Irkçılığın son versiyonu...
Irkçılığın son versiyonu hakkında
Bilal SÜRGEÇ
Said Çekmegil, Malatya yerlisi bir Türk'tü. Necip Fazıl'ın Büyük Doğu cemiyetinin kurucularından ve bu cemiyetin genel sekreteriydi.. Büyük Doğu cemiyetinin lideri Necip Fazıl Kısakürek'tir. Yardımcısı Abdurrahim Zapsu'dur. Sait Çekmegil de, Necip Fazıl da Türk'tür. Abdurahim Zapsu önemli bir Kürt ailesine mensup, çok önemli bir İslam alimi, Müslüman bir tarihçiydi. Bunlar tek parti döneminde İslam aleyhtarı faaliyetlere karşı bu ülkede İslam nuru diri kalsın diye gayret etmişler çaba sarf etmişlerdi. Türklük, Kürtlük diye bir dertleri yoktu. Tek şey Anadolu'da İslam'ın varlığıdır. Tek Partinin ırkçı, tutumuna karşı elleri (özellikle yazı yazan elleri), dilleri ve ruhları ile gayret etmişlerdi.
Bu ülkede bazıları Kürtçe isimler yasaklanırken Müslümanlar ses çıkarmadı diye bühtan atarlar. Bugünkü BDP'nin ağababaları CHP'de siyaset yaparken dillerin, kavimlerin İslami bir realite olduğunu, bunlarla uğraşmanın, dili yasaklamanın çok büyük bir fitneye sebep olacağını değişik kavimlerin Allahın yaratığı yeryüzünün renkleri Müslümanların zenginliği olduğunu az buçuk İslam bilgisi olan her yazar söylerdi. Bu konuda özellikle Sezai Karakoç ve Ali Bulaç’ın yazılarını misal verebilirim.
1984’ten itibaren tek kanallı TRT’de, çatışmalarda öldürülen PKK’lıların cesetlerini TV'de alata balata gösterirlerdi. Bu durumun bir tarafın yüreğine su serperken, diğer tarafın düşmanlık ve kinini bilediğini gördükleri bildikleri halde, bunu sanki bilerek kasıtlı yaparlardı.
Ahmet Türk CHP'den (bu partinin o zamanki versiyonu SHP) milletvekili seçildiğinde PKK hadiseleri başlamıştı. İslam milletinin yüz akı muhterem müslüman düşünür, özellikle Kürt toplumunu çok iyi tanıyan Diyarbakır Ergani'nin yerlisi bir Türk olan Sezai Karakoç "PKK'lıları öldürmeden yakalayınız, bu ölümler onları yok etmez, daha da büyütür. Olay, kan davasına dönüşür. Dilleri yasaklamak olmaz. Kürtler İslam milletini parçalayan kavmiyetçi yolu takip etmemeli; dillerinde Türkçe, Arapça ve Farsçadan girmiş ortak kelimeler var. Onlar bu birleştirici unsurlarının çok iyi kullanmalılar " diyordu.
Bazı insafsızlar, Müslüman millete en büyük baskıyı uygulamış olan Recep Peker dönemini hatta bu ülkenin adam olması için “Hıristiyanlığı kabulü şart!” diyen Mahmut Esat Bozkurt’un uygulamalarına Müslümanlar ses çıkarmadı diye merhametsizce iftira atıyorlardı. Oysa ki, o yıllarda birçok Müslüman aydın baskıya dayanamayarak yurt dışına çıkmak zorunda kalmış, bazıları da sürülmüştü. Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu’nun babası bunlardan biriydi. Yurtta kalanlar; Said-i Nursi gibi, Süleyman Efendi Hazretleri gibi, Necip Fazıl gibi sürekli takibat altında yaşıyorlardı.
1990’larda merhum Said Çekmegil ile Malatya'da sohbetlerine katılıyordum. O hem Necip Fazıl’ın hem de Sezai Karakoç’un yakını idi. Bir sohbetinde Kürtçe'nin yasak edilmesi mevzunu konuşmuştu; kavimler İslami bir realiteydi. Kürtçe, Arapça, Türkçe, Farsça Müslüman milletlerin konuştuğu dillerdi. Bu konularda İslam’ın görüşünü açıklardı:
-Kürtçeyi kim yasaklamış? Hadi diyelim 1930’lu, 1940’lı yılların CHP’si, ve de ki köy adlarını değiştiren 1960’lı yılların 27 Mayıs cuntası... Kürtçe konuşmayı kim yasaklamış 12 Eylül yönetimi; eee... bunlardan Müslümanlara ne? 12 Eylül 30 yıl sürecek bir başörtüsü sorununu çıkarmıştı,. Kürtçeyi yasaklayarak fitne kapısını açmıştı. Kart kurt sesi diyerek kendini dünya aleme rezil etmişti...
Said Abi Çekmegil, Kenan Evren'in başörtüsü konsunda, Kürtçe konusunda şapur şupur konuşmasını tenkit ediyordu.. Bilgisizlik ve cahillik yaptığını söylüyordu. Cahil bir yönetimin sadece Kürtlere değil tüm insanlığa kötülük yapabileceğine işaret ediyordu.. O zaman 1987’de SHP’de siyaset yapan, daha sonra Ahmet Türk’le birlikte olan İbrahim Aksoy SHP’den Malatya milletvekili seçiliyordu. Yani Türkiye’de Kürtçülüğü baskı uygulayarak başlatmış bir partiden...
