BAŞINI ÖRT, BAŞIN AĞRISIN

BAŞINI ÖRT, BAŞIN AĞRISIN

Av. Ayşegül DEMİR, haberevet.com
Eğitim – İş Sendikasının son marifetini duydunuz mu?
Sendika, ÖSYS sınav kılavuzlarının iptali için Danıştay’a başvurdu.

Sebep; 2011 – Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sistemi (ÖSYS) Kılavuzunda, adayların sınav başvurularını başı açık olarak yapma zorunluluğu yönündeki şarta ilişkin düzenleme yapılmaması, hiçbir hukuki meşruiyeti olmaksızın sınavlara başı açık olarak başvurabilmenin önünün açılmış olması, düzenlemenin devrim kanunlarına, Anayasaya, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
kararlarına, ilgili kanunlara, yönetmelik hükümlerine, Anayasa Mahkemesi ve Danıştay’ın konu ile ilgili olarak yerleşikleştirdiği içtihatlarına aykırı görülmesi, laiklik ilkesinin sulandırılarak, tam demokratik ve çağdaş bir hukuk devleti yapılanması için hayati öneme sahip bu ilkenin etkisiz kılınması amacı imiş. İsteyen herkes sınavlara başlarını türban, kipa, poşu, peruk, şapka, bere ve hatta kukuleta türü materyallerle kapatarak girebileceklermiş, falan filan…

Ben demiyorum, Eğitim-İş Sendikasının dava dilekçesinde öyle diyor, yanlış anlaşılmasın.

Ve ekliyor kehanet sahibi , “Zaman, YÖK’ün yargı kararlarını çiğneme hakkına sahip olmadığı gerçeğini ibret verici biçimde gösterecektir. “

Allah (C.C.) ömür verirse görürüz elbet. Zamandan kasıt, halkın vicdani görüşü ise onun hiçbir zaman duyulduğu, önemsendiği yok. Fakat zamandan kasıt, Danıştay’ın ne diyeceği ise o da maalesef belli.

Bu meseleyi incelemeden önce kısa bir bilgi olarak; temel insan hakların, yasaların ve yargı kararının farklı kavramlar olduğunu belirtmekte fayda görüyorum.

Başörtüsüne karşı söylem geliştirenlerin hepsinin ortak bir dili var. Diyorlar ki; “türban kullanamazsın çünkü Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bunu yasakladı, sen de yargı kararına saygılı olacaksın, niye, çünkü adaletin kestiği parmak acımaz.”

Acır sevgili dostlar acır, hiçbir kanuni temeli olmayan kararlar verirsen, hem parmağın acır hem de vicdanın ...

Bir kere, temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanması sadece anayasal düzenleme ile olur. Bizde dayanak gösterilen metin ise, bir kılık kıyafet yönetmeliği. Kanun değil, anayasa hükmü hiç değil… Referans alınması öğütlenen yargı kararları ise, bu Yönetmeliğe ve Anayasa Mahkemesi kararına atıf yapan çok sayıda Danıştay kararı.

Anayasa Mahkemesi ne yapmış bu konuda., Yüksek Öğretim Kanunu Ek 16. maddenin "dini inanç sebebiyle boyun ve saçların örtü veya türbanla kapatılması serbesttir.” diyen ikinci cümlesini iptal etmiş.

Bunun üzerine Türkiye Büyük Millet Meclisi, Yükseköğretim Kanunu’na Ek 17. Maddeyi eklemiş. Madde: “Yürürlükteki kanunlara aykırı olmamak kaydı ile Yüksek Öğretim kurumlarında kılık kıyafet serbesttir.” diyor. Açık bir baş örtüsü yasağı getirmiyor.

Bir de Anayasa Mahkemesinin, türbanı siyasal simge kabul eden bir kararı var. Adını bile doğru bilmiyorlar ya.

Diyanet İşleri Başkanlığı; başörtüsünün İslami bir emir olduğunu söylüyor.
Dini emir dışında örfi olarak başörtüsü takanlar da var.

Siyasi nitelikte takanlarla ise, ben bugüne kadar şahsen tanışmadım. Ancak şöyle bir de gerçeklik var. Bu başörtülü kadınlar madem siyasi simge olarak takıyorlar bunu, bu kadar etkin bir siyaset halindeler, neden halen siyasetin yeteri kadar içinde yoklar?

Ya da başka bir açıdan bakalım, başını sadece inancı nedeniyle örten, ilaveten Türkiye, Dünya gündemi ve siyaseti, tarihi hakkında ciddi bir bilgisi olmayan bir kadın, başörtüsü nedeniyle okula gidemez iken, gerçekten bu konunun militanı sayılabilecek nitelikte bir erkek, sakallı da olsa, uzun saçlı da olsa, ne türlü olursa olsun okula giriyor ve eğitimini alıyor. Ya da -kılık kıyafet yönetmeliğine uygunluğu tartışılır- son derece dekolte kıyafet, saç ve absürt makyajla okula gidenler için kısıtlama yapılmıyor ama baş örtüsü en büyük sorun sayılıyor. Adalet bunun neresinde?

Baş örtüsü maalesef halen ciddi bir sorun.
Geçmişte başörtüsü nedeniyle sınıftan atılan, sınıftan çıkmadı diye sınıfa kilitlenen, kelepçelenen, ikna odalarında ikna edilemediği için okuldan atılan, eğitim hakkı elinden alınan öğrenciler, türban kararını protesto ettiği için ya da eşi başörtülü olduğu için mesleğinden uzaklaştırılan haklarında soruşturma açılan mağdur kişileri gördü bu ülke, 28 Şubat sürecini acı bir şekilde yaşadı… Şimdi ise farklı senaryolar yaşanıyor, yaşatılmaya çalışılıyor.

Peki soralım o zaman başörtüsü takmak suç mu ? Suç ise kanundaki cezası ne?
Eğitim hakkı temel bir haksa ve temel hak ve özgürlükler ancak kanunla kısıtlanabilir ise, sadece mahkeme kararına, daha doğrusu yorumuna dayanarak başörtüsü yasağını uygulamak temel hak ve özgürlüklerin ihlali değil midir?

Uluslar arası anlaşmaların ihlali değil midir? Değildir diyenler, CEDAW (Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi) sözleşmesi doğrultusunda ülke raporu ve sivil toplum kuruluşlarınca verilen gölge raporlardan haberdar mısınız acaba? Biliyor musunuz oradaki üyelerin 1/3 ü Türkiye ye başörtüsü konusunda kadına yapılan ayrımcılığın hesabını soruyor? Başörtüsü nedeniyle eğitim hakkının engellenmesini insan hakkı ihlali sayıyor.
Evet Anayasamızda laiklik ilkesi var. Ama ülkemizde laikliğin arkasına saklanıp din düşmanlığı yapan bir kesim de var.

Turistik geziler yaparken kendi inancı olmamasına rağmen kiliseye yardım olsun diye mum yakıp bağışta bulunanlar, yapılan ayinlerde uhrevi bir hava bulup dinleyenler, diğer dinler konusunda son derece saygılı tutum takınanlar, iş İslamiyet ve onun getirdiği kriterler olunca son derece düşmanca bir tutum takınıyorlar.

İnsan bilmediğine düşmandır derler ya, gerçekten öyle. Oysa bilseler, bu başörtüsünün, takanın değil; ona karşı olanların aklını örttüğünü… Bırakın bu şekilciliği artık, kafaların içindekine bakın.

http://www.haberevet.com/yazar/20110118/669/basini-ort-basin-agrisin.html
Av. Ayşegül DEMİR, haberevet.com
Yorum yazabilmeniz için üye girişi yapmanız gerekmektedir.