SEVDAMIZ DAVAMIZDI (VE KRİTER ÇIKIYOR!..)

SEVDAMIZ DAVAMIZDI
Metin Önal Mengüşoğlu
X
VE KRİTER ÇIKIYOR

Tarih, Mayıs 1976. Altmış sekiz kuşağıyım ama ben hala üniversitedeyim. Malum, orayı da dokuz yılda bitirdim. Evliyim, rahmetli oğlum Yasir doğmuş, İstanbul’da ikamet etmekteyim. M. Selami Çekmegil ağabey Kriter dergisinin çıkacağını müjdeliyor ve ısrarla yazı/ şiir istiyor. Ben, Gâvur Kayırıcılar adlı bir hikâye kitabı yayınlamış ve hayli sükse yapmış bir ozan/ yazarım artık. Övünmek gibi olsun memleketin belli başlı dergilerinde yazıyorum. Fiyakam yerinde. Malatya/ Çekmegil ekolünün özgün görüş ve kanaatlerini İstanbul’daki muhitime aktarıp duruyorum. Sıklıkla Malatya’ya gidiyor, Said ağabeyle oturuyor, konuşuyor, halleşiyor ve hatta artık dertleşiyoruz. Çünkü oğul eve dönmüş ve maşallah büyümüştür.

Kriter dergisinin sahibi merhum Alaaddin Gürün ağabeyimizdir. Kendisi Malatya’dadır. Derginin bütün işlerini Ankara’da Selami ağabey yürütmektedir. Kriter dergisi ile, M. Said Çekmegil’in son derece büyük, emsalsiz emeklerinin geliştirdiği fikriyat, ilk defa profesyonel anlamda taşradan merkeze taşınmaktaydı. Bu çok önemli ve değerli bir hadise idi. Ta başından beri Selami ağabey zaten babasının illa da merkeze taşınmasını dilemekteydi. Lakin her ne hikmetse Said ağabey bu fikre bir türlü sıcak bakmamıştı. Şimdi ilk defa Kriter dergisi ile sesimiz merkezden periferiye doğru yayılacaktı. Bu, çok güzel ve çok hayırlı bir teşebbüs idi.

Esasen liseden atıldığım bir yıl, altmışlı yılların ortalarında evden kaçıp Ankara’ya amcamlara gelmiştim. Selami ağabey henüz fakültede idi. Üniversiteliler Fikir Ve Aksiyon Birliği adlı bir dernekleri, bir de bültenleri vardı. O derneğin bazı faaliyetlerine katılmıştım. Bültende de bir şiirim yayınlanmıştı. Ancak bu seferki teşebbüs bir talebe çalışmasını çoktan aşmış ve Türk düşünce hayatına mührünü basacak olan, unutulmaz bir çalışmaydı.

Kriter’in son derece mümtaz davetli yazarları arasında benim de adım vardı. Doğrusu ben henüz genç bir şairken orada adımın bulunmasından ötürü biraz utanmıyor değildim. Lakin itiraf edeyim ki içimde, bugün artık gizlemenin manasız olacağı müthiş bir sevinç vardı. Ben de artık sevdası, davası olan bu insanların arasında kimliğini/ kişiliğini bulmuş birisiydim. Ne mutlu bana ki Allah beni onlarla karşılaştırmıştı.

İlk sayıda bir şiirim yayılandı: “Asyalı Bir Ozanın Öğütleri” diye. İmza yerinde Ebu Yasir’den Metin Mengüşoğlu yazıyordu. Sonradan Ben Asyalı Bir Ozan adıyla yayınlanan şiir kitabımın ilk şiirlerinden birisi oldu bu şiir. Şöyle yazmıştım: “Ve aklın/ Irmağı kurumuş/ Suyu tükenmiş/ Benziyor/ Gülünç bir Asya sakallısına/ Çünkü şiir/ O kötümserlik çığırtkanı/ Çok oldu gümüş hançerini/ Toprağın altına gizleyeli/ Silahı şimdi kardeşim/ Asya’da son harami atlarının/ düşen nallarından yontmalısın.”

