BESMELE

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla”

KÖTÜ İŞLERE ALLAH ADIYLA BAŞLANMAZ!..

M. Selami ÇEKMEGİL

Allah kelamı Kur’anı ve kâinat kitabını okumaya -onu algılayıp başkalarına aktarmaya, duyurmaya- kovulmuş şeytanın şerrinden Allah’a sığınarak, O’nun adıyla başlarız. Bir işe onun adıyla başlamak, o işi yeryüzündeki halife sıfatıyla, onun adına icra etmeye, onun adına yerine getirmeye niyet etmek demektir. Okumak sadece yazılı metinlere gözatmak demek değildir. Satırları, ayetleri, kâinatı ve kâinata egemen kuralları algılayarak ortaya koymak, tekrarlamak,
duyurmak ta demektir. Bu manada, okuma yazması olmayanlar –ümmiler de- okuyabilirler ve okumak yükümlüsüdürler. Onun için Allah, insanlığın zirvesi, modeli, faziletlisi aziz resulüne, “yaratan Rabbinin adıyla oku!..” diyerek Kur’an ayetlerini vahye başlıyor. Bu ilk hitabı bazı mealler, sadece oku diye verirken, bazıları da tasrih ederek, Allahın adıyla (algılayıp) duyur, ilan et, başkalarına naklet, tekrarla diye tefsiren tercüme ediyorlar.

Ben de bu anlamları dikkate alarak Çoban Tefsiri’ne, Kur’andan anladığım manaları başkalarına duyurma niyetiyle, Allah’ın adıyla başlıyorum. Bu çalışmamda O’nu, o azim kitabı, içinde bulunduğum kâinat kitabı ile birlikte anlayarak aktarmaya yöneliyorum.

Biz zaten bütün iyi işlerimize Allah’ın adıyla başlarız. Yemek yemeye, helal rızk kazanmaya, şeytanı taşlamağa, kötüyü eleştirmeye, ilim edinmeye, toprağı sürmeye, hakimsek eğer adalet gereği –yüreğimiz ezilerek- ceza vermeye, haklarımızı savunmak için savaşmaya, torunumuzu sevgiyle okşamaya, bir çıplak çocuğu giydirip, bir aç yavruyu doyurmaya hep O’nun adıyla başlarız. Zaten öyle yapmamız gerekir; öyle başlamamız ibadet olur. Çünkü bütün iyilikler ondandır; bütün güzellikler onundur. Zira, O’nun müsaade ettiği her şey, O’nun adıyla başlayınca daha da güzelleşir.

Kötü işlere O’nun adıyla başlayamayız. Öyle başlamamız çok çirkin olur. Çünkü, kötülükler Allah’tan değildir; şeytandandır. Ya da (şeytanın aldatmasıyla) kendimizden.

Allah bize hep iyilikler vermiş: akıl vermiş, his vermiş, bedii zevk vermiş, temiz (müslüman, daha doğrusu insan) bir fıtrat vermiş; göz vermiş, kulak vermiş... Bunlar hep güzel şeyler değil mi?..

Bize ne güzel el vermiş; O mu demiş ki bu elle gidin de başkasının (daha doğrusu Milletin) malını çalın, başkasının canına kıyın diye? Bize göz vermiş; O mu demiş ki başkasının hakkına, ırzına göz dikin diye? O mu demiş ki televizyon başında papazları, feminist dincileri, soytarı sahnelerini seyredin, fikrinizi köreltin diye? Bize dil vermiş; O mu demiş ki kötülükler karşısında sükût edin, konuşmayın diye. Bize ayak vermiş; O mu demiş ki bu ayaklarla çukura düşün, kafanızı kırın veya yürümeyip evde yan gelip yatın diye. Kıyamda durmayın, namaz kılmayın diye O mu söylemiş? O mu söylemiş liyakatsiz kişileri seçip milletin başına getirmenizi, o yeteneksiz kişileri alkışlamanızı o mu istemiş?..

Bize ağız vermiş; ama murdar et yemeyin, zorda kalmazsanız pis şeyler içmeyin diye de tembih etmiş. Bize propaganda yeteneği vermiş; ama Hitler’de, Mussolini’de ve en son da Saddam’da sembolleşen kavmiyetçilik davasının kötü olduğunu bildirmiş bize...

Biz kötü işlerimize Allah’ın adıyla başlayamayız. Çünkü o kötülükler Allah’tan değildir; şeytandandır, ya da şeytanın aldatmasıyla kendimizden...

Ben Yazı ve yorumlarımda iyi olduğunu düşündüğüm şeyler yazmaya, doğruları aramaya, tefekkür etmeye niyet etmişim. Onun için onlara hep Allah’ın adıyla başlamayı düşlüyorum…
Selam size!..

(Çoban Tefsiri'nden - www.cobantefsiri.com)

M. Selami ÇEKMEGİL
admin
29.04.2010

The Englısh version...

“In the name of Allah, the Beneficent, the Merciful..." http://www.beyaz.net/selami/oku.php

bahar
16.05.2008

Allah

Evet, Allah her yerde. Ama yukarıda elinde sopası bize ceza vermek isteyen bir Allah yok. Peki o zaman Allah'ı nerede bulacağız? Allah birliktir arkadaşlar. O BİZ ve BİZ O'yuz. Sanmayın ki Allah sizden ayrıdır. O bitişiktir. İnsan İNSAN olduğunda BİR olur. Tabiat olur. Artık ben, sen yok...BİZ var. İşte sonsuz sınırsız insan Allah'ın dediğini diyen oldu. Doğa ile bütünleşti...işte eşyanın dili budur. Eşyanın dili TABİATtır yani DOĞAdaki herşeydir. Allah insanı halefi olarak yarattığında ona eşyanın dilini öğretmişti. Ona birleş ve ak dediğinde OL demeyi öğretmiştir. Birlik OL diyince herşey OLuverir. Ayrı gayrı yok, birlik olmak gerek ve hepsi Olacak! OL deyin de OLsun. Amin. bahar

Sanih
14.05.2008

kaşi ki!..

Keşki Bu yazıyı update yapsanız da öyle öne çıkarsaydınız; Hala Saddam belasından bahsediyor. Onun yerine ne belalar geldi ve gidecek bile...

Yorum yazabilmeniz için üye girişi yapmanız gerekmektedir.