"AHİLİK" ÜZERİNE
Bir Sivil Örgütlenme Modeli
“AHİLİK” ÜZERİNE
M. Selami ÇEKMEGİL

***
İngiltere’de, (bizdeki Siyasal Bilgiler Fakultesine muadil bir Okul), The Institude of World Affairs’de ilk Siyasi Tarih dersine başlarken, hocanın, dünya devletlerini devler ve cüceler diye ikiye ayırdıktan sonra yaşayan devleri sayıp ardından -sınıfta bulunan tek Türk öğrenci bana dönerek, alaycı bir tebessümle- “ölü dev” diye Osmanlı İmparatorluğu'nu zikretmesini hiç unutamam.
Osmanlı ölürken bile gerçekten devmiş. Onun -komada geçirdiği-
Tanzimat dönemini ve o dönemin -kişiliksiz; Fransız, İngiliz, Rus taklitçisi veya sempatizanı- materyalistlerini bir kenara bırakırsanız, Osmanlıda küçük diyebileceğiniz çok fazla bir şey bulamazsınız. Onlar bile, bugünkü haleflerinden çok, çok daha ileri boyutta addedilebilirler. Onu böylesine dev yapan neydi pek bilmiyorum. Zaten ona özenmeyelim diye de belki bu öğretilmedi bizim kuşaklara ve öğretilmiyor. Bizim çocuklar, Osmanlının Dünyaca ünlü o eski İstanbul Rasathanesini bile bilmiyor. Astronomi ilgi alanlarına getirilmiyor bu kuşakların. Ben İngiliz profesörün itirafının konusuna bile ancak yurt dışına çıkınca muttali oldum. Ama o tarihten sonra baktım ki Osmanlı gerçekten büyükmüş. Onun için İngilizlerin şu meşhur Ulusal Sigorta sistemini, geçmişte, Kral IV. Henry zamanında, Osmanlının ‘beyt-ül mal kurumunu inceleyerek adapte ettikleri yolundaki anlatımların tahkikini bilinçlenmeye değer görüyorum.
Nitekim Müslüman diye çağrılan toplumların bu kadar bozulmamış oldukları dönemlerde, İslam’ın heyecanı ve yöntemi ile kurup geliştirdikleri kamusal kurum ve sivil toplum örgütleriyle bu startı Selçuk ve Osmanlı devletlerinde aldıklarını çok rahat söyleyebiliriz. İ Hakkı Uzunçarşılı ve Fuat Köprülü’nün bu yoldaki çalışmalarına ve eserlerine göz atmanın ve OTAM dergisinde sürdürülmüş olan bazı eleştirel incelemelere nazar affetmenin bu konularda ışık tutacağını söylemek sanırım yararlı bir hatırlatma olacaktır.
Bu hatırlatmadan sonra şimdi size, Osmanlıyı büyük yaptığı öne getirilen sivil toplum örgütlerinden biri, Ahilik teşkilatını inceleyen bir kitaptan söz etmek istiyorum. Bu kitap, Gazi Üniversitesi’nin değerli öğretim üyelerinden Veysi Erken beyefendiye ait… Milli gayreti oldukça yüksek sayın Veysi Erken hocanın bu kitabı, -kendisinin bir eğitim kurumu olarak da nitelendirdiği- Ahi Birliklerinin, eğitim ve yönetim boyutunu incelemeyi hedef almıştır. Hocaya göre, “insanlığın karşılaştığı ağır problemlerin temelinde sevgi noksanlığı olup, ahlaki temele dayanmayan sistemlerin, adaletsizliği alışkanlık haline getiren kurumların, tarihte ve günümüzde insanlığa ne büyük zararlar verdikleri gözler önündedir”. O halde sevgisiz ve adaletsiz konumdan kurtulmak için milletimizin tarihindeki “güzel ve özel” örneklerden çağa ışık tutmak gerekiyor:
Kitap, ahilik müesseseni İslami fütüvet kavramının Türk’e has bir yansıması olarak algılıyor. Onun Osmanlı beyliğinin kuruluşunda oynadığı rolü işaret edip, Ahiliğin özelliklerini ve temel fonksiyonlarını açıklamaya yöneliyor. Kitap, ahiliğin tarihi seyri içindeki gelişim ve değişimine paralel şekilde yönetim konusunu ele aldıktan sonra, ahiliğin eğitim fonksiyonu üzerinde durmaktadır.
Veysi hoca, Ahiliğin temeli olarak gördüğü fütüvvetnamelerin, Arapça, delikanlı, yiğit, eli açık, iyi huylu anlamına gelen ”feta” kavramı ile ilgili ayetlerle başladığına işaret ettikten ve bunu detaylandırdıktan sonra “fütüvvetin, Hicretin 2. yüzyılından itibaren tamamen sosyal müessese oluşumuna yöneldiğini" tespit ediyor. Bu tespite göre Halife Nasır Lidinillah’ın bir davranışı fütüvvete yeni bir çehre kazandırarak onu devletin resmi güçleri arasına sokmuştur.(bkz. Sh. 19)
Halife Nasırın Anadolu Selçuklu sultanına gönderdiği Evhadüddin Kirmani, Ahi müessesenin teşekkülünde önemli bir figürdür. Ve Ahiliğin piri ve şeyhi Ahi Evrenin kayın pederidir.
Ahilik müessesinde ağırlıklı olarak eğitim şeklinde tür tasnifi yapan kitap, ahlaki eğitim ve metotları arasında tedric, isticvab(soru-cevap), örnek şahsiyet gösterme, nasihat, telkin ve darb-ı mesel yöntemlerini izah ettikten sonra, ulaşılan emr-i bil maruf ve ney-i anil münker ilkesini vurguluyor. Yazar kitabın özünde: bizi eskiden büyük kılan faktörün "bozulmamış İslami telakkiyi yansıtan tasavvufi yaklaşım" olduğunu öne getiriyor ki bu husus bazı çevrelerde oldukça su götürür bir tartışma konusudur. Belki bu hususu sayın Veysi Erken hocamıza biz de soracağız.
Kitabı, milli kültüre ilişkin önemli bir gayret olarak tebrik ediyor, Eski İçişleri Bakanımız Sayın Meral Akşener hanımefendiye de, bakanlığı döneminde, "Bacıyan-ı Rum" hatırlatmasıyla bir kesim dikkatleri bu kabil değer hükümlerine çektiği için teşekkürler ediyoruz…
Kalın sağlıkla... Selam size!...
M. Selami ÇEKMEGİL
Kalın sağlıkla... Selam size!...
M. Selami ÇEKMEGİL
Yazık
Dünkü meselelerimize bak, bugün toplum olarak uğraştırıldığımz kıtipiyoz şeylere bakın. Şair diyor ki; Deden Avrupayı fethe çıkardı, Karanlık çağlara ışık yakardı ... Şimdi tersi oldu diye korkarım..."
kitabın temin adresi:
* Bir Sivil Örgütlenme Modeli: Ahîlik, Dr. Veysi ERKEN, Barikan Yayınları, G. M. K. Bulvarı, Nu: 80/1 Maltepe/ Ankara, Tel: 0312 232 62 18-19