SAİD ABİ

Said Abi

Bilal Sürgeç

Taşra’da kitap seven bir insan için en büyük dost bir başka
kitap okurudur. Sait Abi Malatya’daki şansımdı. Onu caddede,
sokakta elindeki kitapları göğsüne yaslayarak yürürken
görürdüm.Kitap ve dergi, ayrılmaz bir parçasıydı. Büyük çarşıda depo
şeklindeki bürosuna her uğradığımda tek başına ise mutlaka dergi
ve kitap okurdu.

Tenkitlerini toplumun bir kesimi kaldıramıyordu. Sait Abi tenkiti
gerçeğe giden yol olarak görüyordu. “Abi milletin gönlü
kırılıyor, milletin hatırı kalıyor, biraz yumuşak olsak” diyenlere
“Hakkın gönlünün kırılması daha mı iyi?” diye cevap
verirdi.

Sait Abi sosyal yönü gelişkin biriydi.Hangi topluluk
düzenlemiş olursa olsun az buçuk fikir veren herhangi bir toplantıda onu her
zaman görmek mümkündü. Toplantı salonunda eleştirilerini ve
tenkitlerini sıralamaktan da geri durmazdı. Cem vakfının Sabancı
Kültür merkezinde düzenlediği Yaşar Nuri Öztürk’ün katıldığı
bir konferansta dinleyiciler kendisinden çok uzak olmalarına rağmen
toplantıya katılıp tenkitlerini yüksek sesle dile getirmekten geri
durmadı.

Birçok siyasi ile şahsi tanışıklıkları vardı. Sena TV’de
az buçuk ilgilendiğim için biliyorum. Türkeş’in Malatya’da bir
toplantısına Sait Abi de katılmıştı. Sait Abi’yi gören
Türkeş onun yanına giderek çok eskiden tanışan iki dost gibi
kucaklaştılar. 1996 yılında Malatya’ya gelen Erbakan’la belediye
binasında karşılaştıklarında Erbakan, Sait Abi’ye “Sohbetlerini
özledik” dedi. Bizatihi benim yaptığım Sena TV’deki bir söyleşide
Korkut Özal ve Recai Kutan yetişmelerinde Sait Abi’nin terzi
dükkânının etkisine işaret etmişlerdi.

Sait Abi tüm tenkitçi yönüne rağmen sosyal yanı güçlü ve
aktif biriydi. Islahatçı Demokrasi Partisinin İl başkanlığını
yaptığım zamanlarda parti bürosuna uğrar sohbet ederdi. Bir gün
bir arkadaş “Hocam size göre milliyetçilik nedir? diye bir soru
sorunca “Size göre ne demek İslam’a göre bunu öğrenmeliyiz.”
dedi.
Parti ile uğraştığım için biliyorum . Particiliğin
entelektüel seviyesini fikir ve düşünceden uzak yönünü gördüğü için
uğraşmazdı ancak uğraşanlara da karşı çıkmazdı. Bir gün
“Müslümanlar bu işle uğraşmasın da sarhoşlar mı bizi idare
etsin?” diye sorduğumda “Bu konuda milletimiz üzerine düşen görevi
yerine getirir.” diye cevap verdi. Parti ile uğraşmak entelektüel
seviyesinin altındaydı. Biz hiçbir zaman parti ile uğraşma diye
herhangi bir telkini olmadı. Yeniden Milli Mücadele hakkında
düşüncelerini sorduğumda “Yeniden Milli Mücadeleciler Ömer Nesefi’nin
‘İslam İnancının Temelleri Akaid’ kitabını
yaygınlaştırarak gençliğin yetişmesinde çok büyük bir hizmet verdiler. Ancak bu
hareketi tenkit ettiğim de oldu.” Dedi ve şu hatırasını
anlattı:

Bir gün Pınar dergisinde de yazıları yayınlanan Cemil
Meriç’in bir yazısını Mücadelecilerin Malatya temsicisi Mehmet Bey’e
(Mehmet Can) gösterdim. Yazıda “Tanrı yıldızlarla oynayan
çocuk. Parya çobanları Tanrılara bu sesle yalvarmışlardı..Büyükler
de kıskanç tanrılar gibi. İnsan hayalleriyle Tanrı- Cemil Meriç
peygamberlik müessesi hakkında da entelektüel çalışmalarla atıp
tutuyor –çağdaş uygarlık düzeyi hakkında İsa efendimizin yeri
ne? Ne zaman doğduğu hatta doğup doğmadığı meçhul olan bu
insana…Havarilerini yaratamayan İsa’nın yeri tımarhanedir tarih
değil…” diyebilen Cemil Meriç sadece Bu ülke isimli kitabında değil,
diğer bir eserinde de peygamberliğin ne olduğunu bilmez gözükür.
Kuran kültürü de yok. Cemil Meriç İslam’a hürmetkardır.
Fakat” Kur’anın nüzulünden sonra yaşamış bir Hint filozofuna
rahatça “Yeni bir peygamber R. M. Ro” deyip çıkıvermiş hem
de “tek tanrılı bir din kurmuştu “diyordu.Bu tür konularda
Mehmet Bey’i ikaz ettim oda derginin İstanbul merkezini aradı.”



Sait Abi İslam Dünyasının geri kalışında Tenkit’in
noksanlığını görüyordu. Ona göre “vücuda giren yabancı bir maddeden
rahatsız olmayan morfin yemiş bir bünye gibi bir cemiyet de temel
aksamalardan fertlerini otomatikman alarma geçiremiyorsa veya fertler
cemiyetlerinin arızalanmalarından habersiz rahat görünen (vurdum
duymaz) ızdırapsız bir hayat sürdürüyorsa artık bu tür insan
toplulukları içtimai bütünleşmeyi gerçekleştirememiştir.
Sait Abi
Sait Abi ele aldığı kişiler hakkında bazılarının yanlış
zan ettiği gibi toptan ret etmezdi.”Hadislerde böyle yazmış,
Kur’an böyle demiş” gibi gelişi güzel kaynaksız konuşuldu mu Sait
Abi çok sert tepki gösterirdi.O, “ bu davranış şekli vahye göre
büyük bir zulümdü.
Peygamber dışında hiç bir insanın sözü davranışı
İslam’ı bağlamazdı. Bir ara İktibas dergisinde Risale-i Nur hakkında
tenkit yazıları yayınlanıyordu. Sait Abi , Said-i Nursi’yi biraz
da şefkatle anarak onun şu sözünü de hatırlattı
“Yanlışlar nefsimden doğrular Kuran’dandır.” Said-i Nursi’nin İslam
adına uzun yıllar hapiste yatması Sait ağabeynin onun hakkında
merhamet yüklü ifadelerinin tmel nedeniydi. Ancak derviş yapılı bir
arkadaşı yanına gelmişti.Adı Şevket Kösemen’di Onu biraz tatlı
sert tenkit ettikten sonra “Eskiden marksistin. Mücadeleci idin.
İslama dönüşünü nefis bir bildiri yayınlayarak ilan etmiştin.
Sonra Nurcluğu seçip niye böyle pasifleştin?”
Sait Abi herhangi bir kayıtta bir yanlışı gördüğünde “
şu söz vahye terstir. Belki bu zat bu sözü söylemiştir demiyorum.
Söylemişse zulüm etmiştir. Söylemediği halde bu kitaba
koymuşlarsa hem bu zata hem de İslam’a zulm etmişlerdir.”
1996 yılının başlarında bir İstanbul’da Darülaceze
binasına Sultan Abdülhamit’in fotoğrafları asılmıştı. Bir grup
İşçi Partili bu durumu protesto etmiş fotoğrafa yumurta atmışlardı.
Sait Abi ile Malatya’da yayın yapan Sena TV’de bu olaya da
değinmiştik. İşçi Partisi’nin Malatya teşkilatından bir
yetkilisi canlı yayına bağlanarak Abdülhamit hakkında aleyhte
konuşmaya başladı.İşçi Partisi yanlısı Ulusal TV’nin bugünlerde “
En büyük devrimci Hz Muhammed” diye yayın yapması kimseyi
aldatmasın o yıllar da Turan Dursun’u Türkiy7e’ye tanıtan bu partinin
adamlarının çıkardığı 2000’ e Doğru dergisiydi. Biz yine
konuya dönelim İşçi Prtili diyordu ki “din insanları böler din
olmasın. Din olmasa barış olur. Din yerine insanları birleştiren duygu
yurtseverliktir. Emperyalizme karşı yurtseverlik olsun.” Said Abi
Müslümanlara “kardeş” olmayanlara Malatyalı ise “hemşerim”
diye hitap ederdi. İşçi Partiliye şu soruyu sordu “Yahudiler,
Müslümanlar ve Hırıtiyanlar Küdüsü’ü çok seviyorlar. Orada
Yurtseverler niye anlaşamıyorlar? “

Bilal SÜRGEÇ

Bilal Sürgeç
Misafir
23.11.2006

Bilal Sürgeç'ten Bir not:

Sena TV'nin açılışında Şimdi de İlahi söylenecek denildi. Musikişinaslar ilahi söylemeye başladılar. Sait Abi de açılıştaydı. Canlı yayın devam ediyordu. "Söylediğiniz ilahi değil türküdür" dedi. Not: İlahi konusunda Sait Abi'nin tenkittlerini içeren bir hatıranız var mı?

Yorum yazabilmeniz için üye girişi yapmanız gerekmektedir.