Katliam
Katliam
Veysi ERKEN 
Elli yaşanı aştım. İnsanın kanını donduran böyle bir vahşeti duymadım Mardin ile ilgili. Adeta Akiflin
"...Ölüm indirmede gökler, ölü püskürtmede yer;
O ne müthiş tipidir: Savrulur enkazı beşer... dizeleri yaşatılıyor.
Neden ve nasıl oluyor.
Böyle bir vahşet, cinayet ve katliam nasıl gerçekleştiriliyor.
Üç yaşındaki sabinin suçu ne?
Ya kadınlar?

Elli yaşanı aştım. İnsanın kanını donduran böyle bir vahşeti duymadım Mardin ile ilgili. Adeta Akiflin
"...Ölüm indirmede gökler, ölü püskürtmede yer;
O ne müthiş tipidir: Savrulur enkazı beşer... dizeleri yaşatılıyor.
Neden ve nasıl oluyor.
Böyle bir vahşet, cinayet ve katliam nasıl gerçekleştiriliyor.
Üç yaşındaki sabinin suçu ne?
Ya kadınlar?
Hiçbir şeyle izahı yok.
Ne gayrı Müslimlerin uydurdukları töre cinayetine sığar bu vahşet ne de teröre. Hele hele dine hiç sığmaz.
Cenabı Allah “Kim bir mümini kasten öldürürse, cezası, içinde ebedi kalacağı cehennemdir. Allah ona gazap etmiş, lânet etmiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır." (NİSÂ SÛRESİ-93) diye vazediyor kullarına. Secdedeki bir insanı katletmek ve cehennemi hak etmek için cinnet mi geçirilmiş, yoksa eroinle mi uyuşturulmuş katiller.
Kim bilir.
Olanı biteni izah etmek gerçekten zordur.
Ne dinle izah edebilirsiniz. Ne de batının sosyolojik analizleriyle.
Burada insanlık öldürülmüştür.
Gazze’deki, Bağdat’taki, Felluce’deki veya cenk kalesindeki gibi.
Çoluk çocuk katledilmiştir Bilge köyünde. İnsanlık katledilmiştir Mardin'in köyünde.
Cenabı Allah böyle buyuruyor. İşte delili:
“Kim haksız yere bir cana kıyarsa bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir canı kurtarırsa bütün insanları kurtarmış gibi olur.” (Maide Sûresi, 32)
Bu katliamın bir tek izahı vardı. Dinin yıkılması.
Yorgun Yıllarda Nusret Çiçek adeta son olayı tasvir ediyor. İste o satırlar “ Araban’da insanlar sanki silah ve kan ile özdeşleşmişlerdi. İntikam kokuyordu sağımız solumuz. Toplumun içini kemiren bir sosyal hastalık, intikam almak! Yaşlı kadınlar mezara ramak kala kan davası peşinde, gitmeden kan akıtmak istiyorlardı.
‘Ah! Ah! Herkes kanını aldı, biz alamadık. Altmış sene önce gül gibi emmimi vurdular’
O küçük ilçe sanki bir Teksas. Kan fabrikası gibi. En çok adam öldüren yiğit. Alnından kurşunu yapıştırıp geri teslim olmak anlı şanlı…
Kaçmak, korkaklık! On dört yaşındaki çocuklar bile çevik atıcı. Hedef saptırmadan intikam almayı, bir aile onuru sayarlardı.
Bir slogan daha: ‘Din yıkılmadan, düşman yıkılmaz’ Beş vakit kıbleye dönenler, birden fazla hacca gidenler dahi içlerinde intikam ateşi yanınca bu sözü söylüyordu. ‘Din yıkılmadan düşman yıkılmazmış!’ İz takibine başladıklarında ne namaz, ne oruç. Kazandıkları hac sevapları da tatilde!
Bet beniz gitmiş, simsiyah bir çehre.
Kan, Kan, Kan.”
