Yürek Mektuplar
Yürek Mektuplar
Yavuz Bahadıroğlu - Vakit
.....
Tarık Akyürek;
“Hocam, izninizle birkaç sualimiz var:
1- Köşe yazılarınızda tarihi olaylara, olgulara ve şahıslara neden eskisi kadar yer vermiyorsunuz? (Bu bir ara sık sık tarih yazdığınız için eleştirilmenizden kaynaklanıyor olabilir) Tarih öğrencileri olarak bizim, yazılarınıza çok ihtiyacımız var. Tarihi konulara biraz daha sık eğilemez misiniz?
2. Ankara’da ikamet ediyoruz. Ulus’ta Ulucanlar diye bir mahalle var. İnsanlar bu mahalleye
İstiklal Mahkemesi’nde bu yerde idam edilen âlimlerden ötürü halk tarafından bu ismin verildiğini söylüyorlar. Bu doğru mu?.....
Tarık Akyürek;
“Hocam, izninizle birkaç sualimiz var:
1- Köşe yazılarınızda tarihi olaylara, olgulara ve şahıslara neden eskisi kadar yer vermiyorsunuz? (Bu bir ara sık sık tarih yazdığınız için eleştirilmenizden kaynaklanıyor olabilir) Tarih öğrencileri olarak bizim, yazılarınıza çok ihtiyacımız var. Tarihi konulara biraz daha sık eğilemez misiniz?
2. Ankara’da ikamet ediyoruz. Ulus’ta Ulucanlar diye bir mahalle var. İnsanlar bu mahalleye
3. Osmanlı’da halifelik babadan oğula geçiyordu. Bu anlayış Peygamberimizin halifelik seçimi kıstasları ile uyuşuyor mu? Bu zamanın şartlarından ötürü mü yoksa bizlere özgü bir anlayış mı?
4. Sultan II. Abdülhamid’in görevden fetva ile azledildiğini biliyoruz, halifeyi bir şeyhülislâm nasıl azledebilir, halife devletin başı değil miydi?
5. Tarih öğrencileri kendilerini nasıl geliştirmeli, neler okumalarını tavsiye edersiniz?”
• Gelelim cevaplara, sevgili Tarık...
1- Yıldönümlerine denk geldikçe tarihten bahsediyorum. Ya da herhangi bir güncel gelişme münasebetiyle yol tarihten geçtikçe... Köşe yazısında durup dururken tarihten bahsetmek de olmuyor pek. Yine de önerini dikkate alacağım.
2- Ulucanlar Mahallesi’nin adını nereden aldığını bilemeyeceğim. Yalnız o semtte bir zamanlar ünlü bir cezaevi bulunduğunu, Yılmaz Güney, Kemal Tahir, Yaşar Kemal, Bülent Ecevit gibi bazı tanınmış isimlerin o cezaevinde yattığını, hatta Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının cezaevi avlusundaki kavak ağacının altında asıldığını biliyorum.
3- Dört halifeden sonra, hilafet maalesef saltanata inkılâp etti. Müslümanları halife hükümdarlar yönetmeye başladı. Seçim kalktı, saltanat babadan oğla geçmeye başladı. Bunun ne kadar İslâmi olduğunu bilmiyorum, ama İslâma aykırı olduğunu iddia etmek de zor. Dönemsel olarak siyasetin gereği yapılmıştır. Tabii ki saltanat “bize özgü” bir anlayış değildir. Dört halife sonrasında iktidar olan Abbasi ve Emeviler de aynı sistemle yönetilmişlerdi.
4- Bazı dönemlerde Şeyhülislâmların yetkisi padişahın yetkisini dahi aşmıştır. Elbette padişahlar da fetvaya tabi idiler: Görevden alınmaları, dinî en yüksek merciin “fetva”sını gerektiriyordu. Yalnız Sultan Abdülhamid’ın halli için gereken “fetva” silah zoruyla alındığından, kurallara uygunluğu tartışılabilir.
5- Tarih öğrencileri sadece tarihle beslenirlerse dar ufuklu olurlar. Tarih bilgisi mutlaka sosyoloji ve psikoloji ile desteklenmeli, “tarihçi” adayı, ufkunu hikâye ve romanla genişletmeli, şiirle ruhunu damıtmalıdır.
Sevgi ve selam...
İhtiyatlı olmak daha iyi.
Kur'anda saltanatı yasaklayan bir ifadeye ben de rastlamadım. Aksine Dünya bugüne kadar daha çok saltanatla yönetilmiş. İngilterenin kurduğu ABD başkanlık ama Bu gün bile Güneş batmayan İmparatorluk İngiltere'nin kendisi bir Krallık. Batı medeniyetinde Elan başka krallıklar da var. Önemli olan biraz da istikrar galiba... ilim adamına ihtiyatlı ve itidalli ifade tarzı daha çok yakışır. Hele de tarih gibi sosyal ve siyasi etkiler altında kalmış bir alanda. Hocanın dediği gibi "Dönemsel olarak siyasetin gereği..." ile izah çok mantıklı. İ. Melitenli
Doğru fakat ürkek...
Doğru fakat ürkek bir tespit. Bilim ve Düşünce adamının cesurca olması daha da güzel.. önemli bir hususa işaret ettiği için sayın Bahadıroğlu'na tebrik ve teşekkürler... Sanih
altı çizili (siyah) satırlar...
Not: siyah satırlar tarafımdan morartılmıştır; önemli bir hususa işaret ettiği için...