İSTATİSTİKLE NASIL YALAN SÖYLENİR
İSTATİSTİKLE NASIL YALAN SÖYLENİR
Darell HUFFİng. Çev. :Nuri BİRTEK
“Feet”, “İnç” ve “Pound” gibi miadını doldurmuş eski İngiliz ölçülerinin tarihe karışacağı şayiaları dolaştığı sıralarda bu ölçülerin metrik karşılıklarının ne derece bilindiğini merak eden Gallup Enstitüsü mensupları bir anket düzenlemişti. Normal usulleri çerçevesinde yürütülen anket sonucunda, üniversite tahsilli kimselerden bile %33’ünün metrik sistemi hiç işitmemiş olduğu ortaya çıkmıştı.
Daha sonra bir Pazar Gazetesi(1) kendi okuyucuları arasında düzenlediği benzer bir anket neticesi bunlardan %98 inin metrik sistem hakkında malûmat sahibi olduğunu tespit etti. Bu netice, okuyucularının “ne kadar seçkin bir zümreden” müteşekkil olduğunu gösterdiğinden gazetece övünç vesilesi yapıldı.
Peki, bu iki anket nasıl bu derece farklı olabildi
Cevabı oldukça basit; zira Gallup anketçileri cemiyetin dikkatle seçilmiş bir kesimine sualler sormuşlardı. Ama gazete biraz safça ve biraz da iktisadi olması bakımından, yayınladığı kuponların okuyucuları tarafından kesilip doldurulması ve postalanmasıyla iktifa etmişti.
Metrik sistemden bir haber okuyucuların ne sistem ne de kupon doldurmaya merak duymayarak ankete katılma zahmetine girmeyeceklerini tahmin etmek zor değildir. İşte bu çeşit kendi kendini ayırma (self selection) istatistik terimleri açısından biassed(2)(tarafgir) veya temsili olmayan numuneye sebebiyet verir ki senelerdir sayısız yanlış hüküm verilmesine sebep olmuştur.
Yine birkaç sene önce bir düzine araştırmacı birbirlerinden haberi olmaksızın “antihistaminli” ilaçlar üzerine bazı neticeler yayınladılar. Her biri, soğuk algınlıklarının önemli bir yüzdesinin tedaviyle iyi edildiğini göstermişlerdi. Böylelikle en azından ilanlarda büyük bir yaygara koparılmış ve süratli bir ilaç satışı başlamıştı.
Bu çok uzun zamandan beri bilinen soğuk algınlığının tedavisi olmadığı gerçeğini görmezlikten gelmekten başka bir şey değildi. Tıpla alakası olmayan mizahçı Henry G. Felsen’in uzun süre önce belirttiği gibi, soğuk algınlığı, etraflı bir tedaviyle yedi günde, kendi başına bırakıldığında bir haftada geçer.
Bütün bunlarla demek istiyorum ki saçma sapan birçok şey işitiyor. Veya okuyoruz. Vasatiler, münasebetler, temayüller, grafikler her zaman göründükleri veya gösterilmek istendikleri gibi değildir. İlk anda göze çarpandan daha fazla malûmat ihtiva edebileceği gibi, daha az bilgi taşıyabilir.
İstatistiğin büyülü lisanı, “malûmat ezbercisi” kültüre o kadar cazip gelir ki sansasyon yaratmak, hadiseleri abartmak, basitleştirmek ve ortalığı karıştırmak için kullanılabilir. İstatistikî metodlar ve terimler sosyal ve ekonomik eğilimler, ticari durumlar, anketler ve nüfus sayımına ilişkin malûmat, rapor yazabilmek için elzemdir. Ancak kelimelerini doğru seçen ve ne manaya geldiğini bilen yazarlar ile onların ve manaya geldiğini bilen okurlar dışında netice “Semantik” bir saçma olur.
Bilimsel konularda herkesin anlayacağı bir seviyede yazılmış makalelerde kötüye kullanılmış istatistik, zihinleri bulandırır. Sihirbaz misali istatistik pek çok mühim mevzuyu olmadığı bir biçimde yansıtır. Hatta iyi kamufle edilmiş bir istatistik Hitlerin “ Büyük Yalan” ından evladır. Zira, yanlış yöne sevk etse bile kimse sizi suçlayamaz.
Bu yazı serisi istatistiği, aldatmak için kullanma usullerine bir nevi başlangıçtır. Bütünüyle, dolandırıcılara bir el kitabı mahiyeti arz edebilir. Ancak hırsızlıkta lisans öğretimi demek olan ve bir kilidin nasıl açılacağı ayak ucuna basarak yürüme usulleri gibi mevzuları ihtiva eden kitabını yayınladığı zaman, yazarı emekli soyguncunun bulduğu özre eş bir özür beyan etmek mümkün: Dalavereciler bu usulleri zaten bilirler; namuslu insanlar kendilerini müdafaa için bu metotları öğrenmeye mecburdurlar.
Kriter Mayıs 76 Sayı:1 Cilt no:1
(Devam edecek)
Yorum yazabilmeniz için üye girişi yapmanız gerekmektedir.