BAZEN

Bazen...
Mahir KAYNAK
08.08.2006, Star gazetesi
http://www.stargazete.com/index.asp?haberID=96610
Arada sırada kullandığım bir sözü tekrar etmek istiyorum: ‘Yenilmek güzeldir.’ Her zaman doğru olmasa bile yenilginin kendine özgü faydaları vardır. Yenilen arkasında kin ve intikam duyguları bırakmaz. Galip geldiğini düşünen, ulaştığı yeri, kendi hedefiymiş gibi algılar ve onu değiştirmeye çalışmaz. Aksine bu durumun savunucusu haline gelir.

Genel kanı, ABD’nin Irak’ta hedeflerine ulaşamadığı ve arkasında küçültücü bir yenilgi bırakarak çekileceği yönünde. Eğer hedefin Irak’ın var olan sınırları içinde demokratik bir ülke haline getirmek olduğunu düşünüyorsanız bu yargınız doğrudur, ama eğer proje başka ise ve asıl amaç bölünmüş bir Irak oluşturmaksa neden başarısız olsun?

Eğer bir ülkeyi yönetenlerden hoşnut değilseniz onu değiştirmeye çalışırsınız. Ama ülkenin, yöneten kim olursa olsun, sizin için bir sorun olacağını düşünüyorsanız o zaman onu değiştirmekten başka bir çareniz kalmaz.

Savaşın nihai amacının galip gelme olduğunu düşünenler bunu algılayamaz. Sekiz yıl süren İran-Irak savaşında ABD, görünüşte hasmı olan İran’a, İrangate skandalı olarak adlandırılan süreç içinde, silah sağlamıştı ve bunun başkanın bilgisi dahilinde yapıldığı anlaşılmıştı. ABD müttefikinin zafer kazanmasını istemiyordu.

Acaba savaşın tek amacının zafere ulaşmak olduğunu düşünürken yanılıyor muyuz? Amaç yeni bir yapı oluşturmak ve buna ulaşmak için kazanmak kadar kaybetmek de gerekli olabilir mi?

ABD Irak’ı terk ederken arkasında bir değil üç tane galip grup olacak. Kürtler kendi devletlerini kuracak, şiilerle sünnilerin bir arada yaşamaları mümkün olmayacak ve ayrışacaklar. ABD de, tarihin en büyük gücü unvanını taşımasına rağmen, bir avuç direnişçinin iradesine boyun eğip çekilecek. Bir yanda eski Irak’ı oluşturan insanlar sokaklarda gösteriler yapıp zaferi kutlarken ABD’nin siyaset planlayıcıları da bir şampanya patlatacak ve sırada kim var diyecek.

ABD yönetimindeki iki isim bir bahse de girebilirler. Birisi yeni dolar milyarderleri listesine şiilerin önderinin gireceğini söylerken diğeri bunun bir Kürt olacağında ısrar edebilir. Bunlardan biri önemli bir iş başarmanın tadını çıkarmaya kalkabilir ama diğeri SSCB’nin dönüşüm sürecinde önemli rolü olduğu için onu küçümseyebilir, ama çaylakların cesaretini kırmamak gerektiğini düşünerek sessiz kalabilir. Deneyimli olanı kutlama faslını bitirip yeni projeyi tartışmaya başlar. Ona göre adına Suriye denen ülkenin de yeniden şekillendirilmesi gereklidir. Yönetime sünni bir grubu getirmekle yetinmeli midir, yoksa onun da parçalanması ve bir yerlere eklenmesiyle yeni bir yapı mı oluşturulmalıdır konusunda tartışma başlar. Kıdemli siyasetçi, tarihte ilk defa iki ülke arasındaki sınırı bir demiryolu hattı ile belirleyen İngilizlere hayranlık duymaktadır. Herhalde cetveli almaya üşendikleri için hazır bir çizgiyi kullanmış olmalıdır diye düşünür. Aklına bir muziplik gelir ve bir sınırı bir evin yatak odasının ortasından geçirip karı kocayı ayırsam insanlar bunu da kutsar ve bu sınırı korumak için can verirler mi diye düşünür. Sonra bu fantezisinden vazgeçer ve telgraf direklerinin yeni sınır olması konusunda anlaşırlar. Direklerin her iki tarafındakiler de sevinç içindedir çünkü yeni devletlerini kurma başarısını göstermişlerdir.

Ortadoğu’da insani trajedilerin en üst boyutta yaşandığı bir dönemde olayları hafife alıp sınır tartışmaları yaptığım için kendimi, sizden önce ben kınıyorum. Söylemek istediğim şey insan olmanın doğal refleksiyle hareket ederken, haksızlıklara isyan edip acıları paylaşmaya çalışırken arka plandaki hesapları unutmanın yanlış olacağıdır. Bir süre sonra bu acılara sebep olanların büyük bir yenilgiyle uzaklaştığını görüp sevinebilirsiniz. Zalim saydıklarınızın yenilgisi acılarınızı hafifletebilir. Şu sorunun cevabını vermelisiniz. Bu sonuç kimin eseridir?

08.08.2006, Star gazetesi

Mahir KAYNAK
Yorum yazabilmeniz için üye girişi yapmanız gerekmektedir.