Öğrenme Hakkı ve Öğrenci Affı

Öğrenme Hakkı ve Öğrenci Affı

Veysi ERKEN
Son günlerde Sayın Muhsin Yazıcıoğlu tarafından tekrar gündeme getirilen konulardan birisi de öğrenci affı meselesidir. Bu konunun gündeme getiriliş sebebi üzerinde durmak fuzuli bir durumdur. Önemli olan mağdur edilmiş olanların mağduriyetinin giderilmesidir
Aslında af bir suçun yok farz edilmesidir. Meseleye bu açıdan bakıldığında suç işlemediği halde öğrencilerin suç işlemiş gibi kabul edilip affedilmelerine çalışılması doğru bir yaklaşım değildir.
Affa konu edinilen husus öğrencilerin büyük bir kısmının parasızlık yüzünden devam edememe,,alanlarını beğenmeme veya öğrenme hak ve özgürlüğünün zorla gasp edilmesinden doğan mağduriyetlerdir. Bir başka deyişle hukuka göre suç işlememiş öğrenciler affa mahzar olmaktadır(!).

Esasında bir ülkenin kalkınmasında ve söz sahibi olmasında yetişmiş insan gücü birinci derecede etkili ve önemli faktördür. Eğitim; ferdin niteliklerinde farklılaşma meydana getirme süreci biçiminde tanımlanabildiğine göre, toplumun kalkınmasını sağlayacak ve onu milletler camiasının en önemli unsuru haline getirecek olan eğitilmiş insanlar olacaktır.

Bilhassa, üniversite eğitiminin hem fertlerin refahı, hem de ülkenin kalkınması için önemli bir role sahip olduğu kabul edilir. Yükseköğretim birçok meslek için ön şart, yüksek gelir ve içtimaî itibarın en etkili belirleyicilerinden birisi ve ülkeler için can damarı kabul edilir.

Bundan dolayı ülkesini ve milletini seven yöneticiler mümkün olduğunca herkesin bu öğretim kademesinden faydalanabilmesini esas alırlar. Zira hiç bir devlet ve vatansever yönetici yükseköğretim hakkından mahrum bıraktığı insan sayısının çokluğu ile övünmez, övünemez.
Yükseköğretim diploması “sosyal hareketlilik” araçlarından birisi ve üst katmanlarda yer almanın belirleyicilerinden ise -ki bu doğrudur-tedbirler buna göre alınmalıdır.

Bu izahın yapılması yükseköğretimin gerek fert,gerekse milletin hayatında oynadığı role dikkat çekmek içindir. Dolayısıyla bize göre af meselesine öğrenme hakkı açısından bakılması gerekir.

Bireylerin yükseköğretimden Anayasanın, ilgili kanunların ve uluslararası sözleşmelerin ön gördüğü faydalanma haklarını kullanabilmeleri öğrenme hakkı önündeki bütün engellerin kaldırılmasına bağlıdır.

Öğrenme hakkı ile ilgili hukukî metinlerden bazıları şu şekilde sıralanabilir:

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi;
“1-Her şahsın eğitime hakkı vardır. Eğitim parasızdır,hiç olmazsa ilk ve temel eğitim safhalarında böyle olmalıdır. İlk eğitim mecburidir. Teknik ve mesleki öğretimden herkes istifade edebilmelidir. Yüksek öğretimi liyakatlerine göre herkese tam eşitlikte açık olmalıdır. İnsan Hakları evrensel Beyannamesi,Madde-26” Maddenin tahlilinden anlaşılacağı üzere,bu beyanname her şahsın eğitim hakkı bulunduğu gerçeğini kabul etmekle yetinmeyip, ilk ve temel eğitimde devletlere görev yüklemektedir.

Eğitim hakkının vazgeçilmezliği ve devredilmezliği sebebiyle,bu hak “İnsan Hakları ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşme(Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi)de de yer almış ve taraf devletlerin iç hukuklarının ayrılmaz parçası olduğu gerçeği teyid edilmiştir. 1954’te yürürlüğe giren ek protokolde: “Kimse,tahsil etmek hakkından mahrum edilemez. İnsan Hakları ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşme(Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi) Ek Protokol,Madde-2” denilerek eğitim hakkının vazgeçilmezliği vurgulanmaktadır.
Türkiye bu hükümleri usulüne uygun biçimde kabul ettiğinden dolayı Anayasanın 90. Maddesinin son fıkrasında yer alan “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile
Anayasa Mahkemesine başvurulamaz” hükmü uyarınca kanun hükmü olup herkesi ve her kurumu bağlamaktadır.

Bu bağlayıcılık Anayasamızın muhtelif maddelerine yansıtılmıştır. Uluslararası sözleşmelerde yer alan eğitim hakkıyla ilgili Anayasada yer alan maddeler:
Herkes,yaşama,maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir. Madde-17.
Herkes,bilim ve sanatı serbestçe öğrenme ve öğretme,açıklama, yayma ve bu alanlarda her türlü araştırma hakkına sahiptir. Madde-27.
Kimse,eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz.... Eğitim ve öğretim kurumlarında sadece eğitim,öğretim,araştırma ve inceleme ile ilgili faaliyetler yürütülür. Bu faaliyetler her ne suretle olursa olsun engellenemez. Madde-42.

1982 Anayasasının başlangıç maddesinin 8. Bendi “Her Türk vatandaşının bu anayasadaki temel hak ve hürriyetlerden eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak milli kültür,medeniyet ve hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme
ve manevi varlığını bu yönde geliştirme hak ve yetkisine doğuştan sahip olduğu” nu ifade etmektedir. Yine Millî Eğitim Temel Kanununda;


Genellik ve Eşitlik:


Eğitim kurumları dil, ırk, cinsiyet ve din ayırımı gözetilmeksizin herkese açıktır. Eğitimde hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınmaz.(M.E.T.K.,Madde-4)

Eğitim Hakkı:

Temel eğitim görmek her Türk vatandaşının hakkıdır. Temel eğitim kurumlarından sonraki eğitim kurumlarından vatandaşlar ilgi, istidat ve kabiliyetleri ölçüsünde yararlanırlar.(M.E.T.K.,Madde-7)
Özellikle af konusu haline getirilmek istenen yetişkin fertlerin (Yökseköğretim Öğrencilerinin) eğitim hakkı ile ilgili uluslararası sözleşmelerle getirilen düzenlemelere göre “Herkes, zorunlu öğrenimini bitirdikten sonra daha ileri düzeylerde eğitimini kendi seçeceği zamana erteleme ve aynı zamanda, eğitim sistemine yeniden girme hakkına sahiptir” denilmektedir.

Bireyin eğitimini kendi dilediği zamana erteleme ve sisteme yeniden dönebilme hakkını kullanabilmesi sistemin esnek olması ve hiç bir ferdi dışlamamasına bağlıdır.

Buraya kadar yapılan izahlardan da anlaşılacağı üzere “af” konusunu sayın Yazıcıoğlu bir lütuf olarak değil yönetme gücünü elinde bulunduran kurum, kuruluş ve yöneticilerin yanlışlarını, hatalarını ve hak gasplarını ortadan kaldırılmasını sağlayacak ve öğrenme hakkını sınırsız kullanılabilecek bir tarzda ele alması gerekir.

Kısaca, düzenlemeler bilgi, hüner ve maharet kazandırmaya ve teknolojik gelişmeye önem vermesi gereken yükseköğretim kurumlarından (üniversitelerden) hiç bir öğrencinin kaydı isteği dışında silinmeyecek ve öğrenme hakkı gasp edilmeyecek tarzda gerçekleştirilmelidir. Sayın Yazıcıoğlu af konusundaki mücadelesini bu doğrultuda yapmalıdır. Zaten aklın, hukukun ve insanlığın gereği de budur.
Esasında katillere, hırsızlara, hortumculara ve ırz düşmanlarına karışılmadığı bir zaman diliminde öğrencilerle ilgili düzenlemelerin yapılmaması akla aykırıdır.

Öğrencilerin mağduriyetini gündeme taşıyan ve giderilmesi için çabalayan sayın Yazıcıoğlunu tebrik ediyor ve mecliste yapılacak düzenlemelerin kalıcılığının sağlanması için şu düzenlemelerin yapılmasını diliyorum:

1- İlgili mevzuat yeniden ele alınmalı ve öğrencilerin “kendi istekleri” dışında kayıtlarının -her ne sebeple olursa olsun- silinmesine ve öğrenme hakkının gaspına son verilmelidir.
2-Üniversite yönetimlerinin keyfi muamelelerine yol açan mevzuat aklın, ahlakın, bilim ve teknolojinin gereklerine uygun bir şekilde yeniden düzenlenmeli ve Yök’ün, Rektörlüklerin, Dekanlıkların keyfiliklerine son verilmelidir.
3-Öğretim sistemi, öğrencinin öğretim sisteminden dilediği zaman ayrılma ve tekrar dönmesine imkan sağlayacak esnekliğe kavuşturulmalıdır.
4-Bu tür konuların kanunlarla değil daha sade mevzuatla düzenlenebilir esnekliğe kavuşturulması ve meclisin konusu olmasından çıkarılması sağlanmalıdır.
5-Bir diğer tedbir,şimdiye kadar işlenen hataları gidermek için acilen kanuni düzenlemeler gerçekleştirilmeli ve öğrenme hakkı gasp edilmiş öğrencilere hakları iade edilmeli ve okullarına dönmeleri sağlanmalıdır.
Veysi ERKEN
Yorum yazabilmeniz için üye girişi yapmanız gerekmektedir.