Kriter çok kısa zamanda memlekette ses getirmeye başladı. M. Said Çekmegil ağabeyin yazıları, Selami ağabeyin bitmez tükenmez enerjisi ile koşuşturmaları sonucu, Malatya’da doğup, büyüyüp gelişen bir temel fikriyatın, memleket sathında yankı bulmasıydı bu. Okuyucularımız arasında Cemil Meriç de vardı. Diyesiymiş ki “bunlar güya yerliliği savunuyorlar, neden dergilerinin adı Kriter?” Her neyse, Kriter, Malatya ekolünün “Kaynaklara dönüş, kritikçi bakış, iddiaları delillendiriş” çabalarının boy vermesiydi. Bir de doğrusu benim gibi yazarların artık kimliklerini/ kişiliklerini/ tercihlerini deklare etmeleri anlamı taşıyordu. Tenkitçi ve tahlilci bir bakış ve düşünüşten mahrum muhitlere can suyu gibi gelmeliydi bu çaba. İmanın bir dogma olmadığını, aklın hor görülmemesi gerektiğini, akıl ile naklin çatışmayacağını, nefsi, içimizdeki şeytan gibi algılamanın düalist Hıristiyan mantığı olduğunu, sünnetin ise bir ilkeler, prensipler bütünü, adeta bir paradigma olması gerektiğini söylemekteydik. Din bir manevi motivasyon, ibadet bir tapınma, mescitlerse birer tapınak değildi. Medeniyet tekti ve o da yeryüzünde Allah elçilerinin ektiği tohumlarla yeşerirdi ancak.

Kriter’in çıkışı hepimizi coşturmuştu. Benim birçok kitabımın nüvesi orada yayınladığım yazılarla atıldı: Ben Asyalı Bir Ozan, Ağabeyime Mektuplar, Düşünmek Farzdır v.b. Yakın arkadaşlarımın birçoğu ilk kalem denemelerini orada yaptılar. Bunlardan Murat Kapkıner, Ömer Şevki Hotar, Bayram Karaçor, Kadir Gültekin, Nuri Birtek, Alaaddin Bora, Necati Önal ve Ebu Kevser mahlası ile Hikmet Zeyveli’yi sayabilirim.

Elbette yine ve her zaman içimizin en heyecanlısı, gayretlisi Said ağabey idi. Her sayıda en az üç dört çalışması yayınlanıyordu. Hiç birimiz ona yetişemiyorduk. Bir deneme, bir inceleme, bir tenkit, bir şiirle aramıza katılıyordu. Daha doğrusu biz tek tük çalışmamızla onun yazıları arasına katılıyorduk.

Astsubaylar tayin olup gitmişlerdi. Bizlerin birçoğu üniversite hayatımızı sürdürmek maksadıyla Malatya’dan kopmuştuk. Oysa Çekmegil hala ve her zaman Malatya’da kalmakta ısrar ediyordu. Bir türlü merkeze taşınma niyeti yoktu. Tatillerde Malatya’ya vardığımızda yanında yakınında her vakit yeni insanlar, yeni gençler bulurduk. Biz, eskimeyen dostluğumuzun hatırına daha yakınında görünmek için çaba sarfeder, bu yeni yetmeleri bazen kıskanırdık. Artık üstattan onlar yararlanıyor diye.

Çekmegil’in eserlerini okumak elbette büyük bir kazanımdır. Bu eserler insana balık vermezler. Balığı nasıl elde edeceğimizin yol ve yordamlarını gösterirler. Eserlerin isimleri bile başlı başına birer mesajdır. Lakin eserleri bir yana, üstatla bir arada olmak, onu dinlemek, onunla sohbet etmek, tartışmak benim için ömrüm boyunca bir daha eşine rastlamadığım birer kültür/ sanat/ bilgi şöleni idi. Her alanda, hiçbir akademik kariyer sahibi olmaksızın nasıl bu kadar yetkin biçimde kendisini yetiştirmişti, şaşardınız.

İstanbul’dan Malatya’ya döndüğüm yaz aylarında neredeyse babamlara uğramadan ona giderdim. Daha ayaklarımdaki yol yorgunluğu ve belki ter kokusu uçup gitmeden. O, büyük ve gözlerini nemlendiren bir hasretle kucaklardı beni. Çok okuyan birisiydim. Ona okuduklarımı, tespitlerimi filan anlatmak isterdim. Hemen evine veya bürosuna çıkardık. Evinde ve bürosunda başının hemen altında her zaman yığınla kitap ve mecmua vardı. Onları görünce utanırdım. Zira benim, kendisine tanıtmak, okuduğumu söyleyerek kendimle övünmek maksadı güttüğüm eser ve mecmuaların, onun koltuğunun dibinde durduğunu görürdüm. Dahası o kitap ve mecmuaları elime aldığımda ise, her birisinin sayfa sayfa okunduğunu, kenarlarına olumlu, olumsuz veya açıklayıcı şerhlerin düşüldüğünü görürdüm. Bu mevzuda içimden gizlice onunla yarışa girer, onun henüz okumadığı bir kitap veya mecmuayı ilk okuyan olmak hevesine kapılırdım. İtiraf edeyim ki bu hevesim her seferinde kursağımda kalmıştır.

