HAYAL ŞEHRİ ANKARA

HAYAL ŞEHRİ ANKARA

Bilal SÜRGEÇ
Elazığ'lıyım. Taşra, Ankara'da yaşayanlara özenir. Hatta Ankara plakası arabalara binmek bile taşrada meziyet sayılır.Bu başkente bir özentidir.

İnsan çevresinin etkisinde kalıyor. Daha çok önemsiyorsun, bir an evvel Ankara'ya gelmek için can atıyorsun. Ankara'da yaşamak fakir için de bir hayaldi. Biz de bu hayali gerçekleştirmek için yola çıktık, Ankara'ya geldik. iyi ki de gelmişiz. İmkanı bol bir şehir; bir milli Kütüphane için bile bu şehirde yaşanılır. TBMM diğer üniversite kütüphanelerinde yok yok.

Ahmet Cevdet Paşa, Osmanlı resmi tarihçiliği ile görevlendirilince ona bir devlet adamı, binlerce kitabın olduğu özel kütüphanesinin anahtarını verir. Cevdet Paşa durumu şöyle anlatır; Kütüphaneye girdiğimde kendimi peynir ambarına düşmüş fare gibi hissetim ." Ben de Ankara'da aynı duyguya kapıldım.

Ancak insani çevre biraz farklı Ankara tam bir bürokrat şehri. Bürokrasinin bütün özellikleri hakim. Genelgeye uyan memurlar gibi her bildirime uyan, kabullenen. bir süre ortaya atılan, uyduruk gündemlere takılıp, lakırdısını yapan, sonra unutan, düşünmeyen üretmeyen ha bire gündemin arkasına koşan,rüzgara maruz dallar gibi bir sağa bir sola yatıp kalkan, oltaya takılan bir balık gibi kendilerini kanaat önderleri sayanların, sağa sola akıl satanların mekanı bir başkent

ancak kendisini -6 milyonluk şehirde kendisini dinleyecek adamın kalmadığı bir başkent.

Bu şehirde kütüphanelerinde sadece ÖSS, KPSS ve sınavlara çalışılır.

Bazı kişilerin Vakıflarında, üst başta oturanlar, futbol takımının amiğoları gibi karşı tarafa olanlara küfür ederler. Küfüre muhatap olanlarla bizim yakınlığımız sadece din birliği konusunda. Aynı ümmete mensubuz. Yoksa fakirle
deshanecilik konusunda mahkemelik bile olmuşlardır.

Bazıları bildikleri kıytırk propoğandaya dayalı, kesik kopuk, tarihi bilgileri utanmadan anlatırlar.Anlatıklarında da dinleyicileri arasında o tarihi konuları okuyan, araştıran 40 yıl o işle uğraşan, hatta ekmeğini tarih öğretme yolunda kazanan kişilerin bulunduğunu bile dikkate almazlar.Utanmadan, haya betmeden edep göstermeden gazete köşelerindeki bilgilerle akıl satarlar. Çünkü bu beyler beşik ulemasıdır. Doğuştan bilgilidirler.Okumalarına akletmelerine düşünmelerine gerek yok.

Etraflarında pili bitmiş sokağa çıktığında nereye gideceğini bilmeyen sadece bazı vakıf ve dernekleri gören bir kaç kişi vardır. Bu ukalalardan bazılarını taşraya çıktığını görüyoruz salonlar tıklım tıklım yahu bu adamlara Ankara'da yüz gösteren yok. Taşra, sen bunları ne halt sanıyorsun! Bunlar kendi aralarındaki kayıkçı kavgasını bile hal edemiyorlar.

Bu ukalalar arasında, bir ara Demirel'in AP'sinde abilikleri dolayısıyla kaptıkları milletvekiliği sayesinde, adaletsizce elde ettikleri, bir bütçe yağması olan, emekli mv. maaşı alıp tuzu kuru olarak yaşayanlar da var. Onlar ve benzerlerinde öğrenecek hiç bir şeyimiz olamaz. Onların mevcut siyasetten memnuniyetleri kendilerine sağlanan imkanlardan dolayıdır. Arınç demiyor mu "milletevekiline herşeyi verelim, 3 gün konuşur 4 . unutur" diye

Taşra!
Sen! Ankara'da bazılarını bir halt sanıp şehirinize geldiğinde 2 bin kişilik salonları tıka basa dolduruyorsun ya, onlar burada on 10 kişi bulsalar -ki bu on kişi konferans dinleyip eğitilecek kişiler değil, yaşı geçmiş kişiler - o zamanne kalabalık topladık diye düğün bayram yapıyorlar.

Ankara, hazineleri ile güzel yoksa burada o hazinelerde çalışacak mücevharatçıyı sivil hayatta bulmak zor.

Bilal SÜRGEÇ
Yorum yazabilmeniz için üye girişi yapmanız gerekmektedir.