ALLAH'ın AYETLERİ
ALLAH’IN AYETLERİ
M. Selami ÇEKMEGİL

Güneş her yıl ufukta, hafifçe değişen noktalardan hep aynı düzen içinde sabahları Doğu’dan doğuyor, akşamları Batı’dan batıyor. Ama kimse onu -bütün maharetini kullansa da- Batı’dan doğduramıyor. Ay da öyle; dünya yaratılalıberi kendine çizilen yörüngede hep dönüp dolaşıyor. Peki ya Dünya?.. 24 saatte kendi ekseni etrafında hızla dönerken, duragan beyinler
gece ile gündüzü gördükleri halde onun bu hareketinin farkına varamıyorlar.
Elma dalından kopunca yere düşüyor. Bu binlerce yıl önce böyle idi, yaşanırsa binlerce yıl sonra da böyle olacak... Su, kendine teslim edilen cismi hacmının yoğunluğuna oranı nisbetinde yukarı kaldıracak, gemiler aynı kanunla deniz üstünde mesafe katetmeye devam edecek, sömürü insanları ezdirecek, dizginlenemeyen şehvet tecavüze yeltenecek, nasihat kabul etmeyen terbiyesizler tedip edilmedikçe şirretleşecek, ideal değerlerden yoksun kimseler yedikçe semirecek ve behimileşecek... Hayat sürecek, fertler ve yaptıkları ahirete intikal edecek, sesler, nefesler ve görüntüler gaipte bir yerlerde gizlenecek; internet dalgaları onları oralardan bulup önünüze getirecek.... Allah'a değil de kendine, kendi gibilere, kendi eserlerine ve kendinden aşağılara tapınma itiyadından vazgeçmeyen yaklaşımlar aşağılanacak, tezyif edilecek ve gerçek nazarlarda küçülecekler... Bahar gelince ağaçlar yeşerecek, 100 derece ısıya ulaşan sular kaynayacak, gökyüzü yolcuları uçuş kanununa ters bir durum olmadıkça uçmaya devam edecekler...
Elma dalından kopunca yere düşüyor. Bu binlerce yıl önce böyle idi, yaşanırsa binlerce yıl sonra da böyle olacak... Su, kendine teslim edilen cismi hacmının yoğunluğuna oranı nisbetinde yukarı kaldıracak, gemiler aynı kanunla deniz üstünde mesafe katetmeye devam edecek, sömürü insanları ezdirecek, dizginlenemeyen şehvet tecavüze yeltenecek, nasihat kabul etmeyen terbiyesizler tedip edilmedikçe şirretleşecek, ideal değerlerden yoksun kimseler yedikçe semirecek ve behimileşecek... Hayat sürecek, fertler ve yaptıkları ahirete intikal edecek, sesler, nefesler ve görüntüler gaipte bir yerlerde gizlenecek; internet dalgaları onları oralardan bulup önünüze getirecek.... Allah'a değil de kendine, kendi gibilere, kendi eserlerine ve kendinden aşağılara tapınma itiyadından vazgeçmeyen yaklaşımlar aşağılanacak, tezyif edilecek ve gerçek nazarlarda küçülecekler... Bahar gelince ağaçlar yeşerecek, 100 derece ısıya ulaşan sular kaynayacak, gökyüzü yolcuları uçuş kanununa ters bir durum olmadıkça uçmaya devam edecekler...
Bunlar Allah'ın ayetleridirler. Bunlar doğa yasası diye de bilinirler. Fizik ve metafizik her şey Allah'ın koyduğu bu yasalar çerçevesinde dönüp durmaya devam ederler. Bu yasaların bazılarını belki biz bilemeyebiliriz. Ama onlar -biz bilmesek de- hükümlerini icra etmeye devam ederler. Onlara muhalefet büyük zarar da getirebilir. Bunları bilmemek, bilememek olabilir de, öğrenmemek, öğrenmeye yönelmemek pek övülesi bir tavır olmasa gerek. Hele de, önümüze açıldığı, bizi kuşattığı zaman bile bunlara arka dönüp düşünmemek, onları görmezden gelmek ne kadar sersemce bir şey. Bu yasaları kale almayarak toplumu aksine şartlandırmak, bilimsel gerçekleri gözardı ederek hurafeye meyletmek, meylettirmek ne kötü bir şey. Hele böyle bir kötülükten utanmamak daha da kötü: fasıklık... Fısk belki de insanlığın kendine yapabileceği en büyük kötülüklerden biri… İyilikleri, gerçekleri, doğruları başka insanlardan gizleyerek, kötülüklerle, ayıplarla, sahteliklerle övünmek ne adi bir fısk...
