BİR POLEMİK YAZISI
Bir Devrimci(!)
Bilal SÜRGEÇ
Sn. Cumhurbaşbakanı ödül verdi. Bir anda Türkiye'nin gündemine
girdi. 80 yaşında lafı reklamı çok olan bir yazarımız. Ancak
ne yazmış, kimse bilmez!. Çünkü dişe tırnağa dokunur bir şey
yazmamıştır ki geçen yüzyılda yaşayan bir Sezai Karakoç, bir Necip Fazıl
hatta bir Nazım Hikmet, bir Said Çekmegil, bir Sezai Karakoç gibi
zihinlerde kalıcı bir cümle bırakmamış. Yeniden gündeme girmesi, tamamen
güçlü hemşehrilik bağları olan aziz, adı gibi kahraman olan
Kahramanmaraş hemşehri lobisinin ürünü oldu.
Kimin ağzında onun bir cümlesi, bir şiiri, bir mısrası vardır?
Sorusunun ise cevabı yoktur.
Star gazetesi şimdi onu devrimci diye pompalamış. En
nefret ettiğim kelimedir devrim. Mutlaka içinde kan ve göz yaşı vardır. İşte
Fransız devrimi: giyotın; İşte sanayi devrimi çarklar arasında ezilen
milyonlarca beden, yol açtığı sömürgecilik, dünya savaşları, İşte Rus
devrimi: Stalin’in katlettiği 20 milyon can, İşte Mao devrimi:, İşte
Polpot’un ölüm tarlaları vs. vs...
Nuri Pakdil'in eğer millete mal olan üç satırlık bir mısrası olsaydı,
Cumhurbakanımız, başbakanken miting meydanlarında o mısrayı veya cümleyi okur,
onu çoktan meşhur ederdi. Tıpkı bir şaheser olan Sürgün şiirini
meşhur ettiği gibi.
Nuri Pakdil'in, Stardaki şu ifadelerine bak "Lonesco’yu, elbette çok
ilginç, çok önemli bulurum ya, öbür ustaları nasıl unutabiliriz? Hele de
Shakespeare’i, Moliere’i, Gogol’u. Romandaki favorilerim, kesinlikle Rus
yazarlardır. Başta da Dostoyevski ve Tolstoy, Puşkin ve öbürleri. Balzac da,
büyük bir iştahla okuduğum yazardır.
Büyük batı klasik bestecilerini, senfonileri dinlemeliyiz. Büyük
yapıtları dinlemeden yazar olunur mu? Benim tercihim Beethoven’in
senfonileridir. Bir de türküler vardır. Sözgelimi Ali Ekber Çiçek’i dinlememek
büyük bir eksikliktir. Ruhi Su’dan haberi olmayana, Ruhi Su’yu dinlemeyene,
yazar gözüyle, devrimci gözüyle bakamam ben. " . (http://haber.stargazete.com/…/sehir-efsanesi-d…/haber-961604)
Bu ifadelerin sahibi nasıl büyük bir devrimci olur. Hak
için söyleyiniz; bu mısralar baştan aşağı bir karmaşık ifade etmiyor mu? Ruhi
Su'yu dinlemedim de Esat Kabaklı'yı Fatih Kısaparmak'ı dinledim. Ne fark
eder? Başka sanatçıları da dinlemiş olabilirdim. Çok yetenekli olanları
belki de tanımamışım. Bu ülkenin insanları Yemen türküsünü,
Çanakale'yi diğer ononim yüzlerce türküleri seslendirdiler? Niye illa
birisini dinlemek zorundayız. Ne fark eder?
Ruhi Su'yu dinlemek devrimcilikse bu çıkarım, hangi bilim
dalında hangi araştırmada veya hangi ülkenin, hangi ansiklopedisinde
yazıyor? Ne alaka? onu en çok eyleme giden, aklı bir taraf atan
sol, dinledi. Devrimci oldu ki ne yaptılar? Ruhi Su'yu aşamamış bir
insan bence ödülü hak etmiş bir adam değildir. Geçenlerde sol sağ bir
kitlede yaşayanlar arasında en sevilen şair ve şiir kim diye soruldu üstat
Sezai Karakoç çıktı...
Ruhi Su'yu ben de dinliyordum. Yemen türküsünü Ankara'nın taşına bak,
Çanakkaleyi güzel söyler. Ancak Nuri Pakdil gibi dinlemeyen şu olmaz bu olmaz
diyemem. Eğer öyle söylersem bilime aykırı davranırım. Çünkü müzikte
sese yön veren en önemli faktör çevredir bölgedir söylendiği yörenin
kültürüdür. Siz gidin âşık geleneği olan Kars'ta Erzurum’da, Ardahan’da
"Ankara'nın bağlarını" söyleyiniz bakalım, kim sizi
dinler.
Rus romanlarında çevre şahıs ismi hep Rusça, ne işi var körpe
dimağlara sahip Ayşelere, Fatmalara onları okutmak?
Hayatım, okullarda henüz hacimli kitap okumaya başlayan milletimizin
çocuklarına, ilk önce yabancı romanları okutan anlayışa karşı verdiğim
mücadele ile geçti. Bir insan bilmediği bir çevrenin, bilmediği
tarihin romanlarını nasıl bir değermiş gibi, kıymetmiş gibi okuduğunu
allandıra ballandıra anlatır? Tolstoy’a büyük romancımız KemaL Tahir meczup
diyor. "Savaş ve Barış"ı okuyup anlamak isteyenin o tarihte geçen
Fransız- Rus savaşını bilmesi lazım. Bilmeden direk romana dalış yapan bir
insan ne kadar bilgi sahibi olabilir.
Nuri Pakdil’in garipsi ifadeleri bir komleksin ürünü değil
midir? Dostoyevski veya diğer Rus yazarların Rus toplumunu
anlatan romanlarını ileri yaşta okumak bir insan için belki kültür birikimi
sağlar; ancak körpe dimağlara asla bir katkı sağlamadığı gibi kitap okuma
sevgisini daha başlamadan yok eder...
Bir insana ödül verilecekse lütfen Nobel ödülü gibi bir mantıkla değil.
Bu toplumda nice öyle insanlar var ki,ödül beklemeden bir kavramı, bir
kelimeyi, bir tarihi mekanı aydınlatmak için yıllarını verir. Ne ödül
için, ne de paye için... Onları bulup çıkarmak lazımdır.,,
ÇEKMEGİL'İN ELLİ CİVARINDA ESERİ
Bu başlık ödül verilmesi gereken birileri varsa düşünmemiz gerekir diye atıldı. Çekmegil'in elli civarında eseri var.Çoğu da " anlayışımız " adı altında. Anlayışımız ilmi kriterleri öne almakla gelişir. Yazar ve okuyuculara selamlarımla...