Evliya Çelebi'den taksim'E
Evliya Çelebi'den taksim olaylarına...
Ercan ARSLANER
Evliya Çelebi ile Taksim-Gazi parkı arasında asırlarca mesafe olsada yazımın amacı herhalde anlaşılmış olmalı. Çünkü Evliya Çelebi 'Şefaat ya ResullAllah' diyecekken 'Seyahat ya ResulAllah' deyince belki hem şefaate hem seyahate kavuşmuştur. Ayrıca şefaat dileği kişisel olacaksa da seyahat dileğiyle daha ileri amaçlara kavuşmuş olabilir. Bir insan ömrü içinde belki ve özellikle asırlar öncesinin bilgilerini aktarırsa onları öğrenmek büyük ve kutsal bir görev olur.
Evliya Çelebi ile Taksim-Gazi parkı arasında asırlarca mesafe olsada yazımın amacı herhalde anlaşılmış olmalı. Çünkü Evliya Çelebi 'Şefaat ya ResullAllah' diyecekken 'Seyahat ya ResulAllah' deyince belki hem şefaate hem seyahate kavuşmuştur. Ayrıca şefaat dileği kişisel olacaksa da seyahat dileğiyle daha ileri amaçlara kavuşmuş olabilir. Bir insan ömrü içinde belki ve özellikle asırlar öncesinin bilgilerini aktarırsa onları öğrenmek büyük ve kutsal bir görev olur.
Birbirinden yıllarca uzaktaki bu iki kavram arasında ne ölçüde bağlantı bulduğunuzu denersiniz muhakkak. Anadoluyu gezip dolaşan evliya çelebi, Ankaradan İstanbula gidişini ' insan bu yolculugunda gökyüzünü göremeden Ankaradan İstanbula gidebilir.' diye bilgiler verir okuyucuya. Hemen akla ' Her yer ormanlarla kaplı ise nerede tarım yapılacağı gelir.' Bunun güzel bir örneğini Almanyada görür oraya gidenler. Orada yüksekçe bir tepeye çıkanlar heryeri ormanlarla kaplanmış bir zümrüt yeşilliğiyle görürler. Tepelerden aşağı inenler ise yeşilin her tonuyla karşılaşırlar aşağılarda.
İstanbul şehri yakın bir tarihte 2.3 milyar miktarında bir ağaç dikimine sahne olduğunu başbakanımızın ağzından duymuştum bugünlerde. Şüphesiz bu miktar gösteriş yapmak için söylenmemiştir. Kendileri diktikleri bir ağaç gösteremeyecek olanlar hangi çevrecilikten bahsederler. Bu insanlar vatanseverliklerini ona hizmet edenlere çelenkler sunarak kutlasalardı herkes geleceğine emin adımlarla yürüyebilirdi. Bu ükenin rüzgarındaki tadı anlamak için hem çalışkan hem de imanlı olmak gerekmez mi?
Bunların yanında biraz da insaflı olmak gerekir. Şimdi 'yüzlerce asker hakim karşısında hesap veriyor' cümlelerimin hikmetini fehmetmek gerekir. Belki bazıları 'bu hakimleri güvenilmez!' diyenler çıkabilir. Onlar yıllardır sergiledikleri anlayışlarıyla arpa boyu yol alamamışlardır. Çünkü yıkmak isteyenler yapıcı olamazlar, onlar fakir fukaranın rızkıyla yapılanları toprak altına gömerler. Tabi vatandaşımız bu silahların Suriyede ve benzeri ülkelerde olduğu gibi kime karşı kullanılacaklarını tahmin edebilirler. Bunları bize haber olarak ulaşan ihanet bilgileridir.
Gözler önünde duran etkenlikler ise harika görüntülerdedir: A) İstanbula Ankaradan başlayarak giden tren yolu bir sanat eseri olarak da yollarımızı süslemektedir. Yapılan işlerin önemini anlamak için Ankara ve gazi mahallesindeki yol yapımlarını görerek trafiğe yapılan kolaylıkları görmek ne güzel duygular uyandırır insanda. Hangi bir etkenliği söylesem? B) Marmarada uzanan demir yol köprüsüyle İzmir İstanbul yolunun en kısa mesafeye indirilişi mi ? C) İstanbul üzerinden Malatyaya gelirken büyük bir yolu yolcu uçağının baştan sona dolu olduğunu gördümse de İstanbul- Malatya arası uçakda hiç boş olmamak kaydıyla dolu idi. Üstelik bu uçaklar sabah ve öğleden sonra olmak kaydıyla iki kez kalkarmış. Başbakanımız ve hükümetimizin yaptıklarını yapacaklarını anlatmaktansa 'batıda ne varsa, doğuda da onlar olacak' sözlerini anmak yeter.
Altı ağaç kesilmesini bahane ederek kazan kaldıran son yeniçerinin ahvalini seyredenler bu davranışta ki nezaketsizliğin boyutunu birazcık anlamaya çalışsınlar. Taksim abidesi önünde bacak bacak üstünde sırt üstü duran şahıs bu ülkenin efendiliğle, efendilikleriyle kendi görüntüsünü karşılaştırırsa o zaman belki çok düğümler çözülmüş olur. Toplumun ve insanın problemlerini çözmekte hiç bir insanın saygısızlığının yeri olmayacaktır.
Son bölüm:
Son günlerin bilmecesini anlamak isteyenler birazda İstanbuldan gelip Ankara'ya gelip dümen kırsınlar. Taksim-Gazi parkına dikilecek her fidan iki yılda ağaç olur. Vatanını gerçekten 'yeşil' görmek isteyenler varsa çevreciler ankaradan Konya'ya kadar anayoldan itibaren 100 -200 metre genişliğindeki alanlarda yeşillendirme ormanlandırma çalışmaları yapsınlar. O zaman birilerinin talebeleri ne için yaptığı bilinmez yardımlar, görülürse taktire şayan olacaktır. Bu çabalar diğer şehirler arasında da görülürse işte o zaman vatanseverliğe inanılır. Aksi halde 'gezi parkı haraketleri' TÜrk tarihinde Adnan Menderes, Fatih Rüşştü Zorlu, HAsan Polatkan'ın idamlarıyla açılan sayfayı kapatmayacaksa bundan bütün bir milletin rahatsız olacağını bilmek...
Değerli Başbakanımız ABD, İngiltere, Almanya, Fransa da ki başkaldırılar için hükümetlerin sert hareket ettiğini belirttiler ayrıca kendilerinin 'şu baharı bu baharı' demediklerini söylediler. Çünkü o ülkelerdeki hareketler hışımla bastırıldı. Türkiye'de hangi mantiki sebebe dayandığı belli olmayanlar eğer bir özenti ise o ülkelerin çevre problemi de yok. Eğer Türkiye'dekiler onlarla yarışmak istiyorsa hemen Konya- Ankara yoluna kazma küreklerle çıkabilirler. işte o zaman belki devlette sulama tesisleri için yardım eder. Belki o yolların ağaçlandırılması için üç yıl çalışanlara iş imtiyazlarıda verebilir. Bu yönelimi göstermek hayırda yarışmaktır. Ülkemizde ağaçlandırma bekleyen çok caddeler ve alanlar vardır. İşte o zaman devlet bu gençlerin samimiyetine inanır ve gençliğiyle övünebilirdi. Fakat bu gençler ABD ve diğer ülkelerle kazan kaldırmakta yarışıyorlarsa bilsinlerki batak bir yoldadırlar. Fakat sizin derdiniz ne çevre ne ağaç olmadığını herkesten çok sizler biliyorsunuz. Buyrun meydanlar sizin. Şimdi valilikten Ankara'ya atanan Malatya valisinin dağ eteklerine diktirdiği ağaçları görünüz.
'Selam Allah'a bir can borcumuz var diyenlere, Selam yurdunun yeşilliğini ebedileştiren Evliya Çelebilere! İnsanı insan olmaya çağıranlara, kurtuluşu kalabalıkta değil efendilikte görenlere, insanı insanın kardeşi sayanlara hangi söz söylense hep yetersiz kalır...
Yorum yazabilmeniz için üye girişi yapmanız gerekmektedir.