Her şey, O Varken Değerli

Her şey, O Varken Değerli


Emre TOKDEMİR(*)

Bu hayatta aldığımız her karar, yaptığımız her davranış, ideallerimiz, yeteneklerimiz, yaşam biçimimiz, kişiliğimiz onun süzgecinden geçebiliyorsa değerlidir. Nedir o şey? Benim ve sanırım birçok kişinin kişisel kanaatine göre o şey ahlaktır.

Ahlakın kısaca ve benim fikrime göre açılımı erdemli olana yönelmek, tutum ve eylemlerimizi vicdan muhasebesinden geçirmek, empati yapmaktır. Aslında toplumlarda düzeni sağlayan kargaşayı önleyen unsurlar büyük ölçüde cezalar değildir. Cezalar, eylemlerin yapılmasında
caydırıcı nitelik taşıyor olabilirler. Ancak kişiler gereken ahlaki değerlere sahip olmaktan yoksun birer insan olurlarsa -tarihte ve günümüzde birçok örneği olduğu gibi- cezaların onlar için hiçbir önemi kalmaz. Çünkü Dünya üzerinde bir suça aynı cezayı vermeyen yerler elbette ki vardır. Daha yüksek bir ceza veren yer olabileceği gibi aynı suça daha düşük hatta daha vahimi hiç ceza vermeyen yerler de olabilir.Bu nedenden dolayı suçu işlemiş kişi yada kişiler suçu işledikten sonra Dünya üzerindeki başka bir yere kaçıp legal veyahut illegal yollardan hayatını sürdürüp yaptığı suçun hiçbir negatif yükünü görmeyebilir. Ve suç işlemek artık onun için sıradanlaşabilir. Ancak kişiler ve toplumlar, ahlaki değerlere olmaları ve ahlaklı olmanın en büyük özelliklerinden biri olan vicdan sahibi olmaları halinde o suçu işlediklerinde kaçabilecekleri hiçbir yer yoktur: Çünkü kişi her nereye giderse gitsin ne yaparsa yapsın kendi vicdanından asla kaçamaz…

Toplumun tamamının ahlaklı olması ise sadece o toplum için değil insanlık için en büyük kazanımlardan biridir. Bir toplumun tamamının ahlaklı olması o toplumu yönetecek insanların da ahlaklı olması zorunluluğunu beraberinde getirir. Sonuçta bir küpün içinde bal varsa dışına bal sızar sirke varsa sirke sızar. Toplumları yöneten insanlar ahlaklı insanlar olunca temeli ahlaksızlığa dayandığı için zayıf olan düzenler yıkılacaktır. Zaten düzenin kurucusu, uygulayıcısı ve koruyucusu olan güçlü ülkelerin temeli, dünya üzerinde ki bu düzenlerinin temeli olarak ahlaksızlığa dayanmışlardır. Bu ülkeler bugün dünyayı yönetiyor, istediği düzeni koyuyor, uygulatıyor karşı çıkanın sesini hemen kesiyorlar gibidir. Ama benim mutlak fikrim ve temennim bu ülkelerin kendilerinin kurdukları ahlaksız sömürüyü temel alan bu düzenlerinin enkazının altında kalacaklarıdır. Tabii ki bu bahsettiğim olay sadece buradan oturup konuşmamla ya da konuşmamızla veyahut temenni edip ellerimizi arkadan bağlayıp beklemekle olmayacaktır. Olamaz da...

Bunu gerçekleştirmenin yolu iyi ahlaklı, en başta açıkladığım gibi empati yapan, erdemli olana yönelen vicdan muhasebesi yapabilen nesiller yetiştirip (ki bu, kurulu düzenin sömürgesi olan ve düzeni bozmaya gücü yetmeyen bütün toplumlar için geçerlidir) onlara siyaseti, bilimi ve hatta hayatlarında karşılarına çıkacak her şeyi ahlak süzgecinden geçirmeyi ve öyle karar vermeyi öğretmektir. Böylece doğru siyaseti, faydalı bilimi (zararlı bilim nasıl olacak derseniz örneğin sivil-asker-kadın-çocuk ayırt etmeden öldüren atom bombaları kimyasal silahlar da bir bilim ürünüdür.Ancak yanlış ve ahlaksız bir bilim ürünüdür) öğretirseniz, bu ahlaksız düzeni doğrulukla yıkmaya çalışmış olursunuz, ki, temennim o yöndedir. Böylece insanlık yolunda çok önemli bir adım atmış olursunuz.

(*) Anadolu Lisesi öğrencisi

Emre TOKDEMİR
Sanih
08.05.2009

ütopya

Herkesin tek tek ahlaklı olmasını beklemek bir ütopya. Dünyada insan(ahlak) da olacak şeytan(saptırıcı) da. varlık yasası bu; değiştiremeyiz. önemli olan bizim hangi tarafta olduğumuz ve topluma hangisinin egemen olduğudur. Eğer topluma özlediğiniz şekilde ahlaki yaklaşım egemen olursa problemler azalır ve hayat insani (güzel) bir anlam kazanır. Mehmet Akif'i (şiir yönüyle değil de fikir yönüyle) iyi okumamız da büyük yarar var. Yazıyı tebrik ederim işin esasını iyi göstermiş. Tebrikler...

Yorum yazabilmeniz için üye girişi yapmanız gerekmektedir.