ANKARA'NIN TAŞINA BAK...
ANKARA'NIN TAŞINA BAK...
Ramazan TOPRAKLI
Bugünlerde Ankara'da gözümüze en çok çarpan duvar ilanları: R.T.Erdoğan resimli "Teşekkürler Türkiye" ve Belediye'nin Gökçek Posterli "Teşekkürler Ankara, ha gayret 600 bin m3'e az kaldı."
Bunlardan birinde Sayın Başbakan ve AKP 22 Temmuz seçimlerinde %47 gibi yüksek bir oyla seçimden galip çıktığı için Türk Halkına Teşekkür ediyordu.
İnsanların iyiliklerine teşekkür etmek, hele sana yardım eden birine teşekkkür etmek bir insanlık görevi.
İnsanlardan gördüğü iyiliklere teşekkür etmeyenler Rablerine de şükretmezler diye düşünüyorum.
Diğerinde ise Ankara'da su tüketiminde yaklaşık 200 bin m3 tasarruf sağlandığı için Ankara Belediye Başkanı Sayın Gökçek Ankara halkına teşekkür ediyordu.

Ramazan TOPRAKLI
Bugünlerde Ankara'da gözümüze en çok çarpan duvar ilanları: R.T.Erdoğan resimli "Teşekkürler Türkiye" ve Belediye'nin Gökçek Posterli "Teşekkürler Ankara, ha gayret 600 bin m3'e az kaldı."
Bunlardan birinde Sayın Başbakan ve AKP 22 Temmuz seçimlerinde %47 gibi yüksek bir oyla seçimden galip çıktığı için Türk Halkına Teşekkür ediyordu.
İnsanların iyiliklerine teşekkür etmek, hele sana yardım eden birine teşekkkür etmek bir insanlık görevi.
İnsanlardan gördüğü iyiliklere teşekkür etmeyenler Rablerine de şükretmezler diye düşünüyorum.
Diğerinde ise Ankara'da su tüketiminde yaklaşık 200 bin m3 tasarruf sağlandığı için Ankara Belediye Başkanı Sayın Gökçek Ankara halkına teşekkür ediyordu.
Ankara'da bir hafta susuz kalınması Ankara'lılar üzerinde neredeyse şok etkisi yaptı; . Şebeke suyu ile bahçe sulamayın, hatta kuyu suyuyla bile çim sulamayın diye komşulara rica ediyor kimseyi ikna edemiyorduk. Sular 7-8 gün akmayınca herkes işin ehemmiyetini anladı. Tek tük laf anlamazlara ”biz içmeye su bulamıyoruz siz çim suluyorsunuz” diyerek; komşuların tepki gösterdiğini ve gerektiğinde de ilgililere şikayet ettiklerini görüyorum. Belediye değil vatandaşlar birbirlerini kontrol etmeye başladı. Geleceğimiz açısından bu sevindirici bir durum lakin, bu duyarlılık diğer konularda da gösterilmelidir.
İsraf konusunda yöneticilerin gerekeni yaptıklarına kani değilim. Halkımız bu konuda da titiz davranırsa, başarılı olabiliriz ancak. Mesela:
1) ELEKTRİK İSRAFI: Şehir aydınlatmasında ve resmi dairelerde elektirk israfı had safhada. Güpegündüz resmi dairelerin elektirikleri boş yere yanıyor. Nasıl olsa elektrik, su, doġalgaz parasını resmi dairelerde çalışanlar vermiyor yansın yanabildiği kadar, aksın akabildiği kadar, ısınsın ısınabildiği kadar… Gerekirse camı açar sıcaklığı ayarlarsın olur biter. Atalar boşuna dememişler” bir kuyu içinden dolmalı dışından dökmekle dolmaz” diye.... Doğunun elektirk faturalarını hükümet geçen yıl batıdaki vatandaşından aldı. Bir adam kullandığı elektriğe para vermezse ahırlarını bile elektrikle ısıtır şayet vicdanı yoksa... Ne diyelim!..
Su devridaim yaptığı için su israfı, elekrik, gaz ve akaryakıt israfı gibi değil. Giden su gökten yağmur olarak tekrar geri gelebiliyor. Boşa giden elektrik, gaz ve akaryakıt geri gelmiyor. Kendi kuyumuzu kendimiz kazdığımızı neden anlamak istemiyoruz, bilmem.
2) AĞAÇ İSRAFI: Neden 1995'ten beri Ankara'yı yeşillendirmek için Roma'dan fidan getiriyoruz. Roma deniz kenarında Ankara ise 850-900 rakımlı. İstanbul 2-3 yıl getirdi sonra yerli fidana döndü. Ankara yerli fidana bir türlü dönmedi. İstanbul Belediyesi "Aġaç AŞ" kurarak bu israfı önlemişken Ankara'da bu neden yapılmadı. Yıllardır İtalya'ya boşu boşuna para veriyoruz. Kaldı ki, Roma'dan gelen fidanların yarıdan fazlası olmadı, yerini sevmedi, taçlanmadı ve kurudu.