Bu mevzudaki son sözüm şudur: Onun hususi kütüphanesindeki eserler emsalsiz değerdedir. En çok ne bakımdan biliyor musunuz? Kendisi tarafından okunmuş ve kenarlarına şerhler düşülmüş olması bakımından. Bence Selami ağabey ile birlikte diğer mirasçıları, Müslüman Türk okuyucusu karşısında bu bakımdan büyük sorumluluk taşıyorlar. Bekliyoruz. O şerhlerin birer müstakil kitap kritiği olacağından eminim, zira hadisenin birinci el şahidiyim. Bir emelim daha var. Malatya’da şu anda görev yapan Belediye Başkanı dostumuz sevgili Cemal Akın da Said ağabeyden feyz almışlardandır. Kendisiyle bir ara görüşülmüştü. Belediye bir yer tahsis ederek, Said ağabeyin kitaplarını oraya taşıyıp, Malatya’ya emsalsiz bir Mehmet Sait Çekmegil Kütüphanesi kazandırabilir. Önceleri olabileceği konuşulurken hala bir teşebbüsün bulunmaması bizi üzüyor. Umut ederim ki sevgili Cemal Akın bizim bu arzumuzu vakit dolmadan gerçekleştirir. Yalnızca ben değil tarih, bütün Malatya ve Türkiye kendisini minnetle anacaktır. Vesselam.

BİTTİ

kriter'in Notu:
Büyük ve Şöhretli
ŞAİRİMİZ
Metin ÖNAL Mengüşoğlu'nun

yeni kitabı

"BİLGE TERZİ
M. Said ÇEKMEGİL"

İsteme adresi:
BEYAN YAYINLARI
Ankara Cad. 49, Cağaloğlu
34112 - İSTANBUL
Tel: 0212 5127697
faks: 0212 526 50 10
bilgi@beyanyayinlari.com
Büyük ve Şöhretli BEYAN YAYINLARIAnkara Cad. 49, Cağaloğlu34112 - İSTANBULTel: 0212 5127697
Metin Önal Mengüşoğlu
Sanih
18.10.2008

Gözden kaçmış galiba

kirter'e ilişkin bu seride bir ismi göremedim. Mehmet Peyami o okul çağlarında tercüme yazıları ve gönderme ve posta işleri ile en fazla yükünü çekenlerdendi. Elbette ki ahiret karşılığında bir unutma olmaz ama onun bu önemli rolünü hatırlamamak haksızlık olur bizim namımıza... Metin beye bu yazı serisiyle bize eski anıları yaşattığı için yürekten teşekkürler... S. Sanih

bülent sayın
25.08.2008

Malatya Belediye Başkanı bu çağrıyı duy!

Çok değerli şairimiz Metin Öna Mengüşoğlu'nnun bu çağrısını Malatya belediye başkanı duyar. Sait Çekmegil Malatya'nın yüz akıdır.

kubha
25.08.2008

Müze de iyi olur!!!

Memleketimizde çok sayıda okunacak kitap var bence. Efendi Babanın kitaplarının bulunduğu odanın aynen korunarak bir müzeye dönüştürülmesi, ziyaret edecek olanlara "Burası Sait Çekmegil'in Çalışma Odası" denilerek gezdirilmesi daha uygun olur kanısındayım. Ama önemli eserlerden fotokopi alınarak ve kitap şeklinde ciltlenerek bir başka oda veya sofa kütüphane olarak hizmete sunulabilir. Rant kaygıları baş döndürmemeli, Mimar Sinan Caddesi'ndeki 2 katlı yer, fikir kaynağı kimliğini koruyacak aktivitelere ev sahipliği yapmalıdır. Saygılarımla,

Yorum yazabilmeniz için üye girişi yapmanız gerekmektedir.