"Ebedi mutluluğa liyakat" için

"Ebedi mutluluğa liyakat" için...

M. Selami ÇEKMEGİL-Çoban Tefsiri'nden

İnsanın bazan kendi iç alemine dönerek hayat gerçeklerini ve sebeblerini düşünüp tezekkür etmesi ne güzel ufuklar açar...

Şu bir gerçek ki, bizi de bizden öncekileri de yaratan yegane güç, benzersiz kudret, kendimiz değil, Cenab-ı Allah'tır. Kendini herşeyin kaşifi, mucidi, yapıcısı sanan insanoğlunun ahmaklığı nasıl tartışmasızsa, kendini vareden sebebler haliki o yegane güç ve kudretten gafil olması, ilgisiz kalması da o derece yanlış ve ziyan vericidir; sarhoşluk belirticidir.

Onun için Kur'anda Allah -bir rahmet olarak insana uyarıda bulunarak- bizi ve bizden öncekileri yaratanın kendisi olduğunu hatırlatıp, başka sebebler önünde küçülmememizi, esas olarak kendisine ibadet ve itaat konumunda olmamız gerektiğini öğütlüyor. Böyle yapın ki, esas olarak benim kriterlerimi kendinize rehber edinin ki, bu bilinç ve bu iman (bilgi) size takva, kötülüklerden sakınma yolunu açsın da bitimsiz mutluluğun liyakat düzlemine çıkabilesiniz diyor.

Gerçek şu ki, bu arzı, içinde yuvarlanıp yaşayacağımız bir zemin, bir döşek yapan Allah, bu gökleri de üzerimizde bir örtü, bir tavan gibi tutandır. Kainatta mevcut olan herşeyi, tek bir bütünün uyumlu parçaları halinde insanoğlunun yararlanmasına tahsis eden de O'dur.

Yıldızları, seyyareleri, Güneş'i ve Ay'ı yörüngeleri üzerinde dengeleyen, ısısını ve ışığını bahşeden, enerjimizi veren ilk ve son sebeb O'dur. Fiziki ve ruhi bütün hayat O'na bağlıdır; O'nun tasarrufundadır. İnsanoğlu Ay'a gidebilecek bir kudret düzleminde dahi, O'nun estireceği bir fırtınanın hafif bir fiskesiyle, kurulu düzenini alt üst edecek bir zaafın esareti içindedir. Aslında düşünen bir akılla tahlil edip, açık bir gözle izleyebilsek bu gerçek apaçık önümüzdedir. Biz bu gerçeğe karşı direnerek, sözde sebebler ardınca gidip onları mı tanrı edineceğiz; kendi hayallerimizin kof ürünlerine mi kul olacağız? Hurafelere, putlara mı tapınacağız? Kendimizi, muhteşem ürünlerimizi, şiirimizi, sanat ve tekniklerimizi mi ilah edineceğiz? Kendi yarattığımızı sandıklarımızı mı, bizi ve bizden öncekileri yaratan gerçek yaratıcıya ortak göstereceğiz? Irkımızı, zenginliklerimizi, makam, mevki ve geçici pozisyonlarımızı mı, bunları bize bahşeden Allah'a eş koşacağız? Biz böylesi aptallar mı olacağız? Hatta bazı iyi davranışlarımızın gururu içinde kendimizi mi Allah'la kulları arasında bir araç, bir mania haline mi getireceğiz?

Bilmeli ki, Allah'ın verdiği, lutfettiği basiretimizi körelterek, böyle bir tuhaflığa düşmek utanç verici bir zillet teşkil eder. Allah'ın yarattıklarını Allah'a eş tutmak, Allah'ın ölçü ve direktiflerine, yaratık başkalarının ölçü ve görüşlerini tercih etmek bir toplum için ne büyük yanlışlıktır.

O halde, ey insanlar!.. sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbınıza ibadet (itaat) edin, O'nun doğruluk ölçülerini hayatınıza rehber kılın ki, korunabilesiniz (kurtuluşa layık bir şahsiyet kazanabilesiniz). Bu bir şanstır; bu şansı elde edebilesiniz. Çünkü, bu arzı üzerinde yuvarlanıp yaşayabileceğiniz bir zemin, içinde barınabileceğiniz bir döşek olarak yaratan O'dur. Bu göğü altında hayat süreceğiniz bir bina gibi üstünüze örten O'dur. Gökten yağmur indirerek hayatınızın idamesi için ürünler bahşeden O'dur. Bu gerçek ortada durup dururken ve biz bunu bilebilecek kabiliyette yaratılmışken O'na rakipler üreterek, (bizim gibiler ve bizden daha aşağılar karşısında küçülüp) onursuzlaşmamalıyız, diye bir teklif getirebiliriz...

Selam size!...

M.Selami ÇEKMEGİL

bkz.:

Bakara/ 21-22:


"Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan, Rabbinize kulluk edin ki, korunabilesiniz." "O Rab ki, yeryüzünü size bir döşek, gökyüzünü de bir bina yapmıştır. Gökten su indirerek size rızık olarak mahsuller bahşetmiştir. O halde bile bile Allah'a ortak koşmayın"



M. Selami ÇEKMEGİL
Yorum yazabilmeniz için üye girişi yapmanız gerekmektedir.