yazıları bir tür sanat biçimine dönüştüren bir gazeteci, bu yüzyılın en iyi İngilizce deneme yazarı . Onu, yalnız bir umacı olarak bilenler, onu hiç tanımıyorlar demektir. Çağdaşlarının, tarihin yalan söylemeyi acabettirdiğine inandıkları bir dönemde, o doğruyu söylemeyi kendisine iş edinmişti.
Durmuş YILMAZ(*)
(*) Dergimizin, 39. sayısından alıntıdır...

(**) Merkez Bank E. Bşk.

Durmuş YILMAZ/Time
Selami Çekmegil
18.04.2011

Hayırlı Olsun...

Durmuş kardeşimizin yeni başlayan hayat döneminin de hayırlı ve güzelliklerle dolu olmasını diliyorum... S. Çekmegil

Selami Çekmegil
18.04.2011

Kur'andan bir esinti (mealen)...

"Ve men ya'mel misgale zerretin hayren yere"...

Yorum yazabilmeniz için üye girişi yapmanız gerekmektedir.