Sayın Başbakan istanbul'daki uygulamasını neden Melih Bey'le paylaşmadı. Biz çok mu zenginiz ki, İtalya'ya oluk oluk para veriyoruz.
3) KANAL KAPAKLARI: Neden yollarımızda kanal kapakları kah çukurda kah yüksekte arabalar sık sık çukura düşüyor veya tümseklere vuruyor yazık değil mi bu arabalara, milli servete. Bir değil üç değil on yıldır yapılmayan kapaklar var.Yollardaki bu kapakları asfaltla sıfır yapmak mümkün değil mi? Geçenlerde İstanbul'da gördüm öyle güzel yapıyorlar ki kapak var mi yok mu bilmiyorsun. Galiba Ankara'nın böyle bir derdi yok.
4) MEZARLIKLARIMIZDAKİ MERMER İSRAFI'na da bir nebze olsun değinmek istiyorum. Belediye isterse buna bir çözüm getirebilir. Mezarların bir baş ucuna birde ayak ucuna taş yeterli; gerisi fuzuli. Onlar da çok büyük olmamalı. Bu sayede hem mezar kolay olacak ve aynı alana yaklaşık %30 daha fazla mezarlık konabilecek. Allah kitabında; "israf etmeyin ben israf edenleri sevmem" diyor. Mezarda bile Allah'ın sevmediği olmak için uğraşıyoruz…
BİNALARDA da mermer israfı had safhada buna da bir ölçü ve sınır getirilmeli. Mimari özelliği olan anıt yapılar için durum farklı olabilir. Zaten bunu mimarı düşünür Ama özel binalarda öyle olmuyor. Müteahhit lüks yapmak aşkıyla mimara rica edip her yere mermer yaptırıyor. Bu mermer kaynakları ila nihaye tükenmez zannedilmesin. Bir gün muhakkak bitecektir. Aşırılıklarımızın bedelini ya biz ya da çocuklarımız öder. Bu böyle gitmez tabiat bizden muhakkak bir şekilde intikamını alır. Yolların kenarlarında kullanılan ithal granit mermer kaldırımlar ve bordürler ile mermer kaplamalı duvarlar ayrıca yürekler acısı.
5) ANKARA'NIN BAZALT TAŞI: En önemli konulardan biri de kaldırım ve bordürlere döşediğimiz Ankara'nin güzelim bazalt taşları konusunda da israf had safhada. Uzun yıllar yöneticilik yapmış karayolları 13. bölge müdürü Orhan Büyükalp kereste tasarrufu için yaptığı gayretleri anlatmıştı. O zamanlar Antalya'nın en güzel binası olan Karayolları misafirhanesinin çürümeye yüz tutmuş teras kapısını yenisi ile değiştirtmemiş, Marangoz atölyesinde çalışanları tasarruf konusunda uyarmak için bilakis yamattırmıştı..Bir gün beni ziyareti esnasında, aynı Orhan abi bazalt taşı israfını görünce, Melih Beyi sevip takdir etmesine rağmen; “.Aġacı dikersen tekrar yetişir ama taş dikilemez ki... Bu taşlarla Ankara'nın tarihi en güzel binaları yapılmış, Ankara Hastanesi, Hukuk Fakültesi, DTCF, Merkez Bankası, İş Bankası, SümerBank, Ankara Garı vs... Sen bu taşları ayak altına önüne gelen olur olmaz her yere döşeyemezsin ki..” diye üzüntülerini ifade etmişti... Ankara’nın taşına gözlerimin yaşına bak..
Su israfı ile beraber elektrik, gaz, akaryakıt, mermer ve bazalt taşı israfına son verebilmek için iş işten geçmeden, henüz daha vakit varken bütün Ankara'lıları yöneticileriyle beraber vicdani göreve çağırıyorum. Saygılarımla.30 /08/2007.
1) ELEKTRİK İSRAFI: Şehir aydınlatmasında ve resmi dairelerde elektirk israfı had safhada. Güpegündüz resmi dairelerin elektirikleri boş yere yanıyor. Nasıl olsa elektrik, su, doġalgaz parasını resmi dairelerde çalışanlar vermiyor yansın yanabildiği kadar, aksın akabildiği kadar, ısınsın ısınabildiği kadar… Gerekirse camı açar sıcaklığı ayarlarsın olur biter. Atalar boşuna dememişler” bir kuyu içinden dolmalı dışından dökmekle dolmaz” diye.... Doğunun elektirk faturalarını hükümet geçen yıl batıdaki vatandaşından aldı. Bir adam kullandığı elektriğe para vermezse ahırlarını bile elektrikle ısıtır şayet vicdanı yoksa... Ne diyelim!..