Evet…
Bilge mezrasında din yıkılmıştır. İslam hayattan çekilmiştir ve katliam için yüzler simsiyah, gözler kan çanağına dönmüştür.
Ne namazın hükmü ve Kur’an'ın emri bilinmiştir.
Anne karnındaki sabi onun için katledilmiştir. Onun için Bilge mezrası Gazze’ye çevrilmiştir.
Bu bize ders olacak mı?
Şuurlu bir İslam tedrisatı olacak mı?
Kürd'üyle, Türkmen’iyle, doğulusuyla batılısıyla insanımızın gönlüne Allah’ın emirlerini işleyebilecek miyiz?
Katliamları durdurabilecek miyiz?
Kim bilir?
Selam ve Sabırla…
Re:Köylü işi mi?
Bence böyle bir katliam köylüler tarafından işlenemez. Konunun uzmanı olan psikologlar işin bu yönünü göz ardı etmemeliler. Böylesine soğukkanlı bir cinayet ancak profesyonelce yapılabilir. ‘Benzeri görülmemiş katliam’ sözcüğünden de bu çıkıyor zaten. Bölgede şimdiye kadar görülmemiş böyle bir hadisenin ardında ne olduğu yakında ortaya çıkacaktır. Kafaları karıştıran birçok soru vardır ortada: Hadise ilk ortaya çıktığında katil olan tarafın koruculuğu kabul etmediğinden dolayı köyü terk ettiği ve sonra geri döndüğü söylenmişti. Bu aile koruculuğu kabul etmemişse nasıl oluyor da cinayette korucu parmağı var denilmektedir. Olayın üzerinden geçen bunca zaman zarfında halen ateş edilen silahların korucu silahı olup olmadığı ve kaç tane silah kullanıldığının balistik raporundan bahis yoktur. Basının olayı bu kadar dramatize etmesi, üzerinde durması da olayın sıradan olmadığı konusunda işaretler vermektedir. Bunu basit bir reyting hesabıyla izah etmek zordur. Basındaki bazı odaklar hangi konunun ne amaca hitap ettiğini çok yerinde tespit edip ona göre davranmasını biliyorlar. Olay sanki bütün dünyaya duyurulmak için planlanmış gibidir ve böylesine bir katliamı sıradan insanların yapması mümkün değildir. Cinayet bir cinnet halidir ve o cinneti geçiren insan kurşunlanıp yerde yatanlardan canlı olan var mı diye bakıp kontrol edip yaşayanların kafasına sıkamaz. Bunları göz ardı eden ya da kafaları buna basmayan İslam kültürü düşmanları, olayı islama ve halka saldırmanın aracı olarak görmektedirler. Raci D.
Bence de...
Bence de sıradan bir Vahşet olayı. Ben Melitenli'ye katılıyorum. Dinle töreyle ne ilgisi var. Öldürülenler camidekiler. Onlar mı bu vahşeti yapmışlar? Öldürenler din iman mı demişler...
İşte Bu İşin Aslı!..
İŞİN ESASI: 07.05.09 tarihli Taraf 1. sayfasında: "Mardin’de 44 kişinin öldüğü katliamın arkasında “töre”den çok koruculuk ve rant var. 1992’de korucu olan Çelebi Ailesi binlerce dönüm toprağa el koydu. Koruculuğu reddederek Bilge’den ayrılan büyük toprak sahipleri, Köye Dönüş Projesi çerçevesinde geri geldi. Ancak 17 yıl koruculuk yapan Çelebiler kadastro ile bu toprakları üzerine almıştı. Kavga da bu rant yüzünden patlak verdi. “Kız isteme olayı” had safhada olan gerilimin fitilini ateşledi." demiş. Kanımca konuya en rasyonel yaklaşım bu gibi geldi bana... Saygıyla sunuyorum... İ: Melitenli
Melitenli Kardeş!
başkaların ne dediği bizi bağlar mı? Başkaları saldırıyor diye türbe şeyhliği yapan insanın kafasının içerisindeki yanlış anlayış müslüman bir anlayışla sorgulanmayacak mı? Bu tutum ayıp örtmek olmaz mı? Müslümanlara saldırmak için tiriliyonlarca bahane bulurlar bize düşen buradaki eksiği vurgulamak.
