Zikre Dalmış Her şey

Zikre Dalmış Her şey

Veysi ERKEN

“Zikre dalmış her şey” diyordu sonsuzluğun sahibine, âlemlerin rabbine kavuşmak isteyen adam.
Kaht-ı ricalin olduğu dönemde dik durdu.
Eğilmedi.
O;
“Mefkûremiz göklerde dalgalanan bir sancak, Allahın huzurunda eğiliriz biz ancak” diyen beşerlerdendi.
İnandığı gibi yaşamaya çalıştı fırıldakların dünyasında.
Onun için “iki saniye sonra ne olacağımıza dair bir garantimiz yok, kirlenmeye fırıldak olmaya değmez” demişti son konuşmasında.
Fırıldaklar mevki, makam, şan, şöhret, heva, heves ve şehveti ilahlaştırırken O, “ Dualar gibi yükseliyor ümitlerim” diyordu.
“Ruhumu dinlendirmek istiyorum” diyordu otuz üç yıllık arkadaşım, gönüldaşım ve başkanım.
Sen ruhunu dinlendirmeye başladın, sonsuzluğun sahibine kavuştun.
Sen ki, İlayı Kelimetullah diyordun. Uğrunda her şeye hazırım diyordun.
Hazırlığın hitama erdi.
Rabbine ve sevgili peygamberimiz Hz. Muhammed’e vasıl oldun.
Hz. Muhammed’in, Selahaddin-i Eyyubinin, Kılıçaslan’ın, Fatihin, Yavuzun ve milyarlarca evliyanın komşusu oldun inşallah.
Mekânın cennet olsun.
Dağlarda ısınan, Mamak zindanlarında, medrese-i yusufiyelerde üşüyen adam*.
Cennet ısınma yeridir.
Cennet huzur yeridir.
Cennet, Cenabı Allah’ın emri doğrultusunda hayatlarını sürdürenlerin ve cihad edenlerin vuslat yeridir.
Sen vasıl oldun.
Darısı “emri- bil maruf ve nehy anil munker”i hakkıyla yapanlara.
Selam ve Sabırla.

*ÜŞÜYORUM...
Bir coşku var içimde bu gün kıpır kıpır
Uzak çok uzak bir yerleri özlüyorum
Gözlerim parke parke taş duvarlarda
Açılıyor hayal pencerelerim

Hafif bir rüzgâr gibi süzülüyorum
Kekik kokulu koyaklardan aşarak
Güvercinler ülkesinde dolaşıyor
Bir çeşme başı arıyorum

Yarpuzlar arasında kendimi bırakıp
Mis gibi nane kokuları arasında
Ruhumu dinlemek istiyorum
Zikre dalmış her şey

Güne gülümserken papatyalar
Dualar gibi yükselir ümitlerim
Güneşle kol kola kırlarda koşarak
Siz peygamber çiçekleri toplarken

Ben çeşme başında uzanmak istiyorum
Huzur dolu içimde
Ben sonsuzluğu düşünüyorum
Ey sonsuzluğun sahibi, sana ulaşmak istiyorum

Durun kapanmayın pencerelerim
Güneşimi kapatmayın
Beton çok soğuk, üşüyorum...

Veysi ERKEN
kubha
30.03.2009

Gerçekten başarısız mıydı?

Başarısız olsa bu kadar teveccüh olur muydu? Rahmetli resmen büyük bir kahraman olarak uğurlanıyor ebediyete...

bilal sürgeç
29.03.2009

Muhsin Başkan

Muhsin Başkan! İyiki Başbakan olmadın! Muhsin Başkan’ın Rahmete kavuşması üzerine hakkında çok değerli yazılar çıkıyor. Milletimiz haklı bir üzüntü içerisinde. Bazıları “bakan olmadı başbakan olmadı” diye yazıyor. Arkada bıraktığı temiz hatıra başbakanlık makamı ile mukayese dahi edilemez. Başbakan olsaydı. O makamda oturmuş olanların uğradığı yerli yersiz, mesnetsiz ifadelere muhatap olabilirdi. Genç yaşta vefat etmesi, tecrübelerinden insanımızın mahrum kalması çok büyük bir kayıp.Ancak temiz bir hatıra bırakmak daha iyi.Muhsin Başkan bunu bıraktı. Particilikte en çok zor durum benzerler arasında farkı ortaya koymak. Sandığa giderken çokları sormuştur bir Ak Partili adayla, bir Saadet Partili adayla bir Büyük Birlik Partili, MHP’li aday arasında ne fark var? Niye ayrılar? Bu zorunluluk bir partinin “Fark var!” sloganı ile ortaya çıkmasına neden oldu? Muhsin Başkan, pragmatik bir politikacı değildi. Onun için doğruları önemli idi. Ancak bu da onun siyasetteki başarısızlığının en önemli nedeniydi. Seçmen idealden çok yakın gelecekte kendine sunulacak faydalara bakar. Menfaat sağlayana oy idealiste de sevgi sunar.

Yorum yazabilmeniz için üye girişi yapmanız gerekmektedir.