"YARGIDA NELER OLUYOR?..."

"YARGI’DA NELER OLUYOR?..."

Sami GÖREN
Bir hukuk devletinde en hassas kurum Yargı'dır. Yargı'nın adil, yansız ve vicdanları rahatlatan kararlar vermesi kamu düzenini koruduğu gibi vatandaşların Devlet'e olan güven ve bağlılıklarını artırır. Yargı'nın bu nitelikten uzaklaşması ise o ülkenin sosyal bunalıma doğru geri sayım sürecine girdiğinin belirtisidir.

Adaletin güçlü olmasının birinci şartı adalet dağıtanların tarafsızlıklarıdır. Yargıçların siyasal görüş ve tercihlerinin olması doğaldır ancak yargıçlar, siyasal düşüncelerinin etkisiyle karar veremezler, vermemelidirler.
Demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'nde, yargıçlarımızın büyük çoğunluğu tam bir dürüstlük ve tarafsızlık içinde bu yargılama etiğine uygun davranırlar; siyasal tercihlerini kararlarına yansıtmazlar. Hukuk kurallarını, sevdikleri ve sevmedikleri kişilere eşit uygularlar ve vicdanlarına göre karar verirler.
Ancak her topluluktan olduğu gibi yargıçların içinden de güç ve yetkinin dejenere ettiği kişiler çıkabilmektedir. Bu kişiler, ellerindeki yargı gücünü kimi zaman maddi menfaatlerine, kimi zaman ideolojik hedeflerine araç olarak kullanabilmektedirler. Nitekim son zamanlarda basın organlarında ardı ardına çıkan haberler, her meslek grubunda olabileceği gibi yargı mensuplarının içinden de suç işleyen ve elindeki yetkiyi kişisel çıkarları için kullanan kişilerin çıkabileceğini açıkça göstermektedir. Bu haberlerden bazıları şöyledir.
- "Yargıtay Hakimi Seks Villasında Yakalandı" (Hürriyet Gazetesi, 06.02. 2007 )
- "Yargıtay Hakimi Fuhuştan Tutuklandı" (Haber7.com, 06.07.2007 )
- "Hakim ve Savcıya Seks Partisi" (İnternet haber.com, 13.07.2007 )
- "Çetenin Hakimi Seks Partisinde" (Hürriyet Gazetesi, 14 Temmuz 2007)
- "Yargıda Neler Oluyor Neler?" (Hürriyet Gazetesi, 16.07.2007)
- "Yargıda Temiz Eller Operasyonu Şart" (Zaman Gazetesi, 23.07.2007)
- "Tuz Kokarsa Ne Yapmalı?" (Radikal Gazetesi, 06.12.2006)
- "Ataköy'deki Eve Acil Kız Yollayın" (Star Gazetesi, 17.07.2007)
- " Yargıtay Evi'ni Çeteci İşletmiş!!!" (Hürriyet Gazetesi, 15.07.2007)
- "Vaniköy'deki baskın öncesinde yapılan dinlemeler çete üyelerinin hâkim, savcı ve polislerle ilişkisini ortaya koydu. Dinlemelere, bir hâkim, üç savcı ve sekiz polis takıldı." (haber7.com, 26 Temmuz 2007)
Bu olumsuz örneklere bakarak Yargı'yı tamamen çürümüş gibi gösteren yorumlar yapmak yanlış olacağı gibi, yargıçlık mesleğine yakışmayan davranışları yok sayıp örtmeye çalışmak da hatalı olacaktır.
Doğru olan, bu tür hatalı davranışları, iyi niyetli ve hukuki bir anlayışla ortaya koymak, bunların tekrarlanmasını engellemek, böylece Türk Yargısı'nın daha iyi bir seviyeye gelmesini sağlamaktır. Bunun için yapılması gereken, yargı mensuplarına da yargının yolunun açılması ve suç işleyen kişinin makamı gözetilmeden gereken hukuki tedbirlerin alınmasıdır.
Unutmayalım ki!... Et kokarsa tuz var, ya tuz kokarsa ne var?....

Sami Gören
Yorum yazabilmeniz için üye girişi yapmanız gerekmektedir.