Su devridaim yaptığı için su israfı, elekrik, gaz ve akaryakıt israfı gibi değil. Giden su gökten yağmur olarak tekrar geri gelebiliyor. Boşa giden elektrik, gaz ve akaryakıt geri gelmiyor. Kendi kuyumuzu kendimiz kazdığımızı neden anlamak istemiyoruz, bilmem.
2) AĞAÇ İSRAFI: Neden 1995'ten beri Ankara'yı yeşillendirmek için Roma'dan fidan getiriyoruz. Roma deniz kenarında Ankara ise 850-900 rakımlı. İstanbul 2-3 yıl getirdi sonra yerli fidana döndü. Ankara yerli fidana bir türlü dönmedi. İstanbul Belediyesi "Aġaç AŞ" kurarak bu israfı önlemişken Ankara'da bu neden yapılmadı. Yıllardır İtalya'ya boşu boşuna para veriyoruz. Kaldı ki, Roma'dan gelen fidanların yarıdan fazlası olmadı, yerini sevmedi, taçlanmadı ve kurudu.
Sayın Başbakan istanbul'daki uygulamasını neden Melih Bey'le paylaşmadı. Biz çok mu zenginiz ki, İtalya'ya oluk oluk para veriyoruz.
3) KANAL KAPAKLARI: Neden yollarımızda kanal kapakları kah çukurda kah yüksekte arabalar sık sık çukura düşüyor veya tümseklere vuruyor yazık değil mi bu arabalara, milli servete. Bir değil üç değil on yıldır yapılmayan kapaklar var.Yollardaki bu kapakları asfaltla sıfır yapmak mümkün değil mi? Geçenlerde İstanbul'da gördüm öyle güzel yapıyorlar ki kapak var mi yok mu bilmiyorsun. Galiba Ankara'nın böyle bir derdi yok.
4) MEZARLIKLARIMIZDAKİ MERMER İSRAFI'na da bir nebze olsun değinmek istiyorum. Belediye isterse buna bir çözüm getirebilir. Mezarların bir baş ucuna birde ayak ucuna taş yeterli; gerisi fuzuli. Onlar da çok büyük olmamalı. Bu sayede hem mezar kolay olacak ve aynı alana yaklaşık %30 daha fazla mezarlık konabilecek. Allah kitabında; "israf etmeyin ben israf edenleri sevmem" diyor. Mezarda bile Allah'ın sevmediği olmak için uğraşıyoruz…
BİNALARDA da mermer israfı had safhada buna da bir ölçü ve sınır getirilmeli. Mimari özelliği olan anıt yapılar için durum farklı olabilir. Zaten bunu mimarı düşünür Ama özel binalarda öyle olmuyor. Müteahhit lüks yapmak aşkıyla mimara rica edip her yere mermer yaptırıyor. Bu mermer kaynakları ila nihaye tükenmez zannedilmesin. Bir gün muhakkak bitecektir. Aşırılıklarımızın bedelini ya biz ya da çocuklarımız öder. Bu böyle gitmez tabiat bizden muhakkak bir şekilde intikamını alır. Yolların kenarlarında kullanılan ithal granit mermer kaldırımlar ve bordürler ile mermer kaplamalı duvarlar ayrıca yürekler acısı.
5) ANKARA'NIN BAZALT TAŞI: En önemli konulardan biri de kaldırım ve bordürlere döşediğimiz Ankara'nin güzelim bazalt taşları konusunda da israf had safhada. Uzun yıllar yöneticilik yapmış karayolları 13. bölge müdürü Orhan Büyükalp kereste tasarrufu için yaptığı gayretleri anlatmıştı. O zamanlar Antalya'nın en güzel binası olan Karayolları misafirhanesinin çürümeye yüz tutmuş teras kapısını yenisi ile değiştirtmemiş, Marangoz atölyesinde çalışanları tasarruf konusunda uyarmak için bilakis yamattırmıştı..Bir gün beni ziyareti esnasında, aynı Orhan abi bazalt taşı israfını görünce, Melih Beyi sevip takdir etmesine rağmen; “.Aġacı dikersen tekrar yetişir ama taş dikilemez ki... Bu taşlarla Ankara'nın tarihi en güzel binaları yapılmış, Ankara Hastanesi, Hukuk Fakültesi, DTCF, Merkez Bankası, İş Bankası, SümerBank, Ankara Garı vs... Sen bu taşları ayak altına önüne gelen olur olmaz her yere döşeyemezsin ki..” diye üzüntülerini ifade etmişti... Ankara’nın taşına gözlerimin yaşına bak..
Su israfı ile beraber elektrik, gaz, akaryakıt, mermer ve bazalt taşı israfına son verebilmek için iş işten geçmeden, henüz daha vakit varken bütün Ankara'lıları yöneticileriyle beraber vicdani göreve çağırıyorum. Saygılarımla.30 /08/2007.
Ramazan Topraklı
Yorum yazabilmeniz için üye girişi yapmanız gerekmektedir.