Mağlubiyet İdeolojisinin Sonu*
Mağlubiyet İdeolojisinin Sonu*
Veysi ERKEN
Arayış insanın fıtratının gereğidir. Özellikle insan bir başarısızlıkla karşılaştığında veya mağlup olduğunda çare ve çıkış yolu arayışı hızlanır.
Çıkış yolu bulmaya çalışır. Bize kalırsa Osmanlı devletinin son asırlarını ve günümüzün Türkiye’sini bu bağlamda incelemek, olayları ve olup bitenleri anlamak gerekir.
Evet …
Osmanlı mağlup olmuş ve daralamaya başlamıştır.Veysi ERKEN
Arayış insanın fıtratının gereğidir. Özellikle insan bir başarısızlıkla karşılaştığında veya mağlup olduğunda çare ve çıkış yolu arayışı hızlanır.
Çıkış yolu bulmaya çalışır. Bize kalırsa Osmanlı devletinin son asırlarını ve günümüzün Türkiye’sini bu bağlamda incelemek, olayları ve olup bitenleri anlamak gerekir.
Evet …
Bu mağlubiyet ve daralma maddi ve manevi plandadır. Toprak kaybı ile birlikte ahlakî kayıplar da söz konusudur Osmanlı coğrafyasında.
Bu coğrafyada sorumluluk sahibi olduğunu düşünen her birey bir çıkış arayışına girmiş ve bir fikir akımına yönelmiş. Asiye nasıl kurtulur misali devlet nasıl kurtulur sorusu ve derdi herkesin gündeminde.
Aydın olarak bilinen veya gösterilen taife de cevap arayanların başında.
İşte bu noktada fesat çevreleri sızmayı başarır aydınların içine. Münevverin bilinenlerin zihniyeti iğfal edilir fesat odaklarınca.
Devletin kurtuluşu ve felahı batılı değerleri yaşamaktan geçtiğine inanılır münevverin(!) çevrede. Hatta işi damızlık erkek ithaline kadar vardıranlar olur.
Mağlubiyetten kurtuluşun yolu galiplere benzemekten geçtiğine inanılır ve toplum buna inandırılmaya çalışılır. Toplumun mutrefinleri mürebbiyeler ithal eder. Ülke coğrafyasını yabancı okullar sarar askeri ve sivil bürokrasinin her şeyi başta zihniyetleri değişir. Kıyafetleri bile.
Batılılaşma her şeyi ile halka yabancı olanların marifetiyle üst noktaya ulaştırılır. Batılılaşma yabancılaşmaya ve değerlere ihanete dönüşür. Batılılaşma İslamî olan her şeye karşı olma noktasına ulaşır.
Mağluplara bir ideoloji dayatılmış ve hayat bu ideolojiye göre kurgulanmaya çalışılmıştır. Dolayısıyla toplum ve yönetme erkini eline geçirmiş bir avuç oligarşik çete mensubu arasında kıyasıya bir kavga başlamış oldu.
Bu kavga bir asırdan fazladır devam ediyor. Halktan kopuk kesim değerlerini dayatıyor ticarette, sanayide, okulda ve işyerinde. Halk bunlara direniyor hayatın her alanında.
Halk kendi kalmak istiyor. Gücü eline geçirmiş azınlık halkı ifsat etmeye çalışıyor.
Bu cedelleşmeyi anlatan yüzlerce kitap var.
Okumak gerekir.
Bu cedelleşmeyi anlamak ve oligarşik çeteye meydan okumak gerekir.
Oligarşik çete ve halk arsındaki ayrışmayı net ifadelerle izah eden kitaplardan birisi şüphesiz ki, “Mağlubiyet İdeolojisinin Sonu” dur.
Kitap Giriş ve buna bağlı olarak beş bölümden oluşuyor. Girişte Batılılaşma yahut mağlubiyet ideolojisinin ne olduğu izah edilmiş ve birinci bölüme geçilmiştir.
Birinci Bölüm Mağlubiyet ideolojisinin sonuna doğru yaklaşıldığını ifade etmektedir. İkinci bölümde ise batılılaşma ve medeniyetler çatışması izah edilmiş ve İslam’ın siyasileşmesi ve yeni Türkiye’nin kuruluşu üçüncü bölümde anlatılmıştır.
Dördüncü bölümde milli mücadele yıllarını İslam milli mücadelenin neresinde başlığı ile izah edilmeye çalışılmış ve yaşadığımız iç çatışmanın mahiyeti son bölümde medeniyetler(iç) çatışması başlığı ile anlatılmıştır.
“Mağlubiyet İdeolojisinin Sonu, bir anlamda Türkiye’nin yakın tarihini doğru okuma kılavuzu mahiyetinde bir kitap, Tarihsizleştirilmiş bir halkın kimlik ve aidiyet arayışının seyir defteri bir yönüyle de.”.
Gerçekten bize bizden olmayanlar tarafından dayatılan ve mağlubiyet ideolojisi olarak adlandırılan ideolojinin sonu geldi mi?
İdeolojiyi dayatanlar mağlubiyeti kabul etti mi?
Belki bu taraf tartışılır?
İdeolojiyi bize dayatan şer güçler asla vazgeçeceklerini sanmıyorum.
Dayatmaların sonu gelebilir mi?
Pekâlâ gelebilir.
Zira yiğit ancak düştüğü yerde ayağa kalkabilir. Millet de aynı şekilde ayağa kalkabilir ve dayatılan ideolojiyi bitirebilir.
Neticeten
“Türkiye için tasarlanmış savaş sonrası ideolojisini destekleyecek güçten mahrumdur. Esasında bu korkulacak bir durum değil. Her son bir başlangıcı müjdeler. Ayağa kalkmanın, kendi ayakları üzerinde durmanın tam zamanıdır.”
Ayağa kalkabilmek için bize dayatılanların deşifresi için okumak, anlamak ve dayatılanlara rağmen değerlerimizi yaşamak gerekir.
Kalemine sağlık Sayın Mehmet Doğan bize yüzyıldır dayatılanları deşifre ettiğin için.
Haydi, okumaya ve mağlubiyetten kurtularak galibiyete ulaşmaya, felaha kavuşmaya…
Yorum yazabilmeniz için üye girişi yapmanız gerekmektedir.