Said Çekmegil, 27 Mayıs 1960 ihtilalinde tutuklanmıştı. Cezaevi arkadaşı şeyh Said'in oğlu değerli bir alim (Said Abi, tenkiti ibadet sayan bir düşünce insanıydı, öyle kola kolay kimseyi beğenmezdi. Ancak, Ali Rıza Efendinin alim olduğunu söylüyordu.) Ali Rıza efendi ile arkadaşlarmış. Birgün Türklük Kürtlük mevzu edilince Said Abi, Ali Rıza Efendi'ye "Hocam, aramızda ne fark var. Müslümanız, burada fikri zikri uymayan benimle aynı dili konuşanlarla değil de hep sizinle oluyoruz. Duygularımız inançlarımız aynı. Müslüman’ız, kardeşiz. İslam'da Türkçü- Kürtçü olur mu?" ifadesi üzerine Ali Rıza efendi: "Said Bey kardeşim, seninle ben ebetteki kardeşiz ondan ne şüphe! Bakınız 27 Mayıs Menderes'e karşı yapıldı. Şimdi onun oğlu İsviçre'de okuyor ama benim 9 yaşındaki oğlum, torunum şurada hapis tutuluyor..."
Bu CHP destekli 27 Mayıs’ın günahıdır. Sivas kampı ile ilgili CNN Tür'te geçen Nisan ayında bir proğram yapılmışt... Orada Kürt şeyhlerini, Kürt ağalarını -Kürtçülüğün K'sı ile alakası olmadığı halde insanları Kürtçülük ideolojisini Ankara ve İstanbul'da öğrenen üniversiteli veya mezun olmuş olanlarla aynı koğuşlara koyuyorlar ve onlar: devletlerine küskün biri olarak o cezaevlerinden çıkıyorlar...
Said Çekmegil'in ilginç anıları vardı. Bazıları onu sadece dini konularda yazdığını düşünür. Hayır 1990'ların başında onunla yeni yayınlanan kitapları okur kritiğini yapardık. Türkiye'de Kürtçülerin çoğu okumazlar. Misal yazar Musa Anter'i bilirler ama ne yazmış bilmezler.
Said Çekmegil 1991'de Musa Anter'in hatıralarının kritiğini yaptı: Musa Anter Müslüman değildi. O hatıralarında diyor ki " bu hatıraları Zerdüştlüğün tesiri altında yazıyorum. Zerdüşlük Kürtlerin dinidir. Yezidilik de Kürtlerin milli dinidir. Eğer ahiret varsa Arap Muhammed bize şefaat etmeyecek, Kürtlere Zerdüşt şefaat edecektir. Allah kıyamet günü Yahudileri, Hıristiyanları ve Müslümanları toplayacak, Yahudiler ve Hıristiyanlar cennete, Müslümanlar cehenneme gideceklerdir. Çünkü Yahudiler ve Hıristiyanlar bu dünyada bilimi geliştirdiler, uçak icat ettiler, elektriği buldular. Müslümanlar ise sadece oruç tutular, namaz kıldılar. İnsanlığa faydalı bir iş yapmadılar." Şimdi bir çok Kürt şehrinde cadde ve sokaklara ismini verenler onun bu fikrini bilmezler bile... İşte Kürt sosuyla gelen bu ırkçı söylemler maalesef Müslümanlarca bir Türkçe kanalıyla gelen ırkçılığı tenkit eden bir tutumla eleştiriye tabi tutulmadı...
Said Çekmegil, daha sonra Musa Anter'le ilgili bir hatırasını anlattı. "Musa Anter, hocamız Abdurrahim Zapsu'nun damadıdır. Bir gün Malatya'ya gelmişti. Biz yakınlık gösterdik. Malatya'yı gezdirdik. Ezan okundu. -Abdestinz var mı namaza gidelim- dedim "abdestliyim" dedi. Sonra onu Diyarbakır'a yolcu ettik, onbeş gün sonra ondan bir laf işittim "Said Çekmegil, beni çarptı mı ne, beni camiye soktu abdestsiz namaza durdum..."
Musa Anter 1992'de Diyarbakı'da Jitem tarafından öldürüldü keşke yaşasaydı. Turan Dursun da öldürülmeseydi. Herşey zıddı ile kaimdir. Onlar konuşur Said Abi'ler fikir üretirlerdi...
Abdullah Öcalan hiçbir zaman Kürt olmadı; onun Bekaa’daki konuşmaları bile Türkçedir. Bu önemlidir: çünkü bir ideoloji kendini en iyi kendi diliyle anlatılır. O kendi dilini bilmiyordu ki. Din konusundaki görüşleri, Papaya yazdığı mektup unutuldu gitti... İsmail Beşikçi bir ara bunların akıl hocalığını yaptı. Hatta Kuzey Irak’taki yönetim buna devlet nişanı verdi. O da sosyoloğ olmasına rağmen hiçbir eserinde Kürtlerin sosyal yapıları, antropolojileri, etnoğrafik özelikleri, filolojileri konusunda çalışmada bulunmaz nedense. Kürtlerin yeni Ziya Gökalp’i diye yuturulur ancak Gökalp’in öğrencisi bile olamaz. Kitapları baştan sona rijit ve kışkırtıcıdır. O, CHP’nin bütün günahlarını Türklere yükler. Yine Bulgaristan’da kapatılan (1984’te) camilerin halini gündeme getiren ve Filistin meselelerini sahiplenen Kürtleri tenkit eder.
Irkçılar ortak özelliğe sahiptir: bu da düşmanlık hislerine, nefret duygusuna önem vermeleridir.
ÇEKMEGİL'İN ÖZÜ
Bilal Sürgeç bey kaleminize sağlık.Teşekkürler...