SANAT ESERİ Mİ, PARANIN ESİRİ Mİ
SANAT ESERİ Mİ, PARANIN ESİRİ Mİ
Asrımızda yaşam çıtasını öykücüler, roman yazarları ve onları filmleştiren sinemacılar yükselti. Sırf kitaplarını satmak eserlerini ve yapıtlarını popüler kılmak pahasına, okurlarına hayal ve rüyalarını pazarlayıp, ulaşılması imkansız mutluluk reçeteleri sundular.
Okurlar da, genç yaşlarda o eser ve filmleri okuyup, izleyerek onların paralelinde hayat şablonu oluşturdu. Sonunda benzer bir yaşamı hedefleyerek, kendilerini mutsuzluğa sürüklediler..
Zaman sürecinde hayat realitesini fark ettiğinde bazıları çıkılması mümkün olmayan bir yola girdiklerinden geriye dönemedi; bazıları da ağır bedeller ödeyerek normal bir yaşama yöneldiler...
Sanat dünyasında ütopya, hayal ve rüya pazarlanırken, Ekonomi dünyasında da imaj, marka, prestij ve moda pazarlayarak insanları tüketim kölesi haline dönüştürdüler.
Edebiyat ve sanat dünyasında hayal pazarlayanların eserler kapışılıp ödüller alırken, realist yazar ve sanatçıların eserleri de yaşadıkları dönemde yetim ve öksüz kaldı...
***********
***********
Konu sanattan açılmışken üzerinde durulması gereken en önemli konu sanat ve para ilişkisidir. Eğer bir sanatçı eserini para kaygısı ve para kazanmak için yapıyorsa o esere sanat eseri denemeyeceği gibi, yapana da sanatçı değil zanaatkar denir.
Tarihin ilk döneminden beri sadece "sanat için" yapılan eserlere "sanat eseri" denilirken, asrımızda sanat yeni bir kavşağa girerek para kazanma amacıyla yapılan çalışmalar sonucu ortaya konan ürüne de " sanat eseri" denilmeye başlamıştır.
O kavşaktan sonra sanatçı ve sanat esri kavramları da erozyona uğrayarak değerini kaybedince, sanat paranın esiri haline gelmiştir.
Bu nedenle yaşadığımız çağda sanat ve sanatçı açısında yeni bir sıçrama yaşanamamıştır.
Yorum yazabilmeniz için üye girişi yapmanız gerekmektedir.