Yazıklar olsun...
Adı cinsel konulara karışanların bu olayı TV EKRANLARINDA, kavmiyetçilik yaparak, bilgisizce ve delilsizce İslam Tarihine VE KENDİ GEÇMİŞLERİNE hakaret ve sövme çirkinliklerine vesile kılma FIRSATÇILIKLARI calibi dikkattir. Bütün geçmişi zulüm ve katliam olan Ecnebi aşıklarının bu olayı vesile ederek kendi kültür ve geçmişlerine sövgüye vesile kılmaları ancak psikolojik bir handikap olarak izah edilebilir... Fırsatçı İslam Düşmanlarına dikkat!..
Din denilince ne anlaşılıyor
İslam beşerin mahsulü değildir.Dünyada bütün insanlar yanlış yapsa bu yanlış uyulması gereken bir kural değildir.Yanlış ölçü değil doğru, uyulması gerekli olan bir ölçüdür.Harkes yapıyor sözü avam nazrında yaygın bir anlayıştır.Uydum kalabalığa misali. Mardin'deki olayı sosyoloğlar incelemeli sadece Mardindeki hadiseyi değil benzeri olayların yaşandığı Pakistan,Irak da incelenmeli. İncelenmesi gereke şu:Din denilince bu insanlar neyi anlıyor.Cahillerin anlayışı değiştirlmezse cinnayetler devam eder.Bundan rahatsız olmayalım. Hiroşimaya atom bombasını atan, bilim zirveye çıktığı ülkeydi.Ancak sapık inançlara sahiplerdi yoksunudu.Sanih Bey diyor ki" Olay muhtemelen yozlaştırılmış bir muhitte bir çıkar sebebiyle çıkan husumetin vahşetli bir görüntüsüdür." Evet ben de diyorum ki bu adamlar niye yozlaştı ne yozlaştırdı? Bunu irdelenmesinin ne zararı var? Bu inceleme sosyal bir bilimdir de. Bu konuda müslümanlar konuşmazsa zaten diğerleri konuşmaya başladı. Sanih Bey diyor ki "
Hayret...
Olay muhtemelen yozlaştırılmış bir muhitte bir çıkar sebebiyle çıkan husumetin vahşetli bir görüntüsüdür. mallarını ve mülklerini ellerinden almak için gece misafir oldukları kızılderilileri topluca katleden Avrupalı muhacirlerin vahşetiyle belki kıyaslanabilir ama meseleyi yerli kültürle veya dini atmosferle izah etmeye yönelmek olayın müsebbibi asıl yozlaştırıcı faktörleri göz ardı etmemize yol açabilir. Yazıda manzara olarak değil ama mana olarak Akifin mısralarını öne getirmenin yanlış imalar taşıyabileceği ihtimalini hatırlatmak lüzumunu hissettim. Sayın yazarın duyarlılığı calibi dikkattir; teşekkürler...
Zulmü alkışlamak
Hocam çok değerli tespit ve değerlendirmeler. Her çağda ve her iklimde zulmu destekleyen,alkışlayan ve teşvik eden yapılar var. Bu yapı içinde "insanı sıkıntıya" sokan olayların olması nedense "şaşırtıcı "oluyor. sözde "uçan kuştan haberi olanlar", her şeyi kontrol altında tutan milletten maaşlı seyirciler nerde? Onlar bunca olanlar karşısında bile ballı konumlarını korumaları ve koltuklarında oturup, olayların seyircisi olmaya devam etmeleri, milletin yeni şoklara hazır olması demek. Selamlarımla