UÇUŞ KLUBÜ
UÇUŞ KLUBÜ

Raci Durcan
Uçarak mesafe kat etmenin kara ve denize göre daha kolay olduğunu tespit etmek, eğitim aldığım mühendislik okullarında olmadı. Bilakis insan havsalasının kolay kavrayamayacağı birçok denklemi ezberlemek ve onların kullanıldığı problemleri çözmenin, üzerimde tam tersi tesir yaptığını söyleyebilirim. Böyle bir cihazı üretmek için, oldukça yüksek bir araştırma maliyeti gerektirdiğine kani oldum.
Havayla şişirdiğiniz bir balonu serbest bıraktığınızda süratle yol aldığını, uçtuğunu gözlemlediniz mi? İşte bu deneyim bende, okulun aksine uçan araçlar yapmanın hiç zor olmayacağı düşüncesini uyandırdı. Fakat yapılacak makine prototiplerini denemenin çok maliyetli olacağını düşünmüştüm. Bu makinelerin havada aldıkları yol esnada karşılaşacakları denge vs. gibi problemlerin çözümü için denenmeleri şarttır. Böyle bir şey ancak devlet yatırımı gerektiren bütçelere mal olur diye düşünüyordum. Hava ile suyun tamamen birbirine benzediklerini, sadece yoğunluklarının farklı olduğunu, havada yapılması gereken bütün deneylerin suda da yapılabileceğini öğrenmek şaşırtıcı ve problemi çözücüydü.
Anlattıklarıma bakıp planlı bir araştırma yaptığımı düşünmeyiniz. Aklıma geldikçe yaptığım bu araştırmayla havada uçmanın, uçarak mesafe kat etmenin karada yürümekten daha kolay olduğuna dair edindiğim inancı tazelemiş oldum. Bu güvene kavuşmasaydım şimdi sizlere buradan açıklama cesaretini bulamazdım.
Youtube’daki bu rastlantı cesaretimi artırdı. Daha basit araçlarla mesela bir delta kanatla da uçulabildiğini gördüm. Bunların içinde en mantıklısı paramotor diye adlandırılan ve paraşüt esaslı hava aracıydı. Sırtınıza bağladığınız bir pervane ve bir paraşüt yardımıyla, saatte 50km hızla yaklaşık 200km yol kat etmeniz mümkün oluyor. Üstelik inip herhangi bir benzin istasyonundan sırtınızdaki depoyu doldurup yola devam etmeniz mümkün.
Bunu öğrendiğimde satın almak istedim. Bir Amerikalı 100 USD maliyetle bu makineyi kullanmayı taahhüt ediyordu. Bununla kalmıyor, 2.000 dolara mal olacak şekilde bu aletin parçalarını nereden ve ne şekilde tamamlayabileceğinizi öğretmeyi garanti ediyordu. Amerika dışında yaşayan biri olarak bu nokta bana cazip gelmedi. Belki ülkemizde de bunu yapan birileri vardır diye düşündüm. Burnumun dibindeki Uçuş Klübü’ne böylesine uzun yoldan dolaşarak erişmem mümkün oldu. Meğer tüm hava araçlarının temel bilgisi, yamaç paraşütü eğitimi alınarak edinmek mümkün oluyormuş. Ve Ankara’da 2007 yılından beri faaliyet gösteren bu kulüpte cüzi sayılacak bir rakamla eğitim almak mümkünmüş. İlk eğitim saatini beklemek için çok sabır göstermem gerekti. İki haftalık bir eğitimle ayaklarınız yerden kesebiliyor, bir yamaçtan atlayarak metrelerce uzağa uçabiliyor, ya da saatlerce havada kalabiliyordunuz. Yamaç paraşütü eğitimi tamamlanınca paramotorla uçmanız mümkün oluyor. Böylece uçmak için bir yamaç yahut rüzgâr beklemek zorunda kalmıyorsunuz.
Bu deneyimi edinirken şaşırdığım şeylerden biri de herkesin uçmaya heveskâr olmadığını görmekti. Konuyla ilgileneceklerini ve bu fırsata sevineceklerini düşündüğüm kişilerden gayet soğuk tepkiler alınca neredeyse şoka uğradım. Bir otomobile duydukları ilgi, bir hava aracına duyulanın yanında kıyaslanmayacak kadardı. Bir teknolojiyi keşfetmenin, ne kadar elverişli olursa olsun uygulamaya girmesi için siyasi desteğe ihtiyacı olduğunu bir kere daha anlamış oldum. İnsanoğlu yeniliğe heveskâr olsa dahi alışkanlıklarından vazgeçmede kolaycı davranmıyor.
Şimdi havaların düzelmesini ve eğitimimi tamamlayarak bir paramotora sahip olacağım günü bekliyorum. Bir kuş gibi havada süzülmek, yukarıdan aşağıyı gözlemlemek çok güzel! Engellerle dolu yeryüzünü aşmanın kolay bir yolunu bulmak da…
Şaşırdığım diğer şey, bu tür araçları kullanırken bir izin alma gereğinin olmadığını öğrenmek oldu. Uçuşa yasak alanların dışında kimse size karışmıyor. Yakın gelecekte karmaşık ve zorlu kara trafiğinin yerini bu tip hafif hava araçlarının alacağını iddia edebilirim. Bir otomobille aynı motor gücüne sahip bir hafif uçağın, otomobilden çok daha ucuz olduğunu biliyor muydunuz?
Sevindiğim diğer hususlardan biri de onbinlerce yıl süren arazi mafyasının tahakkümünün bu yolla sonra erecek olmasıdır. İstedikleri yerden yol geçirerek en değersiz toprak
parçalarının aşırı değerlenmesini sağlayarak kazanç sağlayan arazi mafyası, havadan bireysel ulaşım gerçekleştiğinde işlevini
yitirecektir.

RE:Semazene
Doğru... Vasıtasız uçmayı herkes beceremiyor. Herkes aynı kabiliyette değil. :grin
Yazar Kardeşim
Tinerciler de uçmuyor mu? Herkesin uçuşu farklı şekilde olur.