ADIYAMAN'DA DÜĞÜNLER
ADIYAMAN'DA DÜĞÜNLER
Bilal SÜRGEÇ
Adıyaman müziği zengindir. Sanatçıları genelde mektepli değil alaylıdır.Özelikle Varlık mahallesi sanatçıların yoğun şekilde ikamet ettikleri bir yerdir.
Tarihte dünya üzerinde binlerce millet gelip geçmiştir.Bu milletlerin varlıklarını sürdürmeleri benliklerini muhafaza etmeleri folklorlarına, müziklerine, geleneklerine bağlı kalmaları ile mümkün olmuştur.
Adıyaman'da davul ve zurna küresel emperyalizme karşı milletimizin yüzyıllar boyu muhafaza ettiği bir çalgıdır. Kültür zenginliğimizdir. Düğünde mutlaka çalınması gerekiyor. İslam dışı değil İslam Tarihinin ta içindedir.Davul dünyanın en eski müzik aletlerindendir.
Davulla ilgili Diyanet Vakfının yayınlarından İslam Ansiklopedisinde maddeye bakmak lazım.Davulun Avrupa'ya götürülmesini sağlayan Türklerdir. Anadolu'da düğünlerde,yağlı güreşlerde davul ve zurnanın çalınması bu aletin dünyada en fazla milletimiz tarafından sevildiğini göstermektedir. Davul hükümdarlık alametidir. Nevbet denilen ve belirli zamanlarda hükümdarın meskeni önünde davul çalmayı ifade eden merasimin Türkler'de oldukça uzun bir geçmişi vardır.Osman Gazi Karacahisarı alınca Selçuklu hükümdarı ona bayrak.tuğ ve bir davul göndermiştir.Fatih Sultan Mehmet'e kadar Osmanlı hükümdarları nevbet davulu çaldığında Selçuklu hükümdarına hürmeten ayağa kalkardı.
Ramazan ayında hilalin görünmesi Mekke'de emirin huzurunda davul çalınarak ilan edilirdi.
Adıyaman'da özellikle Samsat'ta davul çalmayı yaygınlaştıran bir başka faktör geçmiş zamanlarda uçsuz bucaksız buğday tarlalarını biçerken ırgatları galyana getirmek için davulun çalıyor olmasıdır.
Arkadaşım Muharrem Tanrıveren bir gün bir şiir yazmıştı. Şiirin bir yerinde şu sözler vardı:
Samsat'ım
Tarihin gömüldü sulara
Davulun yaslıdır
Zurnan ağlasın
Ziya Köşker hoca mısralara itiraz etti."Samsat'la davulu niye yan yana koymuşsun? Samsat'ta bir düğün olsa davulcular Kahta'dan gelir."
Yakın bir geçmişe kadar inançlı kesim müziğe karşı mesafeli durdu.Ancak özel radyolar gelişince bu kesim bu alandaki boşluğu gördü. Müzik bir ilim dalıdır.İnsan için bir ihtiyaçtır. İnsan doğuştan itibaren söylenen ninnilerle müziği duymaya başlar.
İslam dışı olan, mahremiyete uyulmamasıdır. Müziğin ve müzik aletlerinin içki sofralarında meze olarak kullanılmasıdır.
Herhangi bir eser ne kadar mükemmel olursa olsun eğer tanıtımı yapılmazsa gündeme girmez. Adıyaman'ın sevilen müzik eserleri var:"Git güle güle gelin olasın" yüz yıllara hitap edecek bir türküdür.Bu türkü söylenirken halaya kalkanlar bir ileri bir geri hareket ederler:
Havalar ayaz gelin hanım
Bu da bir muraz gelin hanım
Yazması pembe gelinlik beyaz
Git güle güle güle gelin olasın Adıyaman iline yuva kurasın
Çağırın gelinin gardaşını
Çeksin düğün atın başını
Anası silsin gözün yaşını
Git güle güle güle gelin olasın Adıyaman iline yuva kurasın
Eser Mahmut Çetinkaya'ya aittir. Bu kadar sevilen bir eserin sahibini tanımak istedim.Marangozlar çarşısına gittim.Mahmut Çetinkaya ile tanıştım Efendi mütevazı bir insan. Adıyaman'da bakıyorsun kendi halinde herhangi bir esnaf bestekar. Bir belediye çalışanı bestekar. Eski çarşıda küçük bir tezgah işletmecisi bir bestekar. Adıyaman böyle bir yer.
