İyi Niyet ve İslamın Anlaşılması
İYİ NİYET VE İSLAMIN ANLAŞILMASI

Düşünüyoruz; batıl ve materyalist diyalektikle işgal edilmiş beyinlere İslam nasıl anlatılacaktır? Gerçekten de kafa yormayı gerektiren önemli konulardan biridir bu. İslam düşüncesini bulandıran beşeri arzu ve gayretlerle, çok kere iyi niyetin tezahürü olarak ortaya çıkan ucuz ve kolay takdimlerin arasından gerçekten çekip çıkarmak nasıl olacaktır? Aklın bütün gücünü sarf etmek, ilmi bir sefere çıkmak lazımsa bu işe nereden başlanacaktır?
Bilmeden nasıl hiçbir şey gereği gibi yapılamazsa, yapılmaya kalkılınca da nasıl o şey heder edilirse, İslam davasının takdimini de Sünnet-i Seniyyenin esasını bilmeden arz etmeye kalkmak nasıl olur? İlle de bu gayreti çekelim, ne olacak bildiğimiz (!) kadar arılatalım, dersek, bu halde ebedi saadet yolunu şaşırarak ve şaşırtarak hüsrana düşme tehlikesi yok mudur?
Bizim de birçok mümin kardeşlerimizin de yer yer hatalı takdimlerine rastlarız; -
— Bu neden böyle, diye sorunca, cevaben:
Niyetimiz iyidir, deriz, veya buna benzer şeyler söyleriz..
Halbuki iyi düşünülürse, tahrifatın çoğu, umumiyetle kötü bir .kastın değil de, altında çok kere iyi niyet yatan, fakat iyiliğin ne olduğunu aramayan zihin tembelliğinin neticesi olduğu görülür. Kim kalkar da, haricilerin işlediği cinayetlerde, fedaisi oldukları sapık düşüncelerde mutlaka kötü niyet vardı diyebilir? Hatta, o cehalete boyun eğmiş mütecavizlerin iddialarına ve bu iddialar uğruna kendilerini harcamalarına bakacak olursak, bunların İs l uğruna hareket etmiş oldukları iddialarında samimi olduklarına ilk anda kanabiliriz de...
Cehalete dayalı dindarlıkları, kindarlığa inkılap eden Haricilerin takva arz eden halleri o kadar acayipmiş ki, gayrimüslimleri hayrette bırakırmış. (1) Hz. Ali’ye müşrik demediği için büyük Müslüman Abdullah b. Habbab hazretlerini hamile hanımıyla beraber, çok zalimane bir şekilde öldüren bu tefekkürsüz caniler; (2) büyük günah işleyenleri kafir ve kendilerine karşı çıkanları da büyük günahkarlardan saymışlar. (3) Bizzat Hz. Ali (R.A.) ye: «Vallahi ya Ali seninle ancak Allah’ın emriyle savaşıyorum.” (4) diyebilecek kumandanlar, ve Sırf Allah’ın rızasına erişmek için, (5) «Emirel müminin, çarıyar-ı güzinden Hz. Ali’yi öldürdüğünü iddia edebilecek fedaileri sinesinden çıkaran bu eçhel ve mütecaviz gurup niyetlerinin iyi olduğunu pekala söyleyebiliyorlardı..
Asr-ı Saadet’te, bir rivayete göre, Resûlullah’ın Hz Bekir (R.A.) a bile açıklamadığı Mekke fethi hazırlığını sezerek Kureyş’lilere bir mektupla haber vermeye kalkan Hatib İbn Ebi Belta isminde “saf” bir Müslüman’ın bir kadınla yolladığı gizli mektup. İslam devleti istihbaratına mensup kuvvetler tarafın dan yakalanmıştı. Tahkikat neticesinde kötü niyeti olmadığı, ancak, Mekke’de bulunan akrabalarına iyilik olmak için bu çok kötü işe kalkıştığı anlaşılmış olacak ki Hz. Ömer (R.A.) in elinden, Resul-ü Ekrem’in bu zavallılığı bağışlamasıyla kurtulabilmiş.(6)
Ölçüsüzlük, hissilik, düşünmeden ve aramadan hareket etmek kötü niyet olmasa da işte böylesine esef verici bir haldir...
Hatırlayalım ki, büyük müçtehitlerimizden Ebu Hanife hazretlerine «Mürcie» dir diye iftira atanlar, daha ileri giderek çirkin kelimelerle hakaret edenler; (7) İmamı Şafii hazretlerini zararlı gördükleri için kalleşçe dövdürerek, bir rivayette, ölümüne sebep olanlar; (8) İmam Malik ve Ahmed b. Hanbel hazretleri gibi müçtehitlere dayak ve işkenceye reva görenler; (9) tarihte, kıymetleri ancak öldükten sonra bilinen birçok büyük karakterli insanları, en hafifinden durmadan rahatsız eden, ve böylesi zülüm kokan işlere seyirci kalan fert ve cemiyetler çok -görülmüştür. Sonradan- Sünnet yolunun büyük imamı olarak ilan edilen Ebu Hanife (Rahimehullah) ye, dini aklına uyduruyor; dinimizi onun şerrinden kurtaralım, gerekçesiyle ve dine hizmet iyi niyetiyle iftiralar yağdıranlar ne kadar da rahat çalışıyorlarmış, belki Allah’tan ecir de beklemişlerdir. (10)
Not: Bu yazı Cüneyt DURCAN kardeşimiz tarafından daktilo edilerek sitemize gönderilmiştir. Teşekkür ederiz...
Yorum yazabilmeniz için üye girişi yapmanız gerekmektedir.