Evet, bazı gerçekler, bazı doğrular, henüz bazı beyinlere gizli de olabilir. Ama açılınca, apaçık hale gelince, ona karşı çıkarak hala onları reddetmek ve arka dönmek işte böylesi bir hamakat, bir fısk olsa gerek.. Onun için Cenab-ı Allah şanlı Kur'anda bunu işaret ederek diyor ki: "biz sana apaçık ayetler indirdik. Onları ancak fasık olanlar (pislik ve sapıklığa bulaşmış olmaktan utanmayanlar) inkar ederler." İnsanın ar damarı bir kere çatlamaya görsün; utanmaz artık en ayıp şeylerden bile... Gerçekleri göre göre gözardı edenler artık neleri gözardı etmezler ki... Utanacaklar mı ki sanki... Siyahı beyaz, kızılı mavi gösterenler başka hangi yanlışı doğru göstermezler ki?..Yasası Allah'a ait olan ve bugün kullanımı yanlışa şartlanmışlar elinde süfli şekle de dönüşebilen eğitim araçlarını şeytan icadı diye hayatlarından tardetmeye yönelebilen mantıklar, ya da bu aracı, aksine bir yaklaşımla, insanları sefilleştirmeye kullanan anlayışlar başka hangi yanlışlıktan masun kalabilirler ki?.. Yanlış yapmaktan endişe etmeksizin keyiflerince toplum içine çıkan yaklaşımların, utanma duvarını aşınca daha sonra fasık olması, yani yaptıkları kötülüklerle övünmesi işten bile değildir artık... Kötülükle övünenlerin yapamayacakları kötülük kalmamış gibidir artık. Onlar kendi taahhütlerine bile sadık kalmaz ihlal ederler. İnsanların, kefaletimiz altında dedikleri en temel haklarını, öğrenim imkanlarını dahi gasb etmekten geri durmaz; eski taahhütlerini umursamazlar. Fertlerde böyle olduğu gibi bu, fasık toplumlarda da böyledir işte. Onun için Kur'an bir ayetinde bu tipleri tarif için diyor ki: "Ne zaman onlar bir antlaşma yaptılarsa, yine kendilerinden bir grup onu bozmadı mı?" Böylelerine nasıl güvenilir de gelecek nasıl bu güven üzerine inşa edilir? İnanılmaz bunlara diyor sanki Cenab-ı Allah: "Zaten onların çoğu iman etmezler..."
Esasen bunlar kasıtlıdırlar; kötü kasıtlı... İyiyi, bile bile reddeder; güzeli, bile bile tardederler. Fasık diye tanımlanmaları da bundandır zaten:
"Ehli Kitaptan bir grup, Allah tarafından kendi bildiklerini tasdik edici bir elçi gelince, Allah'ın kitabını arkalarına attılar; sanki hiç bilmiyorlarmış gibi..."
***
Bütün bunlar geçmiştekiler üstünden söylenmiş... Ne var ki, yaratılış yasaları hiç değişmiyor...
***
Ne güzel gerçekleri görüp Allah'a ters düşmemek... Ne güzel gerçeklere yönelip temiz ve onurlu bir hayat sürmek.. Ne güzel insanları iyiliğe çağırıp, güzelliklerle övünmek; ne güzel...
(Çoban Tefsirinden)
Kübha'ya katılıyorum. Ben de Çoban tefsirinin kitap haline getirilmesini istiyorum.
kaleminize sağlık
Çobn tefsirinin en kısa zamanda kitap ve seminer olarak yaygınlaştırılması gerek...