BOYKOT BİLİNCİ

Vaktiyle önemli bir devlet büyüğü (İsmet İnönü) “boykot ve işgal aynı şeydir” manasında bir söz söylemiş idiyse de -ben şahsen bir hukukçu olarak- bu görüşe katılmıyordum.
Kanaatimce, fakülteleri işgal ederek eğitimin önünü kesmekle, o eğitimden -içinde telkin edilmek istenen yanlış şeylere karşı bilinci uyanık tutmak üzere- uzak kalmak aynı şey olmasa gerek.Kısaca iyiliğin önünü kesmekle, kötülükten uzak durmak, kötüye katılmamak arasında çok önemli bir fark vardır. Bu fark ülkeyi kaosa götürmekle, ülkeyi aydınlığa çıkarmaya yönelmek arasındaki fark kadar belirgindir. Biri icrai, eylemsel; diğeri ise selbi, geri durmak şeklinde ortaya çıkan farklı bir davranıştır. Bundan dolayı iyilik için çalışan mekanizmaları işgal ederek tıkamak bir insanlık ayıbı olduğu halde, kötülüklere katılmamakta, teşvik etmemekte; onları boykot bilincine ermekte onur verici bir yön vardır.
Bu bakımdan, faraza, toplumun ekmek ihtiyacını gidermek için çalışan fabrikaları işgal ederek halkın aşına ağu katmaya yönelik bir eylemin kahredici vahameti ile halkı uyuşturucu müptelası yapmayı hedeflemiş bir batakhaneden uzak durmanın saadeti arasındaki önemli farkı görmemeyi ve göstermemeyi -hiç değilse- bir mantık sürçmesi veya bir düşünsel yanılgı olarak ileri sürmemize sanırım kızmamak gerekir.
Bu bakış açısıyla bir değerlendirme yaptığımız zaman: 1930’ların ikinci yarısında Almanya’yı ve İtalya’yı işgal ederek insanlığın selameti için işlemesi gereken mekanizmaları ırkçı ve faşizan baskılara; 1917’den sonra da Sovyet Rusya’yı komünizan enternasyonel katliama teslim eden zihniyetlerin ülkelerine davet ettikleri zarar ve felaket karşısında, Hindistan’da İngiliz emperyalizminin yanlışlık ve haksızlıklarına katılmayarak boykot hayatı yaşayan Gandi’nin, tek kurşun atmaksızın ulaştığı -kendi hedefleri noktasından- aydınlık sonucu daha iyi ayırt edebiliriz. Demek istiyorum ki: iyiliklerin yolunu kesen işgalci eğilimler insanlığa hep kahır getirdiği halde, kötülükleri boykot eden ve onlara destek vermeyen övülmüş tavırlar bitimsiz mutluluğa liyakat ve çoklukla da kurtuluş getirmişlerdir. Bu farkı bir süredir Arap ırkçısı Baasçılar’ın işgali altında bulunan bazı ülkelerin halklarına yaşattığı dramı bir kez daha göz önüne getirerek daha da yakından gözlemleyebiliriz.
O halde mutlu yarınlara özlem duyan halkımıza, bu özlemine ulaşması için çok önemli bir görev düşüyor. Bu görev, insanın değer ifade eden bir varlık olmasına imkan sağlayacak bir akıl ve idrak seviyesine ulaşarak nimete liyakat kesbedebilmesi için, düşünme (özgürlüğü değil) zorunluluğu altında -keyfi davranışlardan uzak- bir kötülüğü boykot bilincine ulaşmaktır.
Gelin bugün boykot edemediğimiz kötülüklerin en masumlarından birini, sigara alışkanlığımızı örnek alalım. Sadece bunu boykot edebilsek bakın hangi güzel sonuçlara kapılar açılabilir; hangi avantajlar ihtimal dahiline girebilir; bir bunu düşünelim:
1) Bu boykot geniş çaplı olabilse, ki olmaması için sebeb yok, sigara tüketiminin azalması sebebiyle tütün ekiminden kurtulan topraklarımız, sebze meyve, hububat veya bakliyat ekimine yönelince bu ürünlerin arzındaki artma sonucu kısmi ucuzlama ile ülkede beslenme düzeyi yükselebilir.;
2) Yurtiçinde satılmayan tütün ve sigara yurtdışına ihraç edileceğinden ülkeye döviz girdisi çoğalabilir;
3) Günde bir paket sigara içen bir baba bunun bedeli olan en az 3 LTL.yi her gün tasarruf ederek çocuğuna bir litre süt veya 1kg elma; ya da biriktirerek ayda 2.5 kg. et alabileceğinden çocuklarının gıda yetersizliği sebebiyle hastalanmalarının önünü alabilir, ayrıca ilaç doktor parasından kurtulabilir;
4) Sigara ile katran kanalına dönmüş ciğerlerinin -bu kirli ortamda bile- kısmen temizlenmesine yardımcı olabilir;
5) Sigarasının pis dumanıyla başkalarını zehirlemek ve rahatsız etmek saygısızlığından geri durabilir;
6) Ona verdeceği parayla yararlı bir kitap veya dergi alarak kültür düzeyini artırabilir; Ve nihayet:
7) Bu güzel boykotu gerekli görmeyen yanlış fikirlilere karşı uyarıda bulunmak onuruna erebilir…
Bakınız çok basit bir pisliği boykotun bile -saymaktan geri durduğum birçok faydasına ilaveten- yukarıda saydığım ne önemli yararları mevcut!.. Tabii sigarayı terketmenin, alışkanlıktan doğan keyiften mahrum kalmak gibi bir külfeti de var. Ama hangi nimete külfetsiz varabiliriz ki? Böylesi bir külfeti dahi göğüsleyemeyenlerin, hangi nimeti, kimin namına taleb etmeye yüzleri olabilir; ben şahsen bilemiyorum.
Kötülüklerden şikayet edenlerin onları boykot şuuruna ermeleri asgari mecburiyetleridir… Mesela, milletinin değerlerine küfreden küfürcü dergiye cebinden para ödeyerek destek verenlerin o dergiyi çıkaranlara -çocuğunu kötü yola teşvik ediyor diye- sövmeye ne hakkı vardır? Erotik kadın resmi seyretmek, veyahut da çok bilmişlerden gözükmek için ülkeye fitne tohumu eken sövgücü yayın organlarını izlemek keyfini bile dizginleyemeyenlerin, büyük iddialarla ortaya çıkıp nimete liyakat onuru taşımayacakları kanaatindeyim.
İyiliğe ulaşmak için kötülüğü boykot bilincine ermek bir toplum için önemli bir merhaledir.
M. Selami ÇEKMEGİL
Selami Abi'nin bu yazısı da çok güzel olmuş.