Adıyaman'da iki gencin birbirini beğenmesi yanında görücü usulü de varlığını sürdürmektedir. Gençlerin beğenisi büyükler tarafından testten geçiriliyor. Erkek tarafı bir görücü usulü ile kız tarafına geliyor.Bir bayan öğretmen arkadaşım anlatmıştı. Kendisini görmeye gelenler çaktırmadan koltuk altlarına, kapıların kollarına ,süslemelerine bakıp toz var mı yok mu kontrol etmişler.
Kız beğenildikten sonra erkek tarafı hatırı sayılı birkaç kişiyi de yanına alarak kız tarafına gider buna dünürcü gitme denir. Dünürcüler havadan sudan konuştuktan sonra "Allah'ın emri Peygamber'in kavli ile kızınızı oğlumuza istiyoruz" derler. Eğer kız evi gönüllü ise hemen de verir veya birkaç gün süre ister.
Düğünler Türkiye'de maalesef yozlaşmaya başladı. Düğün şenlikleri eskiden günlerce sürerdi.Davul evliliğin en güzel şeklidir. Şimdi masraftan kaçmak için alelade bir fırında yapılan lahmacunla düğün giciştiriliyor. Nikah salonunda bir imza ile düğün töreni bitiyor. Bu durum milletimizin kültürel zenginliğini tehdit eden bir durumdur. Evliliğin önemi biraz da düğünlerdeki törenlerle pekiştirilir. Türkiye'deki evlilik ve aile müessesesi eğer güçlü ise bu gücü biraz da evlilik öncesi bu törenlere borçludur.
Adıyaman'da kız istemeden sonra tatlı yenir.Elazığ'da şerbet içilir. Burada şerbet yerine baklava ve yoğurt ikram edilir.Sonra nişan töreni yapılır. Bu tören bazen bir düğün kadar görkemli geçer.
Çeyiz gezdirme de başlı başına bir olaydır. Kızın eşyaları bir kamyona yüklenir. Davul ve zurna eşliğinde halaylar çekilerek şehirde tur attırılır evlendikten sonra kızın hayat süreceği eve getirilir.
Kına gecelerinde sevinç ve hüzün bir arada yaşanır. Ayrılık vakti gelmiştir artık Kız annesi ağlar. Adıyaman'ın mahalli sanatçılarından Kahtalı Hamido'nun ve Delal Metin'in iki düğün programını izledim ikisi de söyledikleri türkülerle gelinin annesini ağlatılar.
Kına gecelerinin vaz geçilmez türküsü:
Kınayı getir anne
Parmağın batır anne
Bu gece misafirem
Koynunda yatır anne
Adıyaman'da özellikle Samsat'ta davul çalmayı yaygınlaştıran bir başka faktör geçmiş zamanlarda uçsuz bucaksız buğday tarlalarını biçerken ırgatları galyana getirmek için davulun çalıyor olmasıdır.
Arkadaşım Muharrem Tanrıveren bir gün bir şiir yazmıştı. Şiirin bir yerinde şu sözler vardı:
Samsat'ım
Tarihin gömüldü sulara
Davulun yaslıdır
Zurnan ağlasın
Ziya Köşker hoca mısralara itiraz etti."Samsat'la davulu niye yan yana koymuşsun? Samsat'ta bir düğün olsa davulcular Kahta'dan gelir."
Yakın bir geçmişe kadar inançlı kesim müziğe karşı mesafeli durdu.Ancak özel radyolar gelişince bu kesim bu alandaki boşluğu gördü. Müzik bir ilim dalıdır.İnsan için bir ihtiyaçtır. İnsan doğuştan itibaren söylenen ninnilerle müziği duymaya başlar.
İslam dışı olan, mahremiyete uyulmamasıdır. Müziğin ve müzik aletlerinin içki sofralarında meze olarak kullanılmasıdır.
Herhangi bir eser ne kadar mükemmel olursa olsun eğer tanıtımı yapılmazsa gündeme girmez. Adıyaman'ın sevilen müzik eserleri var:"Git güle güle gelin olasın" yüz yıllara hitap edecek bir türküdür.Bu türkü söylenirken halaya kalkanlar bir ileri bir geri hareket ederler:
Havalar ayaz gelin hanım
Bu da bir muraz gelin hanım
Yazması pembe gelinlik beyaz
Git güle güle güle gelin olasın Adıyaman iline yuva kurasın
Çağırın gelinin gardaşını
Çeksin düğün atın başını
Anası silsin gözün yaşını
Git güle güle güle gelin olasın Adıyaman iline yuva kurasın
Eser Mahmut Çetinkaya'ya aittir. Bu kadar sevilen bir eserin sahibini tanımak istedim.Marangozlar çarşısına gittim.Mahmut Çetinkaya ile tanıştım Efendi mütevazı bir insan. Adıyaman'da bakıyorsun kendi halinde herhangi bir esnaf bestekar. Bir belediye çalışanı bestekar. Eski çarşıda küçük bir tezgah işletmecisi bir bestekar. Adıyaman böyle bir yer.
Adıyaman'da iki gencin birbirini beğenmesi yanında görücü usulü de varlığını sürdürmektedir. Gençlerin beğenisi büyükler tarafından testten geçiriliyor. Erkek tarafı bir görücü usulü ile kız tarafına geliyor.Bir bayan öğretmen arkadaşım anlatmıştı. Kendisini görmeye gelenler çaktırmadan koltuk altlarına, kapıların kollarına ,süslemelerine bakıp toz var mı yok mu kontrol etmişler.
Kız beğenildikten sonra erkek tarafı hatırı sayılı birkaç kişiyi de yanına alarak kız tarafına gider buna dünürcü gitme denir. Dünürcüler havadan sudan konuştuktan sonra "Allah'ın emri Peygamber'in kavli ile kızınızı oğlumuza istiyoruz" derler. Eğer kız evi gönüllü ise hemen de verir veya birkaç gün süre ister.
Düğünler Türkiye'de maalesef yozlaşmaya başladı. Düğün şenlikleri eskiden günlerce sürerdi.Davul evliliğin en güzel şeklidir. Şimdi masraftan kaçmak için alelade bir fırında yapılan lahmacunla düğün giciştiriliyor. Nikah salonunda bir imza ile düğün töreni bitiyor. Bu durum milletimizin kültürel zenginliğini tehdit eden bir durumdur. Evliliğin önemi biraz da düğünlerdeki törenlerle pekiştirilir. Türkiye'deki evlilik ve aile müessesesi eğer güçlü ise bu gücü biraz da evlilik öncesi bu törenlere borçludur.
Adıyaman'da kız istemeden sonra tatlı yenir.Elazığ'da şerbet içilir. Burada şerbet yerine baklava ve yoğurt ikram edilir.Sonra nişan töreni yapılır. Bu tören bazen bir düğün kadar görkemli geçer.
Çeyiz gezdirme de başlı başına bir olaydır. Kızın eşyaları bir kamyona yüklenir. Davul ve zurna eşliğinde halaylar çekilerek şehirde tur attırılır evlendikten sonra kızın hayat süreceği eve getirilir.
Kına gecelerinde sevinç ve hüzün bir arada yaşanır. Ayrılık vakti gelmiştir artık Kız annesi ağlar. Adıyaman'ın mahalli sanatçılarından Kahtalı Hamido'nun ve Delal Metin'in iki düğün programını izledim ikisi de söyledikleri türkülerle gelinin annesini ağlatılar.
Kına gecelerinin vaz geçilmez türküsü:
Kınayı getir anne
Parmağın batır anne
Bu gece misafirem
Koynunda yatır anne
Yorum yazabilmeniz için üye girişi yapmanız gerekmektedir.