HELAL GIDA SERTİFİKASI HELAL Mİ

Helal Gıda Sertifikası Helal mi?

Raci DURCAN
Geçen yaz Malezya’da iken ilgimi çeken şeylerden biri de duvarları süsleyen ‘helal gıda’ sempozyumu duyuruları odu. Dünyanın bu uzak köşesinin helal gıdaya ilgisini tuhaf bulmuştum. Komşu ülke Singapur’a geçtiğimizde, dışarıda yemek yemenin ne kadar külfetli olduğunu fark ettim. Canınızın istediği yerde yemek yemeniz mümkün değil. Çinlilerin yemek yapma tekniği helal gıda tekniğiyle örtüşmüyor. Yediğinizin helal olup olmadığı şüphesine
sık düşünüyorsunuz. Bunu görünce Helal Gıda sempozyumu bir kere daha gözlerimde canlandı. Bu işin şampiyonluğunun Malezya’ya düşmesini; çok farklı dinlerden insanları barındırmasına bağlayıp konuyu unuttum.

Seyahatin üzerinden bir yıl geçti. Ankara’da tesadüfen uğradığım yöresel bir tatlı dükkânında konuyu tekrar hatırlamak zorunda kaldım. Alışveriş yaptığım yer, reklamı çokça yapılan meşhur markalardan birini satmadığı halde konusunda oldukça başarılıydı. Övgümüzü daha çok almak için olsa gerek; ‘helal gıda sertifikası alıyoruz’ dedi. Hayretle karşılayıp nereden icap ettiğini sordum. ‘Yakında bu sertifika olmadan kimse satış yapamayacak’ dedi. Kaça mal olduğunu sordum; dört yüz bin lira dedi. Dudak uçuklatan bir rakamdı. Yüreğim burkuldu, içim cız etti.

Daha önce çalıştığım şirketlerdeki ISO ve TSE belgelendirmelerinden biliyorum. Böylesi belgelerin devlete para ödemekten başka pek faydası olduğu söylenemez. Aldığım hiçbir ürünü TSE ya da ISO belgesi var diye almıyorum. Belki eşit iki mal arasında fazladan bir fark yaratabilir. Mal alımında asıl dikkat edilen nokta, tüketici memnuniyetidir. Ne alırsak alalım başkalarına sorup referans alıyoruz. Böyle bir malda TSE eksik olsa ne olur? Ya da memnun kalmazsak TSE ne yapabilir? Daha kaliteli mal üretmeyi bilseler, TSE’de bir tane memur kalmaz, hepsi fabrika kurar. Gerçek budur. Bir malın belgesi var diye daha kaliteli olmaz.

Geçen 10 yıl boyunca internet kanalıyla ya da fısıltıyla gelen dedikodu haberlerini” hatırladım. Gün geçmiyor ki bir ürünün imalatında domuz yağı kullanıldığı iddia edilmesin. Duyanlar da sevaba girdiklerini düşünerek hemen başkalarına aktarıyorlardı. Bu davranışın ne kadar yanlış olduğunu şimdi daha iyi anlıyorum. Sevap umarak maksatlı bir yalanın yayılmasına aracılık etmiştik. Domuzun hemen hiç yetiştirilmediği ve halk tarafından talep edilmediği bir ülkede böylesi söylentilerin çıkması ilginçtir. Üstelik bu söylentiler resmi olarak hiçbir zaman yalanlanmaz. Bunu belki anlamak mümkündür. Yalanlama; konuyu ciddiye alarak gündeme taşımak anlamına gelebilir. Neden devletin bu işle ilgili memurları, rutin denetimlerle böyle söylentileri boşa çıkarmazlar?

Sebebi varmış! Dört yüz bin lira olmadan içiniz rahat etmeyecek. Bu parayı bayılanlara TSE ve başka kuruluşlar ‘helal’ diye belgeyi basacaklar. Zabıtalar zaten bu iş için para alıyorlar, ne olur normal denetimlerini yapsalar da içimiz rahat beslensek! İşyerleri yaptıkları bu harcamaları mutlaka ürün fiyatına yansıtacaklardır.

Kapitalizm para eden her şeyi paraya dönüştürmede uzmandır. Kadın namusu onun döneminde paraya dönüştü. Yahudi koşer sertifikasının arkasında kim var bilmiyorum. Ancak helal sertifikasın arkası pek aydınlık durmuyor. Anlaşılan o ki, kapitalizm her türlü hassasiyetinizi paraya dönüştürecek. Helal diye içiniz huzurla yemek yiyebileceksiniz ama bedelini ödedikten sonra.

Helal gıda adını dahi paraya dönüştürenlere ‘helal olsun!’ diyemiyoruz. İngiltere’nin sömürgesi Malezya’ya kadar giden bu belgelendirme sisteminin arkasındaki amacının erken fark edilmesini umuyoruz.

Helal Gıda belgelendirmesinde, küçük bir işletmeden 400.000Tl almak helal midir? Bu yoksul halkı bir kere daha masrafa sokarak zorunlu gıda ürünlerini pahalandırmak helal mi? Kendilerine bu konuda helal sertifikası verebilirler mi?

Raci DURCAN
looktr
30.12.2011

...

"Domuzun hemen hiç yetiştirilmediği ve halk tarafından talep edilmediği bir ülke..." Pardon, bu ülke neresi?

girisim
28.12.2011

Teşşekkür

Fahri bey teşekkür ederim. Kubhaya: Dediğiniz doğrudur. Bunlar, helali haramı belirlemdiklerini fakat sadece belirlenmiş olana uygunluğu kontrol ettiklerini söylüyorlar. Öyleyse herşeyi Allah rızası için yapıyorlar da bu işi niçin 400 bin lira gibi bir paraya yapıyorlar? İlla yapmak istiyorlarsa Allah rızası için yapsınlar, ya da belediyenin zabıta ekipleri bu işi kontrol etsin. Dinci ile gerçek dindar olmak çok farklı kavramlar!

kubha
24.12.2011

tebrikler

helali de haramı da allah belirler. sertifika değil...

Fahri
22.12.2011

peşin hükümden uzak, nefis mantıklı bir yaklaşım. kutlarım raci bey.

Yorum yazabilmeniz için üye girişi yapmanız gerekmektedir.