Sayın başbakanım,
Bahattin BİLHAN
Mersin E. Merkez Vaizi 19.12. 2011 
Sayın başbakanım,
Sizi sevgi ve saygıyla selamlar, rahatsızlığınız geçmiş olsun der, Allahtan acil şifalar, Ülkenin hayrına matuf bütün teşebbüslerinizde üstün başarılar dilerim.
Biliyorum ki boş geçen vaktiniz pek yoktur. Ancak bu yazıyı okumaya birkaç dakika ayırmanızı ve buna ayıracağınız dakikaların boş geçmiş dakikalar olmayacağını umuyorum.
Sayın Başbakanım,
Size acil şifalar, hayırlı ömürler, Tenzile Erdoğan validemize de Allah’tan rahmet ve gufran dilerim. Rabbim, Merhume’yi affetsin, mekanı cennet olsun. Sizin izzetli bir “hayır-selef”in, vefakar bir “hayır-halef”i olduğunuz kanısındayım. Merhume’ye karşı ilgi, alaka ve saygıyı gösterdiniz. Döktüğünüz gözyaşlarıyla bu içtenliği kanıtlamış oldunuz, genç kuşaklara güzel bir örnek sundunuz. Rabbim ecrinizi bol versin.
Bu arada –cür’etimi bağışlayın- yanlışlarınız da oldu. İzniniz olacağını umduğumdan bu yanlışları özetlemeye çalışayım:
Medyadan öğrendiğimiz haberyler doğruysa, merhum’e için “üçüncü günü mevlidi” , “kırkıncı günü mevlidi” okuttunuz, törenler düzenlediniz, misafirlere yemekler yedirdiniz. Bu konuda bazı istifhamlarım vardır:
1- Allah’ın dininde, kitabında “yedinci günü mevlidi, kırkıncı günü mevlidi” üçüncü günü, elli ikinci günü mevlidi, ölüm yıldönümü mevlidi diye teşri olunmuş bir ibadet biçimi veya böyle bir dua töreni var mı?
2- Yapacağınız ibadetlere tek “yol göstericimiz” olan İslam Peygamberinin (as) bu mealde bir fiili veya sözlü önerisi, yani sünneti var mı?
3- Kaynaklarımızın tespitine göre, Peygamberimiz (as), hayatta iken yakın arkadaşlarından veya akrabalarından bir kısmını kaybetmiş, bunlar için üzülmüş, ağladığı da olmuştu. Bunlar için Allah’tan rahmet ve gufran dilediği, dua ettiği olmuştu.Ancak bunlardan hiçbiri için yedinci veya kırkıncı mevlit töreni veya bir “dua merasimi’ düzenlediği olmuş mudur?
4- Bilindiği gibi, İslam’da tek kaynak vardır ki o da, vahiydir. Bu kaynağın arı-duru ve şaibesiz hükümleri arasında, “mevlit okuma”, ölü için yedinci ve kırkıncı günü örenleri var mıdır?
5- İbadet diye yapılan bu işlere Kur’an ve sünnet dışında bile “mesnet” sayılabilecek bir içtihat var mı? İçtihat erlerinden hiçbirinin bu anlayış ve uygulama ile uyumlu sayılacak bir ameli veya şifahi fetvaları var mıdır?
6- Yüzlerce yıldan beri okuna gelen, bazı kesimlerce Kur’an’dan öncelikli sayılan (Vesilet’ün necat) mevlit kitabının tüm muhteviyatı Allah’ın dinine uygun sayılır mı?
7- “Allah’ın Muhammed’e aşık olduğu” mevlit kitabında ifade edilmektedir.
8- Yine adı geçen mevlid kitabında:
a) Kutlu veladet sırasında, Amine’nin evine üç tane çok güzel kızın indiği,
b) Bunlardan birinin Asiye, birinin Meryem, birinin de hurilerden çok güzel bir “Nigar olduğu,
c) Bu esnada hava üzre büyük bir döşeğin döşendiği,
d) Biri mağripte, biri meşrikte, biri Kabe’de olmak üzere üç yere üç alemin dikildiği,
e) Nihayet bir akkuşun kanadıyla revan olup geldiği, Hz. Amine’nin arkasını sığladığı,
f) “Kardan ak ve hem soğuk bir şerbet”in Hz. Amine’ye sunulduğu…
Anlatılmaktadır.
Sayın Başbakanım, Bu gibi iddiaların “vahiy kaynağında veya tarihi verilerde” dayanağı var mı? Eğer yoksa, Allah’ın dinine, kitabına ilave yapılmış olmaz mı, dine -din uslubuyla- yapılacak her ilave yanlış değil mi? Eğer yanlış ise, siz de bu yanlışa katılmış olmaz mısınız?
Neticede bir yanlış uygulamanın daha da derinleşmesine ve kökleşmesine katkıda bulunmuş olmaz mısınız?
İlave edeyim ki, sizin camide okuduğunuz Kur’anı takdir ve hayranlıkla dinledik. Allah sizden, Tenzile Erdoğan annemizden ve hakkı öğrenmeye sevdalı tüm inananlardan razı olsun. Allah’a emanet olun. 19.12. 2011
Bahattin BİLHAN: 0 324 336 5282
(*) Mersin Merkez E. Vaizi
Yorum yazabilmeniz için üye girişi yapmanız gerekmektedir.