ROMA'DA BİR GEZİNTİ

ROMA’DA (MAZİDE) BİR GEZİNTİ


M. Selami ÇEKMEGİL

İmkan oldukça seyahat, tavsiye edilen iyiliklerdendir. İnsan seyahatlerde bazen mahrum bırakıldığı güzelliklerle, içine hapsedildiği yanlışlıkları kıyaslama imkanı buluyor, ufku açılıyor… İyilikler ve güzellikler (hikmet) insanlığın (müminin) müşterek malıdır. Onlara yöneliş İslami bir meziyettir; takvadır, üstünlüktür. İşte bu sebepten, zaman zaman gezip gördüğüm manzaraları anlatmayı, ülkemde duvara asmak ve seyretmek istediğim renkli tablonun meydana gelmesinde belki iyi bir fırça darbesi olur ümidiyle faydalı görüyorum.
Yoksa amacım -bazı yerlilerimizin tam anlayamadığı- bir Batı propagandası değildir. Aksine Batıda gördüğüm kısmi güzellikleri ülkeme aparma gayretidir. Aslında ülkeler arasında benim en fazla yöneldiğim yer kıblemdir. Görmüş olsaydım kıblemi teşkil eden Kabe’ye ilişkin intibalarımı da yazabilirdim. Ama gitmiş olmasam dahi Dünya’nın neresini oradaki zorunlu bir ibadetin faziletiyle kıyaslayabilirdim ki?... Esasen bütün ibadetlerin Dünyanın neresinde olursa olsun taşıdığı bilinç ve matuf bulunduğu niyetle tarif edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu mülahazaları yazılarımdaki amacı yanlış istikametlere yönlendirenlere karşı bir ön tedbir olarak duyurmak istiyorum.

Roma’ya bir kaç yıl önce Sağlık İş Genel Başkanı Sayın Mustafa Başoğlunun yakın mesai arkadaşı Savaş Benli beyle beraber gitmiştim. Kendisi konumunu hazmetmiş olgun bir kişilik sahibidir. SSK yönetim kurulunda bu vasfıyla dikkatimi çekmişti. Mantıklı, itidalli ve dürüst nitelikli taktikleriyle onu diğer dokuz üyeden kendime daha yakın hissetmiştim. (bkz. Tilki Tuzağı, Timaş yayınları 1991)… İstisnasız bütün uzantılarıyla SSK’yı çöküşe yönlendiren siyasi-bürokrat ittifakına karşı Savaş beyi yanıma alarak direnmekte, bir bürokrat olduğum halde insani bir boyut hissetmiştim. Bedelini ağır ödedim… Zaten dikkat ederseniz, milletimiz de kendine karşı kurulmuş ‘tilki tuzakları’nın bilinci içinde 1954 seçimleri hariç, daima iktidarda olanlara karşı muhalefet cephesine olan desteğini artırmak suretiyle bu karşıtlık hissini belirtmek istemiş; ama her seferinde, 1839’dan beri bilinçli ve örgütlü siyasiler ve bürokratlar karşısında çoklukla yenik düşmüştür. Ben de öyle; milletim gibi Savaş beyle birlikte yenik düştüm.

***

94’lerde Roma’ya giderken uçakta, son iki sene içinde THY hizmetlerinin gelişmiş, (Müslümanlar ve işçiler de dahil) yolculara tavırlarının daha düzelmiş olmasını müşahede etmekten mutlu oldum. Hosteslerin mini eteklerinin normal eteğe dönüşmüş olması, hizmet kalitesinin düzelmişliğini fark ettirmek bakımından yararlı olmuştu, sanıyorum. Kumanyada domuz eti kullanmadıklarının not düşülmüş olmasını da, güdücülere karşı taşınan kuşku nedeniyle yolcuları rahatlatıcı buldum. Artık iradi olarak da THY yolculuğunu tercih edebilirdim.

***

Roma’ya inince tarihle yüzleşiyorsunuz. İstanbul’da, ülke egemenlerinin utanarak, zamanın nazım şehir planlarıyla gizlemeye çalıştıkları Süleymaniye misali abidelere inat, İtalyalılar, Roma döneminin bütün eserlerini iftiharla, bir tapu senedi gibi ortaya çıkarmışlar. Ama şu bir realite ki, bizim zarif minarelerimizin, üstlerine örtülmek istenen şalı delerek tüm dünyaya, geçmişteki estetik bir medeniyetin varlığını haykırması gibi, Roma’da kölelere inşa ettirilen o devasa tarihi eserler de, saçaklarına dizilen zarif heykelciklere rağmen, Batı medeniyetine egemen gaddar zihniyeti açıkça teşhir ediyor. Biraz dikkatlice inceleyince insan, teknik araçların bu denli güçlü olmadığı o dönemlerde, dev sütunların Bizans’tan, Mısır’dan ve Anadolu’dan buralara getirilerek dikilmesi için dökülen kan, katledilen canların cesametinden ister istemez ürküntü duyuyor. Çünkü bu sütunların dikilmesi için güdülen insanı gönüllü çalıştıracak bir uhrevi karşılık da yok. Dünyevi karşılığın olmadığını ise Spartaküs filminden çok iyi biliyoruz.

***

St. Peter meydanından etrafını çevreleyen tarihi mimariyi hayranlıkla seyrettik. Özellikle, Türkiye’deki materyalist zihniyetin kölesi gibi gördüğüm, yürüyüşündeki aksama nedeniyle bana sosyalist bir partinin başkanını hatırlatan bir bayanımız bu sanat eserine övgüler döktü. Yarım daire şeklindeki tarihi yapının avlusunda işaretli bir odak noktasından baktığınızda, çokluğu nedeniyle sayamadığım sayıdaki sütunların arkalarındakileri gizleyerek nasıl tek sütunmuş gibi gözüktüklerine dikkatimi çekti. Sütunların zarafeti ile, saçaklardaki heykelciklerin ahengini işaret etti. Onun böyle bir güzelliğin kölesi olmaya razı haleti ruhiyesini gözlemleyince sualimi patlattım: Dedim ki, “bileceksiniz, sabahtan beri gezip gördüğümüz bu eserlerin çoğunu dikmek için Roma’lılar binlerce köle kullanmıştı. Yine böyle muhteşem eserlerin dikilebilmesi için yeniden kölelik düzeninin gelmesini ister misiniz?” Proletarya savunucusu bayan arkadaş kendini toparladı ve haşmetiyle kendini ezen bu eserlerin tahakkümü altında, cılız bir sesle, ‘hayır’ diyebildi. Sanki şimdi öyle değilmiş gibi…

Bir başka gün, Colloseum’un önünden geçerken sordum: ‘Tarihte, Romalıların aslanlara attığı Müslümanlara burada mı işkence etmişlerdi? Etrafımdakiler, ‘ne müslümanı; buraya Müslüman ayağı girmedi’ deyince sorumu bir başka biçimde tekrarladım ; ‘Hani şu, Hz. İsa peygamberimize inandıkları için Roma İmparatorlarının işkenceye tabi tuttukları müminlere o kötülükleri burada mı yapmışlar?’ dedim. Oradakiler, “ama Müslümanlar diyorsun”, diye yanlış konuştuğumu işaret edince, doğru konuştuğumu belirtmek bakımından: ‘ben sizin terimlerinizle konuşmaya mecbur muyum; ben kendi kavramlarımla konuşurum. Kur’an onlara Müslüman diyor. Ben Müslümanım. Kur’ana inanıyorum. Ben eşya ve olayları Kur’anın tanıdığı gibi tanırım’ diye karşılık verdim. Bir şey diyemediler ve biraz daha bir şeyleri izah ettim.

O Müslüman insanların, bugün kalıntılarını hayranlıkla izlediğimiz o dönemlerde, materyalist Batı medeniyetinin babası Romalılardan nasıl kötülük gördüklerini merak edenler, İngiliz Bernard SHOW’un “Androcles And The Lion” isimli eserini okumalılar. Bugün Kosova’da masum insanları katleden cani Sırplara zemin oluşturan materyalist yetkilileri sükunetle izleyen Batı Hıristiyanlarının, zulme karşı çıktığı için aslanlara atılan kahraman Müslüman bir geçmişleri olduğunu hatırlamalarını ne kadar isterdim!...


M. Selami Çekmegil (1995)

M. Selami ÇEKMEGİL
Fahri
29.02.2008

işte, problemde tam orada, sn. melitenli. "ihtiyacı karşılamak.."

Melitenli
28.02.2008

her eleştiri doğru mu?

yeraltı camileri, dört başı mamur bir camianın lüksü olarak değil, bir ihtiyacın ürünü olarak varoluyor. Allah onlara katkıda bulunanlardan razı olsun. Kanuni zamanında değiliz ki bir Süleymaniye daha dikelim. bir Sinanımız da yok şimdi... İ.Melitenli

Selami Çekmegil
27.02.2008

bir eleştiri...

Dikkatli bir dost'tan şöyle özel bir değerlendirme aldım; düşündürücü. Diyor ki: ...bu kadarcık bir gezi yazısında, bahsettiğiniz hataya düşmemek mümkün değil. ben, herkes gibi bakmadım temanız, sanki güzellikleri görmemek istememişsiniz gibi sonucu -isteyen için- rahatlıkla doğurur. önyargı yada üzüntünüz görmenizi de engellemiş olabilir. hangisi.? * camilerimiz, oldukça büyük parklar içine ve mimari bir zenginlikle, özenle inşa edilmelidir. böyle, gecekondu diker gibi cami yapmayı, apartman altı mescidleri hiçbir zaman uygun bulmadım. dükkanları da. ne meydan yapmayı biliyoruz? ne cami yapmayı.? rant-materyal, şehircilik anlayışının önüne geçiyor maalesef. kuran üzerine yemin etmemeyi laiklik sanıyoruz. namus-şeref üzerine -yalandan- yemin etmeyi dine uygun bulabiliyoruz..

Fahri
25.02.2008

Aynı vahim hata devam ediyor maalesef.! İstanbul silüeti, artık gökdelenlerden-kulelerden oluşuyor. Kültür Bakanlığı, 749 adet yıkıntı kiliseyi koruma ve resterasyon altına alıyor. Zülum abidesi olması gereken Akdamar Kilisesi, devlet kesesinden 2.4 trilyona onarılıyor.. Uygarlık hala batıda, AB de aranıyor.. Irakta, hem Müslüman, hem Türk akrabalarımızı vahşice gözlerimizin önünde katledenlerle, dostluk yürütülüyor.. Allah hepimize akıl-fikir versin.!

kubha
24.02.2008

2007 Seçimi

2007 yılındaki genel seçimde Ak Parti oy oranını muhalefete karşı 12 puan artırmıştır. Demokrat Partiden sonra Ak Parti iktidardayken oy artıran 2. parti olmuştur.

Yorum yazabilmeniz için üye girişi yapmanız gerekmektedir.