HÜSEYİN ÜZMEZ..,
HÜSEYİN ÜZMEZ'in ardından
Prof. Dr. Sefa SAYGILI / MİLAT
Gazetesi
Son yıllarda adını hep duyduğumuz Hüseyin ÜZMEZ huzurevinde vefat etti.
Üzmez’i 8-10 senedir yakından tanırdım. Bir sağlık sorunu olduğunda
çalıştığım hastaneye gelir, beni bulur ve yardım isterdi. Bu arada
geniş sohbet imkânımız olurdu.
Hüseyin Üzmez çok renkli üslubuyla değişik hatıralar anlatır, birçok
konuya değinirdi. Farklı görüşte pek çok tanınmış şahsiyetle
dostluklarından bahseder, ibretli olaylardan söz ederdi. Onu zevkle
dinlerdik.
Hüseyin Üzmez’in genellikle hatıralarından oluşan birçok kitabı da vardı. Bunların önemli bir kısmını
okumuştum. Akıcı ve sade üslubuyla kitapları çok rahat okunurdu.
Hüseyin Üzmez hastanemizde karın fıtığı ameliyatı oldu. Yanında da
kendisinden 50 yaş küçük olduğu söylenen yeni hanımı vardı.
Son birkaç sene Hüseyin Üzmez’in hatıraları hep birbirini tekrarlar
oldu. Aynı şeyleri anlatıp duruyordu. Beraber sohbet ettiğimiz
Nörolog Doç. Dr. Ali Akben’le durumunu değerlendirdik ve Üzmez’de
demansiyel sürecin başladığını düşündük.
Daha sonra bu süreç hızlandı. İslâm alimlerine son derece
saygılı dil kullanan Üzmez bir bakıyordunuz namaz için beden hareketleri
diyebiliyordu.
Bu arada televizyonların kadın programlarına çıktığını, saçma sapan ve
kendisiyle uyuşmayan laflar ettiğini duyuyorduk. Yaşına, konumuna,
yazılarına, kitaplarına, saygınlığına uygun düşmeyen sözler söylüyordu.
Belli ki demansı giderek derinleşiyordu.
Sonra gündemi sarsan vukuatı duyuldu. Herkes çok şaşırmıştı. Ama ben
şaşırmadım. Çünkü gidişatından belliydi.
Hapse girdi, çıktı ancak hemen televizyonda boy gösterdi. Yarabbi o ne
pespaye rezil sözlerdi öyle. Burada tekrarlamayı bile zül addettiğim
aşağılık laflardı. Değil Hüseyin Üzmez, fikren bozuk birinin bile söylemeyeceği
ifadelerdi onlar.
Telefon açtım, kendisine dikkat etmesi gerektiğini söyleyecek oldum.
“Nasıldım hocam? Daha neler var bende” gibi iç görü bulunmadığını
gösterir, haddini bilmeyecek laflar etmez mi? Anladım ki demansı
konuşulacak, telkin edilecek bir seviyeyi aşmıştı.
Daha sonra tekrar hapse girdi ve çıktı. Bir gün avukatı aradı ve beni
istediğini, yoksa tedaviyi kabul etmediğini belirtti. Doç. Dr. Ali Akben
dostumuzla yanına gittik ve onu alıp özel bir hastaneye yatırdık. Bizleri
zor tanıdı. Görünümü hiç iç açıcı değildi. Bakımsızdı, kötü kokuyordu,
tırnakları uzamıştı, traşı gelmiş olmasına rağmen itina yoktu. Belli ki artık
ileri döneme gitmişti.
Onu bir huzurevine yatırdılar, orada kendine bakamayacak ve çevreyi
tanıyamayacak şekilde hayatını sürdürdü. Derken Rabbim ruhunu aldı.
Mevla rahmet eylesin.
Şunu demek istiyorum. Onun hakkında vaveyla koparanlar bu durumunu göz
önüne almak zorundalar. O bunamıştı. Çirkin fiillerini demansın
etkisiyle yaptı. Yani ceza sorumluluğu bulunmamaktaydı.
http://www.milatgazetesi.com/HUSEYIN-UZMEZIN-ARDINDAN/62705#.VEI8kCKsXTp
Yorum yazabilmeniz için üye girişi yapmanız gerekmektedir.