Ermenilere Ne Yapsaydık..?
Ermeni’lere Ne Yapsaydık..?
Fahri YURTSEVER
Ermenilere ne yapmalıydık.! Ne yapsaydık yani kardeşim diye soruyorum tepkiyle.!
O zaman ayaklandınız, başarılı olamadınız. Şimdi ama bu kez ‘ağlayarak-zırlayarak’ ve yine ‘büyük devletlerin’ yardımı ve himmetiyle sonuç alabileceğinizi mi sanıyorsunuz.?
Gerçek budur. Soykırım hikaye.! Ermeniler yas tutabilirler, anlarız bunu ama bizim utanacağımız bir durum yoktur.
Balkanlarda Yunanlar ayaklanmış, Sırplar ayaklanmış, Bulgarlar ayaklanmış ve bağımsızlık elde etmişler. Bunu yaparken sadece toprak koparmamışlar, sadece devlete başkaldırmamışlar, buraları yüzyıllarca yurt tutan Türk Müslümanları söküp atmak için yapmadıkları kalmamış. Canını zar zor kurtarabilenler, 5-6 milyon insan akın akın Anadolu’ya kapağı atmış..
Aynen bunlar gibi, Ermenilerde bağımsızlık hülyasına tutulmuşlar ve 1870 lerden itibaren zaman zaman kalkışmışlar.
1914 Dünya savaşı patlamış. Ermeniler düşman safında, Rus-Fransız-İngilizlerle birlikte iş tutmaya başlamış.. Ciddi biçimde örgütlenmiş ve silahlanmışlar.
Bir yandan, ordumuza karşı çete savaşına girişmişler, bir yandan Rus ordusu içinde faaliyet göstermişler, bir yandan komşularına-komşu Türk Kürt Müslüman köylerine saldırılara girişmişler.
Hedefleri, Rus-Fransız-İngiliz-ABD desteğiyle doğumuzda bir bağımsız devlet kurmak. Ama ciddi bir engel var, bölgede nüfusun çoğunluğunu oluşturmuyorlar. Onların kitaplarına göre ancak üçte birini teşkil ediyorlar. (Bkn. Mavi Kitap) Gerisi Türk Kürt Rum..
Özellikle Rus ordusundan destek ve hamilik gören Ermeni örgüt çeteleri, sadece askeri hedeflere saldırmıyor, komşusu biz Müslüman köylere de saldırarak ‘bölgeyi temizleme’ operasyonlarına girişiyor.
Büyük Ermenistan diye anılan 6 vilayette, kimi Kürtlerde hak ve iddia sahibi.. Kürt aşiretleriyle, Ermeniler arasında süregelen bir çatışma zaten var.
1. Dünya Savaşı, Osmanlı Almanya’nın yanında yer almış.. Rus Ordusu doğuda Ermenilerle varlık gösterirken, batı cephesinde Almanya’yı zorluyor. Hem doğuda ilerleyen Rusya’yı durdurmak, hem ilerleyerek batıda Almanları rahatlatmak isteyen Osmanlı Kafkasya’ya sefere kalkıyor. Bu arada güneyde ve Çanakkale’de amansız bir savaş sürüyor.
Sarıkamış’ta Doğu Ordusunu kaybediyoruz, Rus ilerleyişi başlıyor. Ruslarla Ermeniler Van’ı tekrar ele geçiyor ve katliamlara girişiyor, 15 Nisan 1915. (Akdamar’ı iade edenlere ithaf olunur.) Bunun verdiği cesaretle, pek çok yerde ayaklanmalar başgösteriyor.
Hem isyanların bastırılması, hem cephe gerisinin sağlama alınabilmesi için, öncelikle Ruslarla işbirliği halindeki Ermenilerin etkisizleştirilmesi fikri öne çıkıyor. Bu amaçla, 24 Nisan 15 de, Ermeni partileri, dernekleri kapatılıyor, harekete önderlik edenlere yönelik yaygın tutuklamalara başvuruluyor. Kapitülasyonlar kaldırıldığı için, ‘batının ne diyeceği’ önemsenmiyor, çekinilmiyor.
Ermenilerin silahsızlandırılması kararı alınıyor. Ancak, hemen her yerde örgütlü ve silahlı direnişle karşılaşılıyor.. Sason, Zeytun, Sivas, Amasya, Urfa, Şebinkarahisar, Bitlis, Muş illerinde, dağlarda silahlı çatışmalar oluyor. Kısaca, Ermeniler silahlarını teslim etmeye yanaşmıyor ve ciddi silahlı direniş gösteriyor, hatta yer yer de başarılı oluyorlar. Ordu birlikleri, ancak büyük takviyelerle üstesinden gelebiliyor.
Genel izlenim, doğu ordusunun kaybedilmesinin yarattığı zafiyet ve Ermenileri silahsızlandırma işinin, Rusya’nın da doğrudan müdahil olmasından cesaret alan Ermenileri top yekun ayaklanmaya ittiğidir.
27 Mayıs 1915 tarihli Sevk ve Tehcir Kanunu, bu tespit ve şartlar altında alelacele alınır, ilgili birimlere bildirilir. Ama uygulama yönetmeliğinin hazırlanması ve gönderilmesi zaman alır. Bu boşluk, kervan yolda düzülene kadar geçen zaman, pek çok karmaşaya, acılı kötü olaylara neden olur. Masum Ermeniler çeşitli sebeplerle zarar görür.
Bugün derin acıyla anılan-anlatılan bazı olaylar, o günün savaş şartlarının ertelenemez gereğinin bir takım yan sonuçlarıdır.
Bunun için mi özür dileyeceğiz.? Bunun için mi, soykırım lekesiyle başımız önde gezeceğiz.?
Ki, dahası var: Sizler, biz Müslümanları keserek biçerek bölgeden atmaya kalktınız. Savunmasız köylerimize, şehirlerimize saldırarak yaptığınız mezalimin hududu yok.
Siz, meşrebinize uygun olarak Hristiyan emperyalistlerle birlik oldunuz, biz haliyle Türk Kürt Müslümanlar Osmanlıyla birlik olduk.!
Yani, yaşanan o olayları ahaliden soyutlayıp, sadece Osmanlı Devletine, İttihat Terakkiye mal etmek haksızlıktır. Osmanlı İttihatçı Paşalar, askeri gerekle hareket ederken, bölgede yaşayan bizlerde canımızı malımızı namusumuzu korumak gayesiyle hareket ettik.
Nitekim sizler, Mondoros’tan sonra, fırsat elinize geçtiğinde, bu kez Fransız üniformasıyla döndünüz ve bu kezde Kilikya diye anılan bölgede devlet kurma rüyası gördünüz. İntikam hissiyle yapmadığınızı bırakmadınız.
Fransızlar, sizi ortada bırakıp, pılını pırtısını toplayıp gittikten sonra, eski evlerinize dönebilirsiniz davetine, utancınızdan ve korkudan icabet edemediniz. Dönemeyeceğinizi mahcubiyetle ikrar ettiniz, gemiler dolusu Fransa’ya Amerika’ya sığındınız.
Olan biten budur. Saklı gizli bir şey yoktur. Arşivlerde bulunacak sır yoktur. Hepsi bilinmektedir.
Dün Ermenileri ateşe süren, kışkırtan sözde büyük devletler, şimdi bizi soykırımla mahkum edeceklermiş.!
Canınız cehenneme.! Parlamento kararlarınız yetmez, yine zırhlılarınızı alın gelin Çanakkale önlerine.!Yine çıkın İzmir’e.!
Biz Türkleri Balkanlardan attınız belki ama Anadolu’dan atmaya cesaretiniz varsa, bırakın bu bel altı vurmayı, ‘zırlamayıda’ buyurun gelin ERKEKÇE.!
*
Yok efendim batıya anlatamıyormuşuz, yeterli lobi yapmıyormuşuz. Arşivler açılmalıymış. Hepsi hikaye.! Hepsi hikaye, çünkü istenilen tarihi gerçeği bilmek falan değil. Tümüyle siyasi.! Sözkonusu, biz Türk Müslümanlar olunca, kalpler taş, gözler kör, kulaklar sağır..!
Bunların anlayacağı tek cevap, tek yaptırım, eee sıktınız artık demektir. Tanımazsanız hatırınız kalır, toplayın şu üslerinizi, fabrikalarınızı, yatırımlarınızı, sivil toplumunuzu, komiserlerinizi, insan hakları heyetlerinizi ‘yolunuz açık olsun’ yiğitliğidir. Kapı orada, hangi yüzle bize ders veriyorsunuz çıkışıdır.
Türkün Türke Propagandasıymış..! Ya, sizinki TÜRKE KARŞI PROPAGANDA değil mi.?
Gına geldi. Haydi, haydi..
*
Bizim Ermeni sorunumuz yoktur, Lozan’da kapattık o defteri.
Bizim Kıbrıs sorunumuz yoktur, 74 de hallettik o işi.
Bizim Kürt sorunumuz yoktur, Kürtler kardeşimizdir.
Tek hakikat, bizim sizinle sorunumuz vardır. Madem öyle, yeter yahu, canınız cehenneme.!
FY 22 Aralık 2011Daha geniş bilgi için:
http://fahriyurtsever.azbuz.com/blog/yazi/oku/5000000001067059/Ermeni-Meselesi
demokratik-barışçıl çözüm..?
Şöyle Yapsaydık, Çok Hoşlarına Giderdi.! Şekil A- ‘Taşnakyan evladım, gel hele gel. Sende Hınçak.! Ne yapmaya çalışıyorsunuz öyle, derdiniz ne sizin.? Hım, ayaklandınız.! Bağımsızlık istiyorsunuz.! Devlet kuracaksınız.! Tamam be evladım, bunun için yakıp yıkmaya, asıp kesmeye, kan dökmeye değer mi.? Aslı kökü dağ taş toprak.. Biz gayet medeni insanlarız. Bu hususu en demokratik şekilde hallederdik. Hı demek Ağrı Van Bitlis Muş Erzurum Sivas.. olur tabi evladım, güzel güzel kurun evladım. Demek oralarda Müslüman ahali istemiyorsunuz. Sorun çıkarırlar diyorsunuz. Onuda hallederiz, merak etme. Çıkarırız bir tehcir kanunu, onları taa Orta Asya’ya postalarız. Kürtler buna yanaşmaz diyorsun. Tamam, onlara da sizin aşağılarda toprak verelim, onlarda güzel güzel kursun devletlerini. Ama aranızda anlaşınız be evladım, sürtüşme olmasın emi evladım. Zor yok zor.. Konuşa konuşa..Güzel güzel.! Bak biz nasıl kolay hallediyoruz. Tamam mı, gönlünüz hoş oldu mu aslan evladım. Hadi güzel güzel kurun devletinizi, bişeye ihtiyacınız olursa.. Selametle.! Frank dayına, Wilson amcana çok selam sööle.!’ FY
Yusuf Halaçoğlu nun önemli tespiti: Ermeniler faaliyetlerini Anadoluda yer yer Kürt kimliği altında sürdürmektedirler. Nufus sayımında bu nedenle sayıları azalmış gözükmekte ise de bu şekilde hayatta kalanlar hala müslümanlara en rezilane hakaretleri sürdürmeye ve hatta ekranlardaki o pis suratlarıyla Mecliste bile arzı endam